Aa ilham sen mi geldin ? Hoşgeldin. :p
______________________________
Kafamı uzun süre kaldırmadığım sıradan kaldırıp çevreme göz gezdirdim. Dersin bitmesine 3 dk vardı. Jennie'ye baktığımda defterine birşeyler karalıyordu. Sınıftakiler ise herkes kendi grubunu oluşturmuş konuşuyordu. Hoca ise masaya ayaklarını uzatmış telefonuyla ilgileniyordu. Bu ne rahatlık aslanım . Dememe kalmadan sınıfın kapısı çaldı .
Hoca gelen kişinin kim olduğunu umursamadan telefona bakarak gel dedi. Sınıfa müdürün girmesiyle herkes birazdan hocayla müdürün arasında çıkacak olan münakaşaya hazırlanıyordu. Gözlerimi müdürden ayırmayıp hala birşeyler çizen Jennie'nin kolunu çimdikledim.
"Ya Rosé napıyosu... Ohaa "
Onun bu tepkisine gülerken müdür dikkat çekmek için boğazını temizler gibi ses çıkardı. Hocanın müdürü görmesiyle sandalyeden düşmesi bir oldu.
"H-hocam kusura bakmayın öğrenci sandım."
Kafasını eğip mahcupça bunu söyleyen felsefe hocamıza baktım. Gerçekten yazık adama bee. Bütün sınıf gülmemek için kendini sıkıyordu. Kaşlarını çatan müdür sakin ama bir o kadar sinirli bir tonda konuşmaya başlayınca tüylerimiz diken diken oldu. Bu adam nedense hep böyle konuşurdu. Eğer amacı karşısındakini korkutmaksa oscarlık ödülü hakediyordu.
" Bay Park . Sizin felsefe öğretmeni olduğunuzu sanıyordum . Doğru mu sanıyormuşum? "
Hocamız kafasını sallayınca müdür konuşmaya devam etti.
"Peki , siz felsefeyi böyle mi öğretiyorsunuz? Her ne kadar ders bitmek üzere olsada bir, ders tam olarak bitmedi iki , o ayaklarınızı orada bir daha görürsem ne yapacağımı siz cok iyi biliyorsunuz ?"
Resmen çocuk azarlıyordu.Tek kaşını kaldırarak "Değil mi ?" dedi. Acaba ne yapabilirdi ki . Hani en fazla bu okuldaki görevine son verirdi.
"Evet efendim ."
Demesiyle zil çaldı. Müdüründe sınıftan çıkmasıyla Bay Park'ta domates gibi yüzüyle sınıftan çıktı. Sınıftaki uğultular artmaya başlayınca Jennie'ye döndüm. Gözlerini bir noktaya dikmiş donmuştu. Elimi yüzüne sallayıp "Heey Jennie ! Müdür sanki sana kızdı ya bu ne dalgınlık ."
Kendine gelip,
"Ha pardon dalmışım ya."
Göz devirdim "Farkettim. "
____________________________
Öğle arası kızlarla kantine yine her zamanki yerimize oturduk. Lisa ayağa kalkıp bize döndü,
"Kahve isteyen var mı ?"
Sırıtarak ,
"Beleşse neden olmasın ?" Dedim.
"Pis fırsatçı."
Biz gülerken o kahveleri almaya gitmişti.
"Jisoo , bizim sınıftaki olaydan haberin var mı ?"
"Koridorda çocuklar bir seyler diyordu ama pek bir şey anlamadım söylesene. "
"Bay park ayaklarını masaya uzatıp keyif çatıyordu. O sırada sınıfa müdür girdi."
O sırada aklıma müdürün hala neler yapabileceği geldi. Sahiden bu adam garipti. Burnuma gelen mis gibi kahve kokusuyla Lisaya döndüm. Tepsileri taşırken beli bükülmüştü yavrumun . Anlaşılan ağır gelmiş.
O masaya kahveleri koyarken acıyla suratını buruşturdu,
"Bir dahakine siz alacaksınız kahveleri. Hem koyarken elim yandı hem de cebim yandı. "
"Nerden cebin yanıyo kızım zenginiz biz unutma." diyip saçlarımı savurdum.
"Aa doğru biz zenginiz." diyip o da benim gibi saçlarını savurdu.
Jisoo ile jennie bu halimize gülerken lisa ya döndüm. Acaba bu sırrımızı saklı tutabilecek miydi?
O da bana bakıp bir süre ne olduğunu anlamaya çalıştı. Elinden kahvesini bırakıp tek eliyle sırtımı sıvazladı. Gülümseyip önüme döndüm.
Bize dogru gelen Irene ile şaşkınlıkla kaşlarımı çattım. Evet doğru duydunuz şaşkınlıktan kaşlarımı çattım . Çünkü o okulun çirkefi olan Seulgi ile arkadaştı.
Gerçi benim ilkokul arkadaşımdı ama bunu saklamamızı istedi. Yoksa Seulgi onu pis işleri icin kullanabilirmiş. Evet bunları aynen oturup konuşmuştuk. Tabii benimle iletişimini kesene kadar. Masada yanımıza oturup ,
"Selam kızlar ." dedi. Yüzsüz kız ya.
Herkes sessizce ona bakarken bana döndü.
"Chae biraz konuşabilir miyiz?"
Biraz düşünür gibi yapıp sadece onun duyabileceği bir şekilde ,
"Biz tanışıyor muyduk ya?" Dedim gülerek.
O da yalnızca benim duyabileceğim şekilde,
"Önemlii." Dedi ve ayağa kalktı .
Peşinden kalkarken bizim takıma dönüp ,
"Eğer zil çaldığı halde gelmezsem beni beklemeyin siz. Sınıfa gidin."
Jennie tedirgince bana dönüp,
"Ros emin misin ? O kızın iyi biri olmadığını bütün okul biliyor ."
"Muki teyze bile."
Jisoo 'nun bu lafıyla hepimiz ona döndük.
"Nee! Muki teyze benim takı satan minik tontiş teyzem . Kendisi sokak satıcısı . Ben ondan takı alırken Irene gözümüzün önünde Joy ile kavga etti."
Hepimizden hee diye ses çıkarken Irene'nin bana seslenmesiyle onun çağırdığını hatırladım. Yanına doğru gittiğimde okulun merdivenlerine oturduk.
"Öncelikle Chae, her ne kadar Seulgi'nin bilmemesi gerekse de seninle iletişimi kesmemeliydim özür dilerim. "
Asıl konuya geçmesi için elimi salladım.
"Asıl konuya gelirsek ; benim paraya ihtiyacım var ve tek güvenebileceğim kişi sensin bu konuda. " diyip gözlerini ellerine çevirdi.
" Neden bu konuda güvenebileceğin tek kişi benim ?" Dedim tek kaşımı kaldırarak.
"Çünkü ailenin zengin olduğunu biliyorum ve borç almak icin arkadaş çevremin pek iyi olduğu söylenemez. "
Para kesinlikle sorun değildi ama Irene boka batsa bile bana gelmezdi. Şimdi ne değişmişti de bana gelmişti. Anlaşılan önemli bir sorun vardı.
"Parayı ne için istiyorsun? Bak gerçekten vermek sorun değil ama sen çok zor durumda olsan bile bana gelmezdin ondan şaşırdım. "
Gözleri dolarak sessizce bana baktığında daha fazla zorlamak istemedim.
"Peki söylemek zorunda değilsin . "
___________________________
Irene'ye istediği miktarı verdikten sonra zil çalmıştı. Ama hiç derse gircek havam yoktu. Açıkçası girmesem de olurdu . Parayı basardım bizim agresif müdüre gerisini o hallederdi. Jennie'ye mesaj atıp okulun otoparkına ilerledim. Hay maşallah , en güzel araba benim lan .
_________________________
Biliyorum bölüm bayağ gecikti . Bir daha olmayacak söz verebilirim 👌
❤yorum yapmayı unutmayın tepkinizi belli edin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRUTAL ~ Chae young~
Hayran KurguPenseyi geri kulağına yerleştirip kulağına yaklaştım. "Cevap ver bana." Cevabı net ve kesindi. "Benim kızım yok. " Geri çekilip konuştum, "Hmm. Bu kadar net cevap verdiğine göre doğru söylüyor olmalısın. Sana inanmalı mıyım?" "Evet." ...