Gerçekler er ya da geç açığa çıkardı, yakardı.

1.1K 79 36
                                    

Evet, beklenen bölüm geldi. Uzun ama, sonuna dek okumalısınız.

İyi okumalar.

***

Jisung ve Jaemin, isimleri kutudan çıkan ikili, puflarda karşılıklı otururken, Jisung'un aklında tek bir şey vardı...

Jaemin ile sarılacaklar mıydı?

"Pekâlâ, arkadaşlar bir öneri sunmak istiyorum..." Henüz ikisi birbiriyle göz teması bile kurmamışken, Taeyong herkesten önce söze girdi.

"Jisung'a, herkesin bir şeyler demesini istiyorum. Ve Jisung'un da, herkese..."

Taeyong'un fikri, bir kişi -Jisung- haricinde, herkesin hoşuna gitmişti.

Jisung, fazla konuştuğu zaman nefessiz kalan akciğerlerinin varlığını anımsayınca, yardım ister gibi Kun'a baktı. Kun kafasını iki yana salladı.

"Hayır Jisung. Artık yanlışa ortak olmayacağım, durdurmayacağım."

Kun söyledi, diğerleri omuz silkti.

Kun yeniden lafa girdi, "yalnız, herkes bitirdikten sonra, Jisung'a sarılacak."

Ortam önce buz kesti, ardından birçok üyeden istemediklerine dair yorumlar yükseldi. Fakat Kun oldukça ciddiydi.

Johnny, en büyük olmasa da en korkulan üyeydi, otoriter bir şekilde, "Kun'un dediği olacak, itiraz yok," dedi.

Hesaplaşma başladı.

Önce, fikri ortaya atan Taeyong başladı konuşmaya. "Park Jisung, um, aslında bunu başlatma nedenim, sana eskinin kinini kusacak olmam değil. Yalnızca, normal zamanlarda nefretim nedeniyle söylemek istemediğim şeyi, bu ortam ile söylemek istiyordum. Demek istediğim şu ki, gerçekten çok çalışıyorsun, takdir ediyorum, ve şey, grup adına teşekkür ederim."

Az ve öz, konuştu ve bitirdi.

Jisung kafasını salladı. "Ben teşekkür ederim. Hem az önceki dediklerin için, hem de harika bir lider olduğun için," konuşmasının arasında yüzüne tozlanmış bir gülücük yerleştirirken devam etti, "her sene inatla, hakkında asılsız haberler çıkarıyorlar. Her biriyle uğraşmak zorunda kalıyorsun, bunun yanında, üyelerin sorunlarıyla bir baba gibi ilgileniyor, şirketle grup arasında köprü oluyor, herkesin yükünü sırtlanıyor, bunca kişiye sahip çıkıyorsun. Unutamadığım anılar oluyor... Şu an içinde ben olmasam da, eskiden içinde olduğum, şu günlerde bensiz devam eden alışkanlıklarını izlemeyi seviyorum. Programlarda performansımız bittikten sonra kulise geçerken kenarda durup, tüm üyeleri sayışını, eksik çıkması ihtimaline karşılık tırnaklarını kemirişini, biri hasta olsa ondan daha hasta hissedişini, hem maddi hem manevi çokça desteğini, biri ağlamaya başlasa dolan gözlerini, varını yoğunu gruba katışını, Ten Hyung'a olan aşkını gösterirken kullandığın kelimeleri... Teşekkür ederim, her zaman olmak istediğim, ama asla olamayacağım türde birisin. Mutlu ol." Diğerleri çocuğun dürüstlüğüne şaşırırken, Jisung içinden ekledi.

'Seni seviyorum Taeyong Hyung...'

Sarılmaları gerektiği zaman, Taeyong'un sertleşen ifadesini gördü Jisung, kafasını iki yana salladı.
"Kun Hyung'u boş ver sen. İstemediğin dokunuşlara kimse zorlayamaz seni. Ben sarıldık saydım, teşekkür ederim."

Taeyong, çocuğun yumuşak tavırları karşısında şok olurken, sarılmak isteyen ve istemeyen tarafının arasında kalmışlıktan kurtuldu. Yerinden kalkmadı, sarılmaya yeltenmedi.

"Bende sıra." Doyoung, ortamın garipliğini bozmak istedi.

"Öncelikle, Jisung iyi ki varsın. Gerçekten iyi ki varsın. Hatırlıyor musun, ilk geldiğin zamanlara sana varlığın ve yokluğun bana anlam ifade etmiyor, ne halin varsa gör demiştim. Yanıldım Jisung-ah. Ben öyle çok yanıldım ki, şu günlerde; bugün de vardı Jisung diyerek, her gece Tanrıya şükreder hale geldim. Jisung-ah, beni yokluğunla sınama. Daha fazla konuşmak istiyorum ama, biliyorsun bazen az konuşmak önemlidir, fazlası gizlenenlere zarar verebilir..." Doyoung, Jisung'a yaklaşıp kafasının tepesinden bir öpücük kondurdu.

Sun (JaeSung) ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin