Özel Bölüm | İtiraf

199 30 28
                                    

Lana Del Rey ~ Queen of Disaster
(Violet karakterine en yakıştırdığım şarkı olabilir.)


Yazın kavurucu sıcağı Ruinous'u kaplamıştı. Orman yemyeşil bir hal almış, etraf ateşböcekleri ve kuşların cıvıltısıyla doluydu. Vakit altıyı geçmişti ancak havada karanlığa ait bir iz yoktu, rüzgar esmiyordu bile.

Violet aldığı duşun ardından köşkten ayrılıp yola koyulmuştu ve sıcak hava ona işkence ediyor gibiydi. Uzun süredir yürüyor olmanın verdiği yorgunlukla saç dipleri terlemişti. Aslında gitmek istediği bir yer vardı, bir yandan Keith'i de tasmasıyla dışarıya çıkarmış, onu çekiştiriyordu. "Oradan değil, Keith. Buraya gel."

Büyükçe yapraklarını açmış dalların arasından evin çatısını görünce yüzünde gülümsemekle hüzün arası bir ifade yer aldı. Bunu yapmak istediğinden emin değildi ama içi daha fazla ondan uzak kalmaya el vermemişti. Tartışacak olsalar bile onu görmeye razıydı.

Keith'in tasmasını bileğine doladıktan sonra kayanın arkasına bırakılmış merdiveni dik uçuruma dayadı ve sağlam olup olmadığını kontrol etti. Kedisini tek eliyle kucağına alıp boştaki eliyle merdivene tutundu ve basamakları özensizce çakılmış merdiveni dikkatlice tırmanarak yukarı çıkmayı başardı. Ardından bekledi, biraz düşündü ve evin pencerelerine uzunca göz gezdirdikten sonra spor ayakkabısıyla merdiveni devirdi.

Kendince belli belirsiz sırıttı. Kediyi tekrar yere bırakarak eve ilerledi ve basamakları çıkıp kapıya vurdu. Açan yoktu, içerden ses gelmeyince Violet huzursuzlandı. Birkaç kere daha vurdu ve kapıda sabırla bekledi. Ardından kapının diğer ucundan gelen ayak sesleriyle toparlandı ve yüzünün sol tarafına düşen saç tutamını kulağının arkasına sıkıştırdı. İçini kemiren heyecan fareleri kıpır kıpırdı. Basamakları inen adım seslerinin ardından kapının kilidi hareket ederek aralandı. "Violet?"

Keith aralanan kapıyla içeriye fırlayınca Violet'ın boşalan eliyle tasması avcundan kayarak yere düştü. Violet, Masky'in gözlerine bakmayı kesip içeride koşturan kediye döndü, "Ah, Keith."

Masky kapıyı biraz daha kendine çekerek yaslandı. Koyulaşmış göz altları yalnızca birkaç saat çektiği uykuyu kanıtlıyordu, yatarken giydiği koyu renk tişört buruşmuş, sırtı biraz terlemişti, altındaysa tişörtüne uyumlu bir eşofman vardı ve saçları dağınıktı. Violet ise askılı bir bluz ve iki gündür üst üste giydiği kot şortuyla gelmişti. Yaz başlangıcı partisindeki faciadan beri görüşmemiş olmanın verdiği yabancı hissi Violet bu şekilde tadacağını tahmin etmezdi. Tek başına atlatmaya çalıştığı travma süresince Masky'le hiç karşılaşmamıştı. Ne yaptığını, nasıl olduğunu merak ederken ona bir türlü ulaşamayınca daha da üzülmüştü. Saymayı bıraktığı geçen günlerin ardından bir sonuca halen varamamış düşüncelerine cevap arayarak bir cesaret çıkıp gelmişti, Masky'in ne tepki vereceğini hesap bile etmeden.

"Yolu bulurken epey zorlanmış olmalısın," diye bozdu sessizliği Masky. Birkaç saniyelik bakışmaları hemen sıkılmasına yeterli olmuştu. Açıkçası Violet'la bir daha karşılaşmayı düşünmezken ayağına geldiğini görmek onu şaşırtmıştı. Violet çoğu zaman bu yüzden Masky'in kafasını karıştırıyordu; zamansız, beklenmedik hamleleriyle. Şimdiye kadar sıradan bir hayat geçirmiş basit bir kıza göre yapısı fazla farklıydı.

"Hafızam fazlasıyla yerinde Tim."

Masky'in dudaklarında hafif bir kıvrılma belirdi, Violet'ın bu kadar çabuk toparlanmasına olan şaşkınlığını gizlemeyi başardığının bir göstergesiydi. "Neden geldiğini de hatırlıyorsundur o halde." Masky'in alaycı konuşmaları Violet'a itici gelmeye başlamıştı, gözlerini devirerek içeriye doğru bir adım attı ve karşısına geçti. Masky kapıyı hafifçe ittirerek kapattığında Keith içeride dolanmaktaydı. "Telefonların neden hep kapalı?"

Masky uykusuz olmanın verdiği nahoşlukla kahkaha attı, arkasındaki koltuğa yaslanarak Violet'ı süzdü, "Bir ilişkimiz varsa bundan niye habersizim anlayamadım."

