Medya: Sevim(Açelya'nın annesi)
Yine alarmın muhteşem sesiyle uyanmıştım. Sevgi teyzenin içeri girmesini beklemeden yataktan kalktım ve giyinmeye başladım. Evet, ona teyze demeye başlamıştım ama sadece içimden normal konuşmalarımızda ona sen diye hitap etsem de Sevgi Hanım diyordum. Kulağa biraz saçma geliyor ama en azından resmiyetimi az da olsa korumaya çalışıyordum.
Altıma siyah kotumu geçirmiştim ki aklıma banyodaki işlerim geldi. Elimi yüzümü yıkamamıştım. Diş macunu kesinlikle üstüme bulaştıracağımı bildiğimden üstümü giymeden lavaboya girdim. Zaten banyo benim odamda olduğu için gayet rahat davranıyordum. Üstümde yalnızca sütyenim ve kotum vardı. Bu konbinle benim kadar iyi görünecek bir kız daha tanımıyordum. Kolumdaki tokayla açık olan saçlarımı rastgele topladım ve dişlerimi fırçalamaya başladım. İşimi bitirince bluzumu hızlıca üstüme geçirdim.
(Açelya'nın konbini)
Boynumun boş kalmasına alışık değildim. Bu histen kurtulmak için takı kutumdan rastgele bir kolye çıkardım ve bakmadan cebime attım. Araba da takardım zaten ilk günden okula geç kalmıştım. Bu arada Sevgi teyze niye kahvaltı getirmemişti. Neyse zaten aç değildim. Merdivenlerden aşağı inmeye başlayınca burnuma dolan nefis kokular kapı yerine mutfağa yönelmemi sağlamıştı. İçeri girdiğimde gözlerim kocaman açıldı. Masada bir kuş sütü eksikti. Sevgi teyzeye döndüğümde onun da bana baktığını fark ettim. Yüzünde samimi ve oldukça anaç bir gülümseme vardı. Tabi benim ona baktığımı fark edince hemen gözlerini kaçırsa da bana baktığını fark etmiştim. Sanki dün onu hiç azarlamamışım gibi davranıyordu. Ben de ona öyle davranmaya karar verdim. Maaşına zam yaptığım için böyle davrandığına kanaat getirdim. Her ne kadar bu sanat eserlerini yemek istesem de okula geç kalıyordum.
Bu yüzden de sadece yolda atıştırmak için bir poğaça almıştım. Yüzündeki hayal kırıklığını gördüğümde kendimi suçlu hissetmiştim. Arabaya bindim ve sevdiğim şarkılardan birini açtım.
Bir yandan onu söylüyor bir yanda da arabayı kullanıyordum. Sesimi beğeniyordum. Ama daha önce bunu annem dışında kimseye göstermemiştim. Beraber şarkı söylemeyi çok severdik. Bana bir çok enstrüman çalmayı öğretmişti. Ama benim favori üçlüm hep piyano, gitar ve keman olmuştu.
Vitesi çevirirken cebimdeki sertlik elime değdi. Tam bu ne diye düşünecekken aklıma kolye. Off... Onu tamamen unutmuştum. Alp'i aramadan önce hangi kolyeyi aldığıma bakmak için elimi cebime attım. Çıkan sonuç beni hiç memnun etmemişti. Belki onlarca hatta yüzlerce kolye arasından bunu mu seçmiştim cidden!? Zaten bunu atmamam bile bir hataydı. Tiksinerek babamın bana onlarla kutladığım son doğum gününde hediye ettiği kolyeye baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melekler Ağlamaz
Roman pour Adolescents"Hey" dedi. Yüzümü avuçlarının içine alarak"Melekler ağlamaz, unutun mu?" konuşurken bir yandan da gözyaşlarımı siliyordu " Ve sen benim küçük meleğim, sen asla ağlamayacaksın..." başımı kaldırıp ona baktığımda yüzündeki buruk tebessümü gördüm. Başı...