16

13.2K 1.2K 1.3K
                                    

Draco yaralanıp hastaneye kaldırılalı iki gün olmuştu. Bu iki gün içinde Harry gözle görülebilir bir şekilde çökmüştü. Yemeklerini sadece çatalıyla oradan oraya iteliyor, geceleri bir iki saat anca uyuyabiliyordu. Dersleri ise zerre dinlemiyordu. Onun için hayatın tüm aktiviteleri durmuş gibiydi. Sadece bedenini oradan oraya sürüklüyordu. Birçok kişi ondaki bu değişimi fark etmiş ama bunu Malfoy'un hastanede oluşuna bağlamak hiç birinin aklına gelmemişti. Bir çoğu onun aşk acısı çektiğini düşünüyordu. Haksız sayılmazlardı ancak çektiği acı basitçe aşk acısı olarak adlandırılamayacak kadar derindi. Son zamanlardaki en büyük korkusunu yaşıyordu. Draco Malfoy'u kaybetme korkusu...

Onu tamamen ve sonsuza dek kaybetme ihtimali üstelik ondan en ufak bir haber alamıyor oluşu onu boğuyordu. Kalbinin sıkıştığını göğüs kafesine sığamadığını hissediyordu. Göğüs kafesini parçalamak ve kalbini dışarı çıkarmak istiyordu. Sanki ancak o zaman rahat bir nefes alacak gibiydi.

İki günün ardından Zabini'yi dersine giderken koridorda görmüştü. Ondan bir haber alabilmesinin tek ihtimali Zabini idi. Zira Dumbledore revir koridorunda konuştukları andan sonra ortadan kaybolmuştu. Okulda bile değildi. Bu nedenle Zabini'ye sataştı. Bu onunla konuşmayı bildiği tek yoldu. Onun ağzından bir laf alabileceği tek yol.

"Hey Zabini! Duyduğuma Malfoy ölmek üzereymiş. Wollhite kuçu kuçularına teşekkür etmeli. Onlar sayesinde dünyadan bir pislik daha silinecek."

Zabini sinirle onun üstüne doğru yürüdü. Hızını alamayıp yumruğunu yüzüne geçirdi. Bir eliyle yakasını tutarken dişlerini sıkıyordu. Bu durum Harry'nin zerre umurunda değildi. Zabini'nin yumruğu canını yakmamıştı. Canı zaten delicesine yanıyordu, Zabini'nin küçük yumruğunun onun canını yakmak için ne gibi bir etkisi olabilirdi ki?

"O lanet çeneni kapa Potter! Draco ölmeyecek." diye tısladı Zabini.

Ron araya girdi. "Sakinleş Zabini. Harry'i bırak."

"Söyledikleri için özür dileriz." dedi Hermione.

Zabini, Harry'i bırakırken tiksinti ile geri itti. "Biliyor musun Potter? Asıl pislik sensin. Sana vurmama bile değmezsin."

Zabini uzaklaşırken Hermione endişeyle arkadaşına eğildi. "Canın yanıyor mu? İyi misin Harry?"

Harry ise sadece mırıldandı. "Hala yaşıyor." Ron ve Hermione ise endişeyle birbirine bakmış ama bir şey söylememişlerdi.

Bu şekilde günler günleri kovalamış Draco hastaneye kaldırılalı bir hafta olmuştu. Harry Hogsmade'ye gitmek yerine şatoda kalmayı tercih etmişti. Onun için endişelenen Ron ve Hermione de geride kalmıştı. Diğer oda arkadaşları köyü ziyarete gittiği ve Harry odadan çıkmayı red ettiği için Harry ve Ron'un odasında vakit geçiriyorlardı. Hermione ve Ron, Harry'i sohbetlerine dahil etmeye çalışmış ama Harry oralı bile olmamıştı.

Birden bire hiç beklemedikleri bir anda konuştu. "Ona aşığım." Acısını, acısının nedenini arkadaşlarıyla paylaşmak istiyordu. Daha fazla dayanamıyordu. Birilerinin desteğine ihtiyacı vardı. Bunlar en yakın arkadaşları olmayacaksa kim olacaktı?

Ron korkuyla sordu. "Kime?"

"Ona." dedi Harry, gözleri hala boşluğa bakıyordu ve korkutucu görünüyordu. "Malfoy'a."

"Merlin..." dedi Ron. "Korktuğum başımıza geldi."

"Demek sonunda fark ettin." dedi Hermione. Sesine bir hüzün hakimdi.

"Ne?" dedi Harry şaşkınlıkla onlara dönüp. Günler sonra ilk kez bir tepki vermişti. "Siz nasıl biliyorsunuz?"

"Sen daha farkında değilken bile, biz farkındaydık." dedi Hermione.

Challenge -DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin