Maral ve Merve tam da karşımda duran koltukta heyecan içinde bekliyorlar. Saatime baktığımda 18.30 olduğunu görüyorum.
Şu andan itibaren yalnızca otuz dakikamız var ancak Asya henüz büroya teşrif edemedi.
Heyecanına yenik düşen doktorumuz Merve daha fazla sabredemeyerek konuşuyor.
''Nerede kaldı bu kız? Ya geç kalırsa? Bütün planı çöpe atacağız...''
Çok endişeli görünüyor. Hatta öyle ki önümde bir sağa bir sola hızlı adımlarla gidip gelirken tırnaklarını da yemeyi ihmal etmiyor.
Onu sakinleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum ve kendine gelmesi umudu ile teselli etmeye çalışıyorum.
''Biraz sakin ol Merve. Birazdan gelir. Trafiğe takılmıştır.''
Maral ise sessizliğini sürdürüyor. yinede tavırlarından onun da bizim kadar korktuğunu ve heyecanlandığını anlıyorum.
On dakika daha bekliyoruz ve Asya'nın geç kaldığını düşünerek üçümüz yola çıkıyoruz. Merve araçtayken de tedirginliğini üzerinden atamıyor.
''Nasıl olacak Boss? Ne yapacağız?''
Sonunda Maral'ın da sesi karışıyor bizimkine.
''Sözde Asya Hanım önlükleri bulup öğlene doğru büroda olacaktı. Hala ne aradı ne geldi. Ben sana Asya'ya güvenmeyelim demiştim Boss...''
''Yeter artık kimseyi suçlamanın bir faydası yok. Olan oldu. Kurtarmaya bakacağız.''
Merve dahil oluyor bu sefer.
''Nasıl yapacağız?''
Cevap vermiyorum çünkü Merve'nin kızı Hira'nın kaldığı yetiştirme yurdunun önüne gelene kadar ne yapacağımızı nasıl yapacağımızı bende bilemiyordum.
Yurdun önüne gelip yemek servisi aracını görünce durmak yerine arabamı yurdun yangın merdivenlerinin bulunduğu arka kapıya park ediyorum.
Kızlar anlamayan gözlerle bana bakıyorlar. İkisinin de eli ayağına dolaşıyor.
Bir süre arabadan inmeyip yurdun etrafını inceliyorum. Ön kapıda iki tane güvenlik kamerası gözüme çarpmıştı ancak gariptir arka tarafta bir tane bile yok.
Eski bir bina burası. Sanırım devlet pek fazla bütçe vermiyor buranın yenilenmesi için.
Bu durum elbette içeride kalan çocuklar için kötü ama bizim işimize gelir ne kadar az güvenlik kamerası o kadar az yakalanma ihtimali demek.
Arka koltukta oturan Maral yanındaki siyah çöp poşetinde bulunan perukları, ceketleri, gözlükleri ve eldivenleri çıkarıp bize uzatıyor.
Her birinden dörder tane mevcut ancak Asya bizimle gelemediği için daha doğrusu ortadan kaybolduğu ve ona bir türlü ulaşamadığımız için yalnızca üçümüz kullanıyoruz bu aksesuarları.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIRSIZLAR(TAMAMLANDI)
Mystery / Thriller''Nereye baksam yalan, kime güvensem ihanet! Ben Arsen HÜRŞAH. Tıpkı ünlü başkomiser Agâh HÜRŞAH aynı zamanda benim babam gibi ben de bir polisim. Daha doğrusu polistim. Kimliğimi elimden aldıkları gün birdaha onu asla geri edi...