Violet dudaklarının arasından dişlerini sıkıyordu. Ona çok sinirliydi, ama Masky onda öyle bir yer edinmişti ki ne kadar kızsa da söküp atamıyordu. "Gelmeyeceğimi sanıyordun değil mi? Bir daha yüzüne bakmayacağımı, ondan böyle huysuz davranıyorsun." Violet'ın aniden konuya girişi Masky'i ikinci bir şaşkınlığa uğratırken yine yüzünde bunu gizlemesini becermişti. Umursuz bir edayla omzunu silkti, "Ben olsam bakmazdım." Violet'ın dudakları keyifli bir şekilde kıvrıldı. Yitirmekte direndiği öfkesinin körüklediği cesaretle Masky'e yaklaştı, onu resmen koltukla arasına almıştı, "Öyleyse tanıdığın kimseye benzemediğimi anlamış olmalısın."

"Başına gelen her belanın ardından daha da cesaretleniyorsun sanki," diyerek Masky başını eğdiğinde burunları neredeyse çarpışmak üzereydi. Violet gözlerini kırpmadan Masky'e bakıyordu. İfadesi sinirli değildi, sevecen de. Masky, Violet'ın bakışlarındaki farklılığı görmüştü, bambaşka birine aitti bu bakışlar. Küllerinden doğmuş birine.

"Üstesinden gelmesini biliyorum, Tim. Hem,"

"Bu sefer merakını uyandıran ne?"

Violet, yine düşüncelerinin okunduğu hissine kapılarak homurdandı. Masky'in bu güçlü sezgisi onu hep rahatsız ederdi. "Madem ilgi duydun söyleyeyim, o gece Aeron bir seçim yapmamı istediğinde benden ne cevap bekledin?"

Masky fazla belli etmeden hafifçe yutkundu. Aeron'u orada çoktan öldürebileceğini biliyordu. Ama mücadele etmek istemişti, Violet'ın onu bulmasını beklediğinin içten içe farkındaydı. "Cevabın umurumda mı sanıyorsun?"

"Ama geri çekildin Tim."

"Sevgilinle son vakitlerini geçirmene izin verdim," Masky şu ana kadarki en ürkütücü ses tonunu kullanmıştı belki de. Tek başarısızlığı Violet'ın korkmamış olmasıydı, tüylerinin diken diken olmasını beklerken o huzursuz edici bir kahkaha atmıştı. "Bahşetmişsin," diye fısıldadı yüzünü iyice yaklaştırırken.

Violet Masky'in gözlerini öfkeyle kapatışının ardından kasılan çenesinden dişlerini sıktığını anlamıştı. Hali onu epey eğlendirirken Masky gözlerini tekrar açtı ve kendini geri çekmedi, "Amacın ne Violet?"

"Seni delirtmek olanını diyorsan başarılı."

"Öyle mi?" Diye dişlerinin arasından tısladı, bir yandan gözlerini kısarak Violet'ın bakışlarını takip ettiğinde dudaklarına baktığını anladı. "Neden geldiğin anlaşıldı."

Violet tek kaşını kaldırıp tekrar Masky'in gözlerine baktı. Herhangi bir soru sormanın yanlış anlaşılmaya sebep olma riskine girmek istemeden devam etmesini bekledi, "Yerini biliyorsun, kime ait olduğunu biliyorsun ve beni görme isteğini bastıramıyorsun." Violet derince yutkundu ve istikrar ateşiyle yanıp kavrulan gözlerini ona dikti. Ne söyleyeceğini ve yapacağını biliyordu, Masky için üçüncüye beklenmedik bir hamle hazırlığındaydı. "Ya da sen yine ukalalık taslıyorsun," diyerek içeriye girdiğinden beri gözüne kestirdiği dudaklara kendini teslim etti. Masky uyuşukluğunun verdiği hazla nahoş bir biçimde Violet'a karşılık verdi. Violet beklediği tepkiyle daha ileriye giderek vücutlarını kenetlemişti.

Bunu derin bir arzunun ilk adımı olarak gören Violet Masky'le iki dakika öpüşmekle yetinmeyeceğinden emindi. Masky'in ne kadar hevesli olduğundan habersiz olsa da onu etkilediğini biliyordu. Artık itaat etmesi gereken bir emrin olmadığını da biliyordu. Yalan bir ilginin söz konusu olduğunu düşünmüyordu. Masky şu ana kadar Violet ile birlikte ne yaptıysa kendi olmuştu sonuçta. Başka birinin rolüne girmeden davranmıştı. Aldığı emir yalnızca onu Violet'ın yanına itmişti. Aralarındakine 'aşk' demek basit ve klişe bir hitaptan farksız değildi. Bambaşka bir şey yaşıyorlardı. Her şeyden uzak ve alakasızdı. Aynı olaya farklı yönlerden bakarak benzer sonuç elde ediyorlardı, ikisinin de bildiği en iyi şey; aralarında hem bir şey vardı, hem de hiçbir şey yoktu.

Ehven-i Şer | A Creepypasta FanfictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin