1 | Adsız Mektup

1.1K 91 204
                                    

Baharın müthiş havası çiftliği sarmıştı. Saksağanlar, çiçek açmış ağaçların dallarında ötüşüyordu, bulutlar çekilip güneşe gökyüzünde yer vermişti. Uzaktan küçük bir kız çocuğunun sesi duyuldu.

"Anne bak! Artık ata binebiliyorum." Kızını izleyen genç anne gülümseyerek oturduğu verandadan el salladı.

Küçük kızın üstünde durduğu siyah tüylü midilliyi yönlendiren yaşlı adam kızın başını okşadı, "Bu at senin doğum günü hediyen Violet, ona iyi bak."

Işıl ışıl parlayan ela gözleriyle yaşlı adama baktı, "Söz veriyorum büyükbaba, onunla hep ilgileneceğim!" dedi küçük kız. Büyükbabasının yardımıyla atından indi ve doğrudan annesinin yanına koştu. "Anne, büyükbabam o atı bana verdi. Ona çok iyi bakmam lazım."

Annesi kızının saçlarını düzeltti ve yanaklarını okşadı, "O zaman sık sık çiftliğe geliriz artık." dedi.

Yaşlı adam siyah midilliyi tavlasına yerleştirip kapısını kilitledi. Daha sonra ahırın en başındaki büyük atı tavlasından çıkarıp dikkatlice üzerine bindi. Çiftlik evinin salonuna geçen annesiyle kızına döndü, "Martha! Ben biraz dolaşmaya gidiyorum, Eva'ya söylersin." dedi ve atına komut verdi. Çiftlikten çıkıp ağaçların arasında gözden kayboldu.

Vakit geceyi bulmuş, yaşlı adam hâlâ dönmemişti. Büyükbabası için endişelenen Violet verandadan ormana bakıp ağlarken, Martha polise haber vermeyi düşünüyordu ve büyükanne Eva ona bunun gerekli olmadığını, Jimmy'nin atla dolaşmaya çıkınca saatlerce dönmemesine alışkın olduğundan söz edip duruyordu.

Verandanın trabzanına yaslanmış öylece dışarıya bakan Violet, karanlıkta bir hareketlenme farketti. Dikkatlice karanlık noktaya odaklanırken birden çalıların arasından fırlayan Jimmy'nin atını görmesiyle yüreğinin hopladığını hissetti. At bahçede durmadan koşturup kişniyordu. Karnındaki kahverengi tüylerin bir kısmı koyu renk almıştı ve bir sıvı akıyordu.

Olduğu yerden tüm gücüyle, "Anne, büyükbabamın atı geldi!" diye haykırdı. Salondan koşarak gelen Martha'nın atı tek başına görmesiyle polisi araması bir oldu.

Ekipler ormanı olabildiği kadar aramış ve Jimmy'nin cesedini bulmuşlardı. Olayı Martha'ya anlatan şerif atın yılan görüp korkmuş olduğunu ve Jimmy'nin de atın hareketlenmesiyle düşüp boynunu kırdığını açıklamıştı. Cesedin başka biri tarafından yapılmış herhangi bir yarası yoktu, vücudundaki çizikler attan düştüğünde oluşmuştu. Polislerin fark edemediği tek şey atın karnındaki yaraydı.

Ambulans servisine götürülen üzeri örtülü sedye, Violet'in gözlerinin önünden geçti.

"Büyükbaba..."

~~~

"Violet! Violet!"

Vücudumdaki uyuşuk hisle gözlerimi yavaşça araladım. Alnıma çarpan buruşturulmuş sayfa önüme düştüğünde yavaşça doğrulup başımı kaldırdım. Bir çift yeşil göz kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu. "Tanrı aşkına, sonunda uyandın!"

Okul sırasında rahatsız bir uyku çekmiştim. Parmaklarımı kütletip gerindim ve Zoe'ye baktım. Ben şekerleme yaparken derste olanlarla ilgili bir şeyler geveleyip durdu. "Pekala, gidip kahve alacağım."

Sıranın üstündeki birkaç eşyamı çantama atıp kalktım ve çantamın askısını omzuma aldım. "Bekle, seninle geliyorum. Sonraki dersimizde de beraberiz bu arada." Zoe makyaj malzemelerini ve boş defterini Chanel çantasına atıp koluna geçirdi ve saçlarını geriye atıp kalktı.

Ehven-i Şer | A Creepypasta FanfictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin