ŞEYTANIRRACİM 5

103 4 0
                                    

Yine kendi kendime hem bağırıp hem gülüyormuşum. Sesimi duyup gelmiş babam yanıma. “Baba, yine kabus gördüm. Her geçen gün kabuslarım daha da artıyor. Daha da çok korkuyorum.” dedim. Babam “Korkma oğlum; hepsi geçecek. Uyu hadi biraz daha. Yanındayım ben.” dedi. Uyudum sabaha kadar. Kalkınca ilk işim; kitabın arasına koyduğum kağıdı alıp kitapçıya gitmek oldu. Rüyamda kül ile alnıma yazılan şey ile kağıtta yazan şey aynıydı. Bayağı bir merak etmiştim ne olduğunu.

Kapıdan çıkacakken annem çağırdı. Kahvaltı hazırlamış. Yemem için ısrar etmesine rağmen acelem olduğunu söyledim. Babam sofrada oturuyordu. Ona da “Biraz geç gelebilirim. Sen kahveye filan git istersen baba.” dedim. Aslında geç gelme gibi bir niyetim yoktu. Direkt sözlük alıp kitabı incelemekti amacım.

Vardım tarikatçı kitapçılardan birine; onlar bilir diye. Adam kağıdı aldı elimden “Bu Arapça.” dedi. “Ne yazıyor abi?” dedim. “‘Gel’ yazıyor kardeşim.” dedi. Donup kalmıştım. Gece rüyamda duyduğum ses de sürekli gel diyordu bana. Adam “İyi misin?” dedi. Biraz kendimi toparlayıp “İyiyim abi. Bana Arapça, geniş kapsamlı bir sözlük verir misin?” dedim. Aldım sözlüğü, verdim parasını, çıktım kitapçıdan. 

Eve doğru yürümeye başladım ancak aklımda türlü düşünceler vardı. Rüyamda resmime neden gel yazılmıştı, neden gel diyorlardı, benden ne istiyorlardı?.. Bu düşüncelerle eve vardım. Babam kahveye gitmişti. Annem açtı kapıyı. Eve girdim. Doğruca odama geçtim. Kitabı açtım. Yanına sözlüğü koydum. ilk olarak; kitabın başındaki iki sözcüğü sözlükten arayıp buldum: “Ateş” ve “İlim” çıkıyordu. “Ateşin ilmi” (Şeytan’ın ilmi) demek oluyordu bu sanırım.

Sonra Atakan’ın söylediği sayfadaki kelimeleri tercüme etmeye çalıştım. Ancak bunların karşılığı yoktu. Harf harf tercüme ettim. Tuhaf kelimeler çıkıyordu. Bunlardan biri de Atakan’ın bahsettiği beş isimden biriydi. Atakan’ın söylediği sayfadaki başlığı tercüme edince “Yok etmek” anlamında olduğunu gördüm. Yok etmek yazan bir sayfanın altında, Atakan’ın söylediği isim vardı. Atakan bana onlardan birini yok ettirmeye çalışıyordu; o zaman anlamıştım…

Peki neden bana yaptırıyordu bunu? Onun aklına; benim, kitabın her yerini açıp inceleyeceğim gelmemişti sanırım. Direkt onun dediği sayfayı açıp, yazıları yazıp, sonrada yakarım diye düşünüyordu demek ki. İlk sayfayı açtım; rüyamda gördüğüm gözlere benzer bir resim vardı. Sadece tasvirdi.

Kitabı sadece sözlükten tercüme edip anlamak çok zordu. Harflerin hepsi birbirine benziyordu zaten. Ancak ilk sayfadaki “ateş ilmi” yazısını görünce; bunun pekte tekin olmayan bir kitap olduğunu anlamıştım… Sayfaları çevirdikçe şaşkınlığım daha da arttı. Birbiriyle alakasız birçok şekiller vardı sayfalarda. Boyama kitabı karalayan çocuk gibi harf harf çevirmeye çalışmaktan bıkıp, sadece resimlere bakıyordum.

Sonlara yakın bir sayfada muma benzer şekiller gördüm. Resimde tam 28 adet mum vardı. Aklıma hemen Atakan’la o gece yaptığımız ayin geldi. O gün de Atakan 28 mum kullanmıştı. Demek ki o ayini bu kitaptan öğrenmişti. Oturdum; iki saat; kelime kelime bu sayfayı çevirmeye çalıştım. Bu bir ritüelmiş. Bazı varlıklarla iletişime geçmek için o mumlar kapı vazifesi görüyormuş. Mumlardan yükselen duman, onlara bir beden sağlıyor ve bu duman vasıtası ile iletişime geçilebiliyormuş.

O gece Atakan bana sessiz olmamı söylediğinde; buna istemeyerek de olsa uymadığım için o varlıkların çocuklarının birini istemeden de olsa öldürmüş olabilirim. En azından o geceden sonra olaylar arttığı için böyle düşünüyordum. “Bu yüzden benden intikam almak istiyorlardı; çocukları için.” diye düşündüm. Karar vermiştim; kendim bu ritüeli tekrar yaparak, hiçbir şeyin suçlusunun ben olmadığımı onlara anlatacaktım. Bu derece kurtulmak istiyordum onlardan.

ŞEYTANIRRACİM (uzun hikaye isteyenlere özel) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin