Sabah siktigim telefonun alarmı çalmaya başlayınca bir an telefonu kırmayı düşündüm. Kıyafetlerimi değiştirdim. Çantamı ve arabanın anahtarını aldım. Siktigim telefonu da elime aldığımda mesaj geldi
Kerem : Ben çıktım. Senin meseleyi cansuya söyledim
Evden çıktım ve arabaya doğru yürüdüm. Tam o sırada arabanın önünde durmuş olan tuana'yı gördüm. Beni görünce gülümseyip "günaydın" dedi. Ben bana kızıp bağırmasını beklerken o bana sadece günaydın demişti.
"Sana da ama senin ne işin var burada?"
"Teşekkür etmek istedim. Dün sizi çağırdığımda geldiğin için"
Bu sözü üzerine Her şeyi anladım. Cansu daha hiçbirşey söylememişti. Söylemiş olsaydı eğer tuana bu kadar sakin olmak yerine küfür edip arkasına bakmadan giderdi.
"Önemli değil. Teşekkür etmene gerek yok ama buraya gelmen iyi oldu. Seninle konuşmam gereken önemli bir konu var"
"Ne oldu? Kerem ve cansu ile mi ilgili?"
"Yok hayır. Onlarla ilgisi yok. Bizimle ilgili"
"Bizimle ilgili?"
"Evet"
"Neymiş söyle merak ettim"
"Benden uzak durmalısın. Seninle uzun bir süre konuşmamam gerekiyor" bunu söylerken yüzüne bakmamıştım.
"Neden?"
Tam cevap verecekken tuana lafı ağzıma tıktı.
"Benimki de soru yani niye olacak deniz denen o kıza benziyorum. Beni görünce onu hatırlıyorsun ve bu sana acı veriyor değil mi? Ama şunu unutma ben deniz Degilim" dedi son cümlesini bastıra bastıra. Tuana haklıydı. Onu görünce deniz aklıma geliyordu ve canım yanıyordu. Onu doğrulamak için başımı evet anlamında salladım. Tuana öfkeyle gözlerime baktı
"Tamam sen ne istersen onu yap ama bundan sınra beni birdaha görmeyeceksin merak etme" dedi ve arkasını döndü. O sırada siyah bir araba tuana'nın önünde durdu ve içinden siyah kot siyah ceket ve beyaz spor ayakkabılı bir çocuk inip tuanaya konuşmaya başladı. Ne konuştuklarını anlamak için biraz daha yaklaştım.
"Merhaba ben savaş buralarda yeniyim de acaba siz ERAN kolejinin nerede olduğunu biliyor musunuz?"
"Evet biliyorum benim okulum şimdi oraya gidiyorum"
" Aa öyle mi ayni okuldayız demek izin verirseniz sizi okula bırakmak isterim hem de siz bana okulu gösterirsiniz"
Tuana benim olduğum yöne baktı onun bana baktığını görünce arkamı dönüp arabaya doğru yürümeye başladım. Benimle gelmesini istediğimi fark ettim. Tuana o sırada "peki gidelim ve kibarliginiz için teşekkür ederim" dedi.
"Sorun değil ama siz adınızı hala söylemediniz?"
"Pardon unutmuşum ben tuana"
Arabaya doğru ilerlediler ve bindiler. Savaş denen çocuk arabaya binmeden önce bana bakıp sırıttı ve arabaya bindi. Onlar giderken bende arabayı çalıştırdım ve radyoyu açtım. Arabanın içinde sagopayı dinledim. "elimi çektim taşın altından kurtuldu ezilen parmaklarım ama canım hala yanıyor" bu sozler suanki durumumu en iyi anlatan sözlerdi. Tuana benden uzak duracaktı. Denizi unutacaktim ama şuan canım çok yanıyordu. Sebebini bilmiyordum. Şarkının değişmesiyle düşüncelerimden ayrıldım ve etrafıma baktım. Okulun önündeydim. Arabayı her zaman park ettiğim tarafa doğru sürdüm ama park yerinde siyah bir araba duruyordu. O yüzden hemen yanina park edip arabadan indim. Yanda duran arabanın savaş denen sabahki çocuğun olduğunu gördüm. Tuanayla konuşması yetmezmiş gibi bi de park yerimi almıştı. Ve şimdi ondan 2 kat daha fazla nefret ediyordumYeni karakterim savaş hakkinda dusuncelerinizi buraya....
Bulut hakkında düşüncelerinizi buraya
Tuana hakkında düşüncelerinizi buraya lütfen....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PIYANGO
Historia CortaHiçbir kıza güvenmiyordu Tâki bir kız herkesin aynı olmadığını gösterene kadar