''Nereye baksam yalan, kime güvensem ihanet!
Ben Arsen HÜRŞAH. Tıpkı ünlü başkomiser Agâh HÜRŞAH aynı zamanda benim babam gibi ben de bir polisim. Daha doğrusu polistim. Kimliğimi elimden aldıkları gün birdaha onu asla geri edi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
____....____
ÖLMEK, KOLAY SEVMEKTEN ____....____
1o yıl sonra:
''Arsen dikkat et kızım! Hayır Arsen koşmadan. Terleyeceksin sonra azar işiteceğiz annenden kızım.''
''Babacığım! Pamuk şeker...''
Behram, kafasını arkaya çevirip kızının minicik parmağı ile işaret ettiği yöne bakınca gördü pamuk şeker satan yaşlı adamı. Henüz yarısına bile gelemediği sigarasını oturduğu ahşap banka bastırarak söndürüp, izmaritini de gördüğü ilk çöp kutusuna atmak için cebine koydu. Seri bir şekilde banktan kalkıp yaklaşık iki metre kadar arkasında bekleyen pamuk şekerciye doğru ilerledi.
''Bir tane verir misiniz?''
Yaşlı adam uzun çubuğundan çektiği pembe pamuk şekeri karşısındaki Behram'a uzatırken gözlerini de ondan asla almıyordu. Behram, içinden para aldığı siyah, deri cüzdanını tekrar arka cebine koyarken fark etmişti yaşlı adamın bakışlarını. Ona garip gelse de bir şey demedi. Satıcının uzattığı şekere baktı ve;
''Hayır! Pembe değil, şu açık mavi olandan verin lütfen. Arsen en çok mavi rengi sever.''
Yaşlı adam gözlerini yine Behram'dan ayırmadan pembe şekeri yerleştirip mavi bir tane uzattı. Behram bu sefer uzatılan pamuk şekeri almıştı. Elindeki yirmi lirayı yaşlı adama uzatırken ekledi.
''Umarım bozuğunuz vardır.''
Yaşlı adam nihayet gözlerini Behram'ın irislerinden çekip ellerine kaydırmıştı. Yüzüne iğrenç bir tebessüm yayıldıktan sonra eli ile Behram'ın para uzatan elini itti. Daha sonra ise arkasına bakmadan hızlı adımlarla arka taraftaki caddeye doğru yürümeye başladı. Behram onda bir şeyler olduğunu adı gibi biliyordu. Mesleğinden ötürü hisleri oldukça güçlüydü ve onlara her zaman güvenirdi. İçinden bir ses adamı takip etmesi gerektiğini söylese de kızını burada bırakıp gidemeyeceğini biliyordu. Bir süre daha yaşlı adamın arkasından baktıktan sonra kendine gelebilmişti. Yaşlı adam elinde pamuk şekerleri ile karşıdaki ara sokakta kaybolmadan hemen önce arkasından bağırdı.