18

46 13 19
                                    

Bayatlamış ruhumu öldüremedim hala...

Hazandan

Olay benim kontrolümden çıkmıştı Doruk sorularıyla ve kafasının içindekilerle salondaki herkesi düşündürmeyi başarmıştı.

"Hadi yaptığınız her şeyi itiraf edin Neşe Hanım."

"Kes sesini ben hiçbir şey yapmadım."

"Pekâlâ, ama bu iş burada bitmedi."

Doruk ayaklandı bende ne olduğunu anlamadan peşinden çıktım.

"Sen ne yaptın içeride?"

"Bak Hazan altıncı hissim kuvvetlidir ve içimden bir ses annenin bu işte bir payı olduğu."

"Ne bekliyoruz peki itiraf etmesini mi. Sen demeden ben söyleyeyim çok beklersin" dedim gözlerimi devirirken. Kafam allak bullak olmuştu başıma ağrı saplanmıştı ve midem bulanıyordu.

Dışarı çıkınca arabama hızlı adımlarla ilerledim. Midemin bulantısı kendini daha da belli ederken çöpe koştum ve midemdeki her şeyi çıkardım. Doruk saçlarımdan tutarken bende kendi halimdeydim. Saniyeler sonra kafamı kaldırdım Doruk peçete ve su uzatırken ağzımı silip suyu içtim. Arabaya binince kendimi güvende hissetmiştim. Arabayı sahile sürdüm müsait bir yere park edince beraber indik.

"Sen geç otur bende çay ve simit alıp geleyim kahvaltı yapalım Hazan."

Kafamı salladım beynim durmuş duygularım kördüğüm olmuş gibi hissediyordum.

Deniz yine hırçın dalgalarını sahile vuruyordu. Gökyüzü gri deniz ise koyu maviydi. Geçmişime inmek hele bide en nefret ettiğim kadını görmek bünyemi sarsmıştı. Bir insan bir insandan anca bu kadar tiksinirdi anca bu kadar nefret ederdi. Aklımdan kaçmak gelmişti şuan kendimle baş başa kalmak isteyeceğim son şeydi. Aklımda sonu gelmeyecek kadar soru ve soru işareti doluydu. Peki, bu hikâyenin sonu ne olacaktı? Mutlu sonlar sadece masallarda olur diye biliyordum peki ben kendi masalımın prensesi miydim? Yanımda hareketlilik olunca bakışlarımı denizden alıp Doruk'a diktim. O ise elindeki bardağı bana uzattı. Karton bardağı elime alınca sıcaklıkla ürperdim üşüdüğümü ise anca o zaman fark ettim.

Sıcak çayı üfleyerek bir yudum aldım. Doruk elindeki simitlerden birini bana uzattı. Simitten bir parça bölüp ağzıma attım. Sonra aklıma gelen tüm soruları sordum.

"Annem olan o kadının ailemden para istediğini nereden biliyordun? Ben bile bilmezken hem de."

"Aileni araştırırken senin evlat edinildiğin sene ailenin hesabından başka bir hesaba para aktarılmış. Ve buda anne bile diyemediğin kadının hesabına."

"Peki, annemin babamı öldürmüş olabilme ihtimali var mı?"

"Bunun cevabını ancak Denizden öğrenebiliriz."

"Peki, o nasıl olacak?"

"Onun arkadaş grubu arasında çıkmışsa kavga sorunun cevabını arkadaş grubundan öğrenebiliriz."

"Denizle konuşmam gerekiyor yani?"

"Aynen öyle."

Havanın soğukluğu kendini iyiden iyiye hissettirirken anca kalkabilmiştik. Doruk'u eve bırakıp bende Denizi ziyarete gitmiştim. Bir dizi kontrolden sonra Denizi beklemeye başladım. Kendimi kötü hissediyordum içim nefret doluydu ağlama hissini şimdi zamanı değil diyerek yok etmeye çalışıyordum. Karşımda Denizi görünce sandalyemi ittirerek yerimden kalkıp ona sıkı sıkı sarıldım. Oda kısa bir an duraksasa da kollarını belime doladı. Kalbinin atışlarını hissedebiliyordum sanki sırtımdan tonlarca yük kalmıştı. Dakikalarca sarıldım ona ikimizde geri çekilmemiştik ona sonsuza kadar sarılabilirdim. Aklıma konuşmamız gereken konular gelince mecburen ayrılmıştık. İkimizde sandalyeye oturunca ilk ben konuştum.

Sessiz  Merhamet (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin