39

12K 972 1.3K
                                    

Zaman hızla geçmiş okul hayatlarındaki son sınavlarını vermişlerdi. Evlerine geri dönmelerine birkaç gün kala, okuldaki zamanlarını şatoyu son kez gezmek için kullanıyorlardı. Draco'nun doğum gününü Hogwarts'da kutlama şansları da oldu. Gece yarısına doğru, Draco'nun doğum gününün bitmesine saatler kala, Astronomi Kule'sine tırmandılar, her şeyin başladığı yere... Arkadaşlıklarının, sevgilerinin, aşklarının....

Yıldızları seyrederken Draco, Harry'e döndü. "Biliyor musun? Benim için her şey burada başladı. İlk kez seninle burada dertleştiğimde, seni bir düşmandan daha fazlası olarak gördüm. Bir arkadaş... O arkadaş daha sonra her şeyim oldu; sevgilim, ailem, dünyam..."

Harry kıkırdadı. "Bugün doğum günü çocuğu olan sensin. Benim sana güzel sözler söylemem gerekiyor."

Draco güldü. "Aramızda senin benim lafı mı olur?"

Harry güldü ve kollarını Draco'nun boynuna doladı. "Buradaki gecemizin bizim için çok özel olduğuna katılıyorum ama benim için çok daha öncesinde başladı." diye fısıldadı.

Draco şaşırmıştı. Biraz düşündükten sonra söyledi. "Bana pekmezli turta hediye ettiğinde mi?"

Harry başını olumsuz anlamda salladı. "Ateş Kadehi'nin önünde beni kurtardığında..."

Draco şaşkınlıkla söyledi. "O kadar erken mi?"

Harry onu onayladı, dudaklarını yavaşça birleştirdi. Geri çekildiğinde Draco fısıldadı. "Seninle birlikte olduğum için o kadar şanslıyım ki..."

"Yanılıyorsun. Şanslı olan benim. Öyle ki, paralel bir evrende dünyayı kurtaran bir kahraman olduğumu düşünüyorum. O yaşamdaki çabalarımın ve fedakarlıklarımın ödülünü bu yaşamda topluyor olmalıyım."

Draco güldü. "Peki bu paralel evrende biz neyiz sence?"

Harry düşündü. "Bir düşman?"

"Ne?"

Harry güldü. "İlişkimiz bu evrendeki gibi olsaydı, bir kahraman olmama izin verir miydin?"

Draco ona hak verdi. "Haklısın. Kahraman olmak gibi bir aptallık yapmana izin vermem için düşman falan olmamız lazım. Sadece arkadaş bile olsak senin kendini tehlikeye atmana izin vermezdim."

Harry onun hala boynuna doladığı ellerini gevşetip saçını çekti. "Hani kahramanlara saygı duyuyordun?"

Draco gözlerini devirdi. "Cesaret aptallıktır sözünü hiç mi duymadın?"

"Bana aptal mı diyorsun sen?" diye sordu Harry kaşlarını çatarak.

Draco güldü. "Benim aptalım, aptal Gryffindor eşim..."

Harry "Kes şunu..." diye fısıldadı. Kafasını omzuna gömüp Draco'nun duyabileceği şekilde mırıldandı. "Senin yüzünden aptal kelimesine kalbim çarpıyor." Draco hafif bir kahkaha koy verdi ve ona sıkıca sarıldı.

**

Harry ve Draco mezun olunca Weasley evine geri döndü. Temmuz ayında sınav sonuçlarının ilan edilmesiyle birlikte Draco, bakanlıktaki pek çok bölüme iş başvurusunda bulundu. Fakat iyininde iyisi, olağanüstü notlara sahip olmasına rağmen iş görüşmeleri olumsuzlukla sonuçlanıyordu. Zira o, asilzadelikten yeni atılmış eski bir asildi. Asilzadelerin dışlamasıyla ilk kez yüz yüze geliyordu. Şimdilik sorun yoktu. Harry'nin Üç Büyücü Turnuvası'ndan kazandığı paraya neredeyse hiç dokunmamışlardı. Ancak taşıma suyla değirmen dönmezdi.

Yedinci başvurusunun da olumsuz sonuçlanmasıyla Draco, Harry'e sordu. "Muggle dünyasına geçmeye ne dersin?"

"Ne?" diye sordu Harry. Uykuya dalmak üzereydi. Draco'dan birden bire böyle bir teklif beklemiyordu ancak uykusu anında açılmıştı. "Bu da nereden çıktı?"

Challenge -DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin