22

23 6 12
                                    

Vereceğimiz kararların sonunda ne olacağını bilseydik sizce ne olurdu? Sonunun kötü olacağını bildiğimiz yoldan devam eder miydik?

Yazardan

Salih Bey elinden düşen telefonu umursamayarak eşine döndü. Gözlerinden süzülen yeni yaşlarla eşine baktı. Yeşim Hanım eşine merak dolu bakışlarla bakmaya devam etti. Kalbinin atışlarını hissediyordu eşini biraz bile tanıyorsa bu kez gözünden akan yaşların mutluluktan olduğunu biliyordu.

"Hüseyin uyanmış, o uyanmış" dedi Salih Bey sevinçle.

Ayağı kalktı eşinin kalkması için elini uzattı ve sıkıca kavrayıp kalkmasına yardım etti. Sonra elini bırakmadan koşmaya başladılar. Dışarıdan onları izleyