ŞEYTANIRRACİM 8

91 1 0
                                    

Bu ilk olarak Ece diye bir kızdan bu şeyleri öğrenmeye başlamış. Derken iyice kızla muhabbeti ilerletmişler. Bu kızın bir amcası varmış. Kız, çok övmüş amcasını “Her çeşit ilmi bilir amcam.” diye. Adam bu işlerin uzmanı ama hep kötülük için kullanıyor ancak kendini Atakan’a öyle tanıtmıyor. Bu kitabı ve kolyeyi buna veren de o adammış. “Mal mısın sen, neden aldın kitabı? Belki kitaptan kurtulmak istiyordu. O yüzden sana kitabı verip, kitaptan kurtuldu.” dedim.

Komplo teorileri kuruyorum kafamda. “İlgimi çekti.” dedi Atakan. Adam buna övmüş de övmüş kitabı. İşte: “Her türlü isteğini yaparsın, herkesten üstün olursun…” filan diye. Yılan gibi diliyle etkilemiş. Kolyeyle de kitabın bağlantısı varmış. Kitabın içindeki bazı ritüelleri yapmak için bu kolye gerekiyormuş. Bu, odada geçirdiği o saatlerde hep bunları denemiş; saatlerce, günlerce. Adam buna şöyle bir şey öğretmiş ve tembih etmiş “Kimin yanında olacaksan bu tarifi yap. Eğer sana bir kötülüğü dokunursa onu cezalandırırsın.” demiş.

Bu yüzden Akif’le benim yatağın altından çıkan şeyleri daha öncesinde koymuş. “Peki, benim sana ne gibi bir ihanetimi gördün de bana onca kabusu yaşattın?” dedim. Gözlerimin içine baktı. Anlatmaya başladı… Ben bir dönem Nuran diye bir hatunla takılmıştım. Bu kızla takılma hadisesi de şöyle oldu. Eve yeni çıktığımız zamanlar, bu kızı sahilde görürdüm devamlı içerken. O da mal apaçi arkadaşlarıyla takılırdı sahilde. Arada beni kestiğini fark ediyordum. Burnum da kalkmıyor değildi hani.

O zamanlar Atakan’la çok sık takılırdık. Yeni ev arkadaşı olmuşuz… Kendimizi bir şey zannediyoruz. Genelde beraber içerdik yani yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Bir gün gidip kıza açıldım. Birkaç gün konuştuktan sonra bıraktım kızı. Meğer bizim Atakan bu kızdan hoşlanıyormuş. gerçekten ciddi bir şeyler düşünüyormuş ama ben kıza açılınca laf etmemiş; saygı duymuş. Taa ki ben kızı eve atıp, sonra kızı bırakana dek.

Tam da onun odasına kapandığı zamanların başına rast geliyor bu olay. Ondan sonra yüzüme gülmüş ama benden nefret etmiş. Bu kitabı almasında da bunun etkisi çokmuş. Zaten ailevi problemleri olan biriydi. Beni kendisine çok yakın görürken bu yaptığımı yedirememiş. Atakan bir taraftan ağlıyor, bir taraftan anlatıyordu. “Peki, hala nefret ediyor musun benden?” dedim. Gözlerinde artık o nefreti göremiyordum. Sadece bitmiş bir adamın gözleriydi karşımdakiler.

“Sen ettiğinden fazlasını buldun zaten.” dedi. “Atakan, sana yalvarıyorum, haftalardır ızdırap çekiyorum. Hayallerimin almayacağı şeyleri gördüm. Kurtar beni!” dedim. “Yapamam.” dedi. “Ne diyorsun sen birader?! Bu rüya alemine tıkılıp kalmışım. Kimseye anlatamıyorum. Nereden gelecekleri belli olmuyor. Anam babam uyku uyumuyor. Her gece benim Arapça bağırmalarıma kalkıyorlar. En bilindik hocaya dahi benim yüzümden zarar geldi. Öz dedem beni evinde istemiyor. Ucubeden farksız olmuşum. Okul hayatım bitmiş. Daha üç ay önce dünyanın en mutlu insanıyken düştüğüm duruma bak. Sadece bir kız için miydi bunlar? Bunların binde birini yaşayacağımı bilsem o sahilin yanından geçmezdim.” dedim.

“Bir çaresi var ancak buna ne senin ne de benim gücüm yeter.” dedi. “Nedir o?” dedim. “Onlar seni alıp dağlara götürmeden, sen onları yok edeceksin.” dedi. “Nasıl olacak bu?” dedim. “Ece’nin amcasına gideceğiz.” dedi. O adı burada anmak dahi istemem; yılan dilli adamın tekiydi. “Kardeş, seni şurada parçalamıyorsam tek sebebi, son umudumun sen olmandır. Ben pislikten kurtulmaya çalışırken, sen beni bu pislikleri başlatan adama götürüyorsun?” dedim.

ŞEYTANIRRACİM (uzun hikaye isteyenlere özel) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin