11

65 23 42
                                    

Denizden

Bir insanı karşılıksız sevmek büyük yürek isterdi. Karşılıksız sevgiyi de en temiz yoldan ailen verirdi. Çocukluğumu düşünüyorum da belki de hepsinin bir amacı vardı. Kader denen kavram herkesin geleceğini şekillendirmek için vardı. Peki, her insanın geleceği mükemmel miydi?

Bense geçmiş ve geleceğim arasında sıkışıp kalmıştım koca bedenime rağmen içinde sıkışıp kalan çocuk ruhuyla yaşayan...

***

Sabah yabancısı olduğum bir evde ve yine yabancısı olduğum bir odada uyandım. Gece pek uyuyamamıştım sırtım o eski banklara hatta kaldırım kenarlarına o kadar alışmıştı ki bu rahat yatak uyutmamıştı beni. Üstümü değiştirip yatağı toplamaya hazırlanırken kapı tıklatılınca "Gel" diye seslendim. Hazan odaya girince ona gülümsedim.

"Günaydın bayım kahvaltı hazır seni bekliyoruz. Gece iyi uyudun mu bakalım?"

"Doğruyu söylemek gerekirse pek uyuyamadım. Ceza evinde de yataklar pek rahat değil ve emin ol ki kaldırımlarda banklarda pek rahat değildi. Bu kadar rahatta beni uyutmadı doğrusu."

"Anlıyorum, aç olmalısın hadi bizi bekliyorlar" dedi ve elimden tutup beni de peşinden mutfağa sürükledi.

Mutfağa girmeden önce koridorda Hazanı durdurdum.

"Çok tuhaf." dedim ve Hazanın gözlerinin içine baktım.

"Tuhaf olan nedir?"

"Ev yemek kokuyor hazır bir kahvaltı sofrasına oturacağım. Belki sohbet edeceğiz güleceğiz her şey güzelmiş ya da güzel olacakmış hissi uyanacak bende. Bir ailem varmış gibi hissetmek ve bir aile ortamında bulunmak çok tuhaf Hazan."

"Belki de içindeki o hisse kulak asmalısın. Ya gerçekten her şey güzel olacaksa? Ve sen bunu şu an bilmiyorsan?"

"Tuhaf hissediyorum her şeyin iyi olacağı düşüncesi içimde karıncalanma olmasına sebep oluyor."

"Biliyorum, hadi gel kahvaltı yapalım" dedi ona kafa sallamakla yetindim.

Yazardan

Genç kızın babası Hazan ve Denizin konuşmalarına kulak misafiri olmuştu ses çıkarmadan dinlemişti. Genç delikanlının dün anlattıklarının doğru olabileceğini düşündü yardım etmeliydi ve edecekti. Bu delikanlının çektiği aile hasretini baba desteğini ve anne özlemini yüreğinde hissetmişti. Üzülmüştü doğrusu ne yapması gerektiğini bilmiyordu iki gence yaklaştı dostça ikisinin de sırtını sıvazladı.

"Hadi kahvaltı yapalım çocuklar annen bizi bekler Hazan kızmasını istemeyiz, çocuklar inanın bana kızınca tam bir cadıya dönüşüyor." dedi ve gülümsedi.

Genç adam normal bir aileyi ne kadar çok istediğini fark etti. İçinde anne ve babasının bıraktığı boşluğun başı var sonu yoktu. Korkuları vardı geçmişin izlerini taşıyan geleceğinin kaygılarıyla dolu. Ama hepsini kenara bıraktı kahvaltı masasına oturunca her şey normalmiş gibi davranmaya başladı. Hayatı boyunca tatmadığı şeyleri tatmıştı bu evde yiyecek olarak da hissiyat olarak da. Mutlu bir aileye sahip olursa ne olacağı hakkında hatta ve hatta varlığından dahi haberi olmadığı duyguları hissetmişti.

********

Hazandan

Kahvaltıda kahkahalarımız eksik olmamıştı babam sürekli Denizle sohbet etmişti arada bana ve anneme takılmıştı. Annemde Denize özel bir ilgi gösteriyor tabağını asla boş bırakmıyordu. Denizi ilk kez bu kadar mutlu görmüştüm. Ailemin de onu mutlu etmek için gösterdiği çaba beni çok mutlu etmişti. Onlara denk geldiğim için çok şanslıydım biliyordum. Kahvaltıdan sonra babam Hüseyin amcayı aramıştı. Zaten iki ev ötemizde oturduğu için çabucak gelmişti kapı çalınca babam benden önce ayaklanınca ben yerime oturdum. Sonunda babam ve Hüseyin amca salona geri geldiklerinde yerimden kalkıp ona sıkıca sarıldım.

"Ufaklık kocaman olmuşsun ve duyduğuma göre artık meslektaş olmuşuz. Sahi görüşmeyeli ne kadar oldu?"

" 1 ay oldu Hüseyin amca" dedim ve kıkırdadım.

"Yapma ya o kadar oldu mu?"

"Oldu canım."

"Bir daha ki sefere arayı bu kadar açmayalım ufaklık."

Kafamı salladım. Gülümsedim cana yakın biriydi Hüseyin amca öz amcam gibi severdim onu.

Tarçın büyük bir neşeyle odaya girince Hüseyin amca Tarçının başını okşadı.

"Koca oğlana da bak sen. Elimde büyüdü kerata topun nerede bakayım senin? Git getir topunu hadi koş."

Tarçın koşarak topunu getirmeye giderken bu haline güldüm. Cidden şapşaldı bu köpek.

"Bu delikanlıda Deniz olmalı. Bayağıda yakışıklıymış aslında" dedi Hüseyin amca ve bana göz kırptı.

Utanmıştım, annem bana seslenince hızlı adımlarla mutfağa gittim yüzüm kıpkırmızı olmuştu kesin. Utanınca hep böyle olurdu. Mutfağa garip bir telaşla girince annem ne olduğunu sorarcasına kafasını salladı.

"Sorun yok anne iyiyim."

"Ben Hüseyin'in yanına gidip hoş geldin diyeceğim. Sende onlara bir kahve yap olur mu kızım?"

"Tamam, anne sen git ben hallederim."

"Tamam, kızım ben kahveleri de nasıl içtiklerini öğrenip hemen gelirim" dedi annem sonrada beni anlımdan öpüp mutfaktan çıktı.

Ben dolap kapaklarının her birine tek tek bakıp kahvenin nerede olduğunu bulmaya çalışırken annem çoktan mutfağa geri gelmişti.

"Kızım kahve çaprazdaki rafta arkada."

"Teşekkür ederim anne" dedim ve dakikalarca aradığım kahveyi saniyeler içinde bulmuştum.

"Baban ve Hüseyin amcan orta şekerli içiyorlar. Denizde şekerli içecekmiş."

Ben kahveyi yapmaya koyulurken annem mutfağın kapısını kapattı.

"Deniz kahve içmek istemedi ben ısrar edince kabul etti. Çekinir gibi bir hali var onu anlıyorum. Peki, sen ne düşünüyorsun?"

"Bana sorarsan korkuları var geçmişinden korkuyor. Tekrar o yere girmekten korkuyor yıldızları çok seviyor biliyor musun anne? Dün odamdan yıldızları net göremediği için odamın ışıklarını kapattım ve tavanımdaki yıldızları izledi. Hem de saatlerce. Sabah da evdeki yemek kokusunun bile onu tuhaf hissettirdiğini söyledi. Onu kurtarmak istiyorum o cehennemden."

"Hüseyin amcanı tanıyorsam emin ol o halledecektir."

"Babamın kimi öldürdüğünü öğrenmek istiyorum. Bunu Deniz yapmadı ve suçsuz yere yattı ve ben üzülüyorum. Kim babama kıydıysa cezasını çekmeli öyle değil mi anne?"

Annem başını salladı gözlerinden geçen duygular yanaklarından aşağı süzüldü. Benimde duygularım karman çorman olmuştu. Denizi ne olursa olsun kurtarmak istiyordum. O bu yaşa kadar yeterince üzülmüştü artık mutlu olmasının zamanı gelmişti.

Gözlerim dolmuştu yine de gidip anneme sıkıca sarıldım.

"Hadi kızım bak kahve taşacak bak beni de ağlatacaksın."

Dolu gözlerle kahveyi hazırladım sonra salona kahveleri vermeye gittim. Hüseyin amca oturmamı söyleyince bende yanlarına oturdum.

Tartışma git gide hararetlenmişti. Hüseyin amca neler yapabileceğimizi tartışıyor her yolu deniyor ve düşündükçe düşünüyordu. Olay gününe dair kamera görüntüleri ve şahitlerine ulaşabilecek yolları düşünüyorduk. Hüseyin amca polis tanıdıklarını aramış yardımı olabilecek herkesi olaya dâhil etmişti. Tabi Denizin teslim olması gerekiyordu. Öylede olmuştu...

Sessiz  Merhamet (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin