here comes the rain again- hypnogajabu şarkıyı çok seviyorum, dinlerseniz yorumlarınızı beklerim.
~"Onsuz yaşamayı düşünemediğin birisine,
nasıl veda edebilirsin? Hoşçakal demedim. Hiçbir şey demedim. Sadece yürüyüp gittim."Gözlerim üstünde gereğinden fazla oyalandığında huzursuzca yerinde kıpırdanmıştı. Üstündeki gözler onu rahatsız ediyordu. Ruhundaki huzursuzluk kalbime indiğinde kendime anca gelebilmiş heyecanımı dindirip yerimde dikelmiştim. Ona hemen açılmayacaktım. Gelecek tepkiyi, bana gösterecek davranışlarını az çok tahmin ediyordum. Beni tanımıyordu. Sınıf arkadaşı olduğumu söylemiyorum bile, beni asla sınıfta görmediğine yemin edebilirdim.
Onun için kütüphanede yere düşürdüğü bir kızdım. Belki onu bile hatırlamıyordu ama bendeki yerini bilse benim hakkımda ne düşünürdü acaba demekten kendimi alamıyordum. Gizlediği maskesi altındaki duyguları sadece bana açtığını yada o gün onu gördüğümü bilse neler geçerdi zihnimden hep merak edecektim. O yüzden kendimi ona alıştırmam lazımdı. Hemen olmazdı, o kalbini herkese kapatmışken beni kapalı kapıların ardına almazdı ki.
Ona olan duygularımı tek bir kelimeye sığdıramıyordum. Emin olamıyordum sevgi, aşk, merak, ulaşmak istediğim zirve... Bilmiyordum. Tek bildiğim zihnimi çok fazla yoruyordu. Gece yatarken, şafak sökerken, resim yaparken, okuduğum tek bir kelime bile zihnimin duvarlarına onun adını vuruyordu. Bu aşk mı bilmiyordum ama ondan vazgeçemiyordum. Limanım oymuşçasına her vazgeçişimde ona varıyordum. Duygularımı köreltemiyordum yada birazcık olsun bile dindiremiyordum, yapamıyordum bunu. Sanki onun için vardım. Göğüs kafesimin içindeki organa adını yazmıştı bu kömür gözlü adam. Nefes aldıkça adı batıyordu yarama. Olmuyordu işte.
"O kolileri." demişti ve eliyle sağ çaprazında kalan kitaplığı gösterirken ve devam etmişti. "Şuraya yerleştireceksin." Zihnimden geçen gerçekler yüzünden istemsizce oluşan hüzünü iterken yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirip başımı hızlıca sallamıştım. Hızlıca hareketlenip bacaklarım arasında duran koliye kollarımı sarıp ayaklanmış o tarafa hareket etmiştim. Gözleri üstümdeydi, bunun farkında olmak beni biraz daha heyecanlanırsada sakince koliyi açıp üst üste sıralanmış kitaplardan ilk 4 tanesini parmaklarım arasına hapsetmiştim. Hepsini şöyle bir incelerken nasıl bir sıraya göre dizmem gerektiğini bilmiyordum.
Gereğinden fazla incelemiş olmalıyım ki ellerimdeki kitaplar süratle parmaklarımın arasında alındığında başımı hızla ona çevirmiştim. Kitabın yan yüzünü kafasını bana çevirmeden göz hizzama getirdiğini sanarken burnundan dışarıya nefes vermişti. Gözlerim bana bakmayan çehresindeyken bedenimin bedenine olan yakınlığında dolayı yasemin kokan teni burnuma çarpıyor, dikkatimi sadece ona vermeme sebep oluyordu. Kalbim tekrar hızlanmaya başlarken elindeki kitaba bakmadığımı anladığında yüksek sesle nefes vererek kitabı gözümün dibine sokmuştu. Yüzüme giren kitapla onda olan odağım kesinliğinde 2 adım gerileyerek kitaptan uzaklaşmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
destiny; jjk
Fanfiction"- ee sonra. sonra gitti işte. - veda etti mi? etmedi. - etse bu kadar olmazdın. ne kadar. - oturup şuan kendi kendine konuşacak kadar." ©2019 by bombréve