ŞEYTANIRRACİM 2

231 4 0
                                    

Yatağa uzandım. Bu düşüncelerle uyuyakalmışım. Geceyarısı uyandım. Susamıştım yine. Su doldurdum sürahiden; bu sefer doluydu. Gece bir uyanırsam tekrar uyuyamıyorum; bir de böyle biriyle aynı evde olunca tekrar uyumaya da korkuyor insan. Işığı açtım. O zaman laptopum yok; Atakan'ın kötü bir laptopu var odasında. Bir de ortak kullandığımız masaüstü bilgisayar var salonda. Onu da bu saate gidip kullanmam yani.

Sigara yaktım direkt. Işık açık sigara içiyorum. Kapıyı tıklattı birisi. Açtım; kimse yok. "Atakan?!" diye seslendim; ses seda yok. Emindim; kapıyı biri tıklatmıştı. Yani uyku sersemliği yoktu üzerimde, uykum açılmıştı. Odamın kapısını açıp, biraz koridorda yürüdüm. "Atakan!" diye daha sesli bağırdım; yine ses yok. Geri dönüp odama girdim. Kapattım kapıyı. İçeride bir sigara daha yaktım. Yine kapı tıkladı... Bu sefer bir ses geldi; yaşlı bir kadın sesi sanki "Kapıyı aç!" dedi.

Kafayı yemek üzereydim... Korkarak açtım kapıyı; kimse yok. Cep telefonumu aldım Atakan'ı arıyorum. Adam 10 metre ilerde ama telefon ediyorum işte; odasına gitmeye korkuyorum. Açtı telefonu ses yok. "Alo." dedim ses yok. "Ulan konuş!" dedim yine ses yok. "Yeter artık lan!" diye bağırdım. "Bir daha odama girme!" dedi, kapattı telefonu. Sabaha kadar oturdum. Sabah ağzını yüzünü dağıtacaktım. Neyse; sabah oldu, kalktım; doğruca odasına gittim. Kapısını çaldım.

Açmadı ilkönce. Sonra ben açmaya çalıştım; kilitliydi kapısı. 10 saniye sonra açtı kapıyı. "Ulan ne istiyorsun benden?! Neler yapıyorsun sen?! Gece gelip kapımı tıklatıyorsun, sonra yaşlı bir kadın sesi çıkartıyorsun, senin amacın ne?!" dedim. "Ben yapmadım kardeşim. Uyuyordum o sırada. Sen kabus görmüşsündür. İstersen seni psikologa götüreyim." dedi. O an cep telefonumu gösterdim. Telefona baktı. Gece aramışım; arama kaydı var, 10 saniye konuştuğumuz görünüyor.

Gözlerinin içine baktım. O da bana baktı. Yüzündeki o şaşırmış, yardımsever ifade gitti, sonra gülmeye başladı. "Ne gülüyorsun ulan?!" diye bağırdım. "Sen nesin, kimsin, bunu niye yapıyorsun?!" dedim. Hiçbir şey demeden gülüyordu... Telefonun alarmıyla uyandım. Yine kabus görmüştüm. Kan-ter içindeydim. Sürahiyi kafama diktim. Artık iyiden iyiye psikolojim bozulmuştu. Rüya ile gerçeği yaşıyordum aynı anda.

Bugün Atakan'la mutlaka konuşmalıydım. Kafamdaki her şeyi soracaktım. Ama aklıma gelip bir türlü dillendiremediğim şeyler vardı. Ona, odasına girdiğimi söyleyenler kimdi, o resimdeki boncuklar neydi, mumlar neydi, dumanlar neyin nesiydi, odadan niye çıkmıyordu, ben neden sürekli rüyamda onu görüyordum?.. Kafamda bir sürü anlamsız ve korkutucu soru dolaşıyordu. İşe gittim. Akşama kadar hem çalışıyorum hem de bu sorulara cevap arıyordum kafamda.

Eve gelirken bir büyük rakı ve biraz çerez aldım. Evin önüne gelip kapıyı çaldım. Atakan kapıyı açtı, içeri girdim. Yüzünde değişik bir ifade vardı. "Atakan seninle konuşmamız lazım. Biraz salona gelir misin? Orada konuşalım." dedim. "Niye, ne konuşacağız?" dedi. "Sadece muhabbet etmek istiyorum seninle. Biz her gece içerdik seninle. Bak rakı aldım; içeriz." dedim. "Pek canım istemiyor ama biraz oturabiliriz." dedi.

Gittim mutfağa; iki çay bardağı aldım, sonra salona geçtim. Bekliyorum bunu; salona gelsin diye. Beş dakika sonra filan geldi bu. "Odana girdiğim için özür dilerim. Yaptığım hataydı ancak senin adına endişeleniyordum." dedim. "Benim adıma endişelenme; asıl sen kendi adına endişelen!" dedi. "Bak kardeşim; ben sana yardım etmeye çalışıyorum. Bir senedir beraberiz, en yakın arkadaşımsın. Sende garip haller var. Odana girdiğimi kim söyledi, söyle bana?" dedim.

ŞEYTANIRRACİM (uzun hikaye isteyenlere özel) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin