14

14.5K 1.3K 1.1K
                                    

Harry ve Draco gündüzleri düşman gibi davranırken geceleri buluşmaya devam ediyorlardı. Bu yıl başa çıkmak zorunda oldukları bir ölümcül turnuva da olmayınca birbileriyle daha çok yakınlaşmışlardı. Birbirleri hakkındaki her şeyi bilmekle kalmayıp aileleri hakkındaki her şeyi de öğrenmişlerdi. Harry, Draco'nun vaftiz babasının Severus Snape olduğunu öğrendiğinde yaşadığı şoku hala unutamıyordu.

Draco gülmüştü. "Neden iksirde bu kadar iyiyim sanıyorsun? Onun dersinde çuvallarsam, beni gerçekten bir çuvalın içine tıkabilir. Babam, annem ve o en yakın arkadaşlar."

"Bu yüzden sana karşı bu kadar nazik." demişti Harry.

Draco ise gülmüştü. "Nazik mi? Onu bir de evde görmelisin. İnan bana okulda daha kibar. Sirius gibi başım belada olduğunda beni annemle babama karşı savunan bir vaftiz babam olmasını tercih ederdim."

Harry aklına gelen fikirle kahkaha atmıştı. "Aslında bu o kadar da imkansız değilmiş. Düşünsene Sirius Slytherin'e seçilseydi, annenin kuzeni olarak senin vaftiz baban olabilirdi."

Böyle kendileri hakkında olan sıradan şeylerden konuşuyorlardı. Ancak yine de zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorlardı. Ne zaman ihtiyaç odasında buluşsalar odalarına günün ilk ışıklarıyla dönüyorlardı.

Sınavlara hazırlık, sınıf başkanı görevleri ve düşmancılık gibi şeyler derken birbirlerini görmeye fazla fırsatları olmuyordu. Bu nedenle fırsatını yakaladıklarında sonuna kadar kullanıyorlardı.

Yılın ilk maç günü geldiğinde her zaman olduğu gibi açılışı Slytherin ve Gryffindor yapmıştı. Draco her yıl olduğu gibi okulun en iyi arayıcısına karşı bir kez daha kaybetmişti. Ancak onunla birlikte semalarda uçmaktan o kadar çok zevk almıştı ki, kaybetmeyi ilk kez takmamıştı. Snitch'i görmüş gibi yapıp birlikte trübünlerden gözükmenin imkansız olduğu yüksekliğe çıkmış ve biraz kovalamaca oynamışlardı. Bu normal şartlarda yapamayacakları bir şeydi.

Maçın olduğu gece Harry, Draco ile buluşup onunla alay etmek için sabırsızlanıyordu. Ancak bu isteği kolay kolay gerçekleşmemişti. Gryffindor binası yılın ilk zaferini kutluyordu. Artık son yıllarında olan Weasley ikizleri kutlama şakalarını daha da abartmıştı ve maçın favori oyuncusu olarak gözler onun üzerindeydi. Kutlamalar geç saate kadar sürmüş, üstüne Ron, Dean, Seamus ve Neville odada sohbete dalmıştı. Herkes uyuyana kadar gece oldukça ilerlemişti.

Harry, Draco'nun onu bu kadar uzun süre beklemekten sıkılıp geri döneceğini düşünmüştü. Fakat sonra o olsa Draco gelene kadar bekleyeceğini düşünmüştü. Bu nedenle gecenin bir yarısı ihtiyaç odasının yolunu tutmuştu. Kapının yerinde olmadığını gördüğünde gülümsedi. Gerçekten de içerideydi.

İçeri girdiğinde siyah deri koltuğunda uyuya kalmış Draco'yu gördü. Sarı saçları hafif uzamıştı ve gözlerinden birinin üstüne düşüp onu kapamıştı. Harry hafif ve sessiz adımlarla ona doğru ilerledi. İncelemeye başladı. Onu ilk kez uyurken görüyordu.

Bir insan uyurken bile yakışıklı görünmeyi nasıl başarabilirdi? O olsaydı, horlar ya da ağzından salyalar akıtırdı. Draco ise sessizce uyuyordu. Yüzünde rahat bir ifade vardı. Harry kirpiklerinin bu kadar uzun olduğunu daha önceden fark etmemişti. Neredeyse elmacık kemiklerinin üzerine gölgesi düşüyordu. Eli o farkında bile olmadan yüzüne doğru uzandı. Açıkta olan tek kaşının üzerinden işaret parmağıyla geçti ama hemen üstünden. Bilinçsizce bile olsa dokunmaya cesaret edememişti.

Bir anda farkına vardı. Onu nasıl incelediğinin farkına vardı. Ona nasıl baktığının, bu bir arkadaşın bir arkadaşa bakma şekli değildi. Ona beğeniyle bakıyordu. Bir anda korkuyla bir adım geri çekildi.

Challenge -DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin