すぐに、私は空の星になります。

1.1K 85 83
                                    

Jisung çalışma odasına girdi, kendisine dönen 20 çift gözü umursamadan kendisine ait olan yere geçti.

Zeminde, 21 yıldız vardı, her üyenin başlangıç yerini anlaması için, bu yıldızların üzerinde bütün üyelerin ismi yazıyordu.

Jisung, yıldızlardan nefret etmiyordu, kendisi yıldızdı, ve hep yıldız olacaktı.

Jisung'un, çocukluktan beri eğitim aldığı için, dansı fazlasıyla iyiydi, bu yüzden dansın ana noktasını Ten ve Taeyong Hyungları ile paylaşacaktı.

Önce iki büyük, oldukça seksi ve BDS gibi fazlasıyla shiplemeye müsait danslarını yapacaklardı, daha sonra 5 üye arkadaki Jisung'u öne doğru çekip, ikisinin yanına itecekti.

Jisung düşüyor gibi yalpalayacak, sonra düşmediğini gösterircesine gülümseyecek, Taeyong ve Ten'in uzatmış oldukları ellerine eliyle vuracak ve ikisinin dansına katılacaktı.

Bu sahneyi özellikle seviyordu, Taeyong ve Ten Hyungları yaklaşık 5 senedir çıkıyordu, zamanında kendisine nasıl ebeveyn gibi davrandıkları da aklına gelince, sanki gerçekten onların çocuğuymuşçasına bir hisle dansa her şeyini veriyordu.

Jisung, şapkasını çıkararak eliyle saçlarını düzeltti, sonra şapkasını yeniden taktı. Birçok üye hala sinirle ona bakıyorken, o hiçbirine bakmadan karşıdaki aynaya baktı.

Zayıflamıştı.

Acaba Hyungları, onun zayıfladığının farkında mıydı?

"Sana inanamıyorum Park Jisung! Bizi bu kadar endişelendirmişken, hiçbir şey olmamış gibi yüzsüzce nasıl devam ediyorsun?" Johnny -kendisi oldukça sevecen olsa da gruptakilerin en korktuğu üyeydi çünkü Johnny Seo sinirlenince, gözü sevgilisi Doyoung dahil hiç kimseyi görmezdi- sinirle bağırdı.

Birkaç kişi onu onaylarken, Jeno konuştu.

"Özür bile dilemiyorsun, haysiyetsiz."

Ona olan hakaretler başlayıp şiddetlenirken, Kun devreye girdi.

"Tamam, daha fazla üstüne gitmeyin, 20 kişi 1 kişiye yüklenmeyelim, haksızlık bu."

Jisung, şokla az önce şiddetlenen küfürlerle eğdiği kafasını kaldırıp Kun'a baktı. Birkaç gün bile geçmemişti Kun'u kötüleyişinin üstünden. Şimdi kendisini mi koruyordu? Yoksa Kun, Jisung'a acıyor muydu? Jisung bu fikirle sinirlendi.

Kun saçlarını karıştırdı, düzeltti. Daha sonra yürüyerek Jisung'un yanına yaklaştı.

"Bütün grup yerine ben konuşmak istiyorum, izniniz olursa. Çünkü hepiniz sinirliyken ne dediğinizi bilmiyorsunuz."

En büyük üye Taeil onu onayladı, diğerleri de omuz silkti, kimsenin Jisung'la konuşmak ve nedenleri anlamak gibi bir isteği yoktu.

Kun konuşmaya başladı, Jisung sinirini yuttu.

"Bak Jisung-ah, ne düşünüyorsun, bilmiyoruz. Ne yapmaya çalışıyorsun, bilmiyoruz. Ne yaşıyorsun, bilmiyoruz. Çünkü bunların hiçbirini bize anlatmıyorsun."

Kun konuşmaya devam edecekken, arkadan Jaehyun'un sesi duyuldu. "Anlatmasına da gerek yok abi, hiçbirimiz merak etmiyoruz artık. Canı cehenneme!"

Kun arkasını dönerek, parmağını dudağına götürdü ve sevgilisine sus işareti yaptı.

Jaehyun, ilişkinin tensel boyutunda baskın olsa da, ruhsal boyutta baskın olan Kun'a her şeyiyle saygı duyardı, bu yüzden sustu.

Kun en küçüklerine döndü yeniden.

Sun (JaeSung) ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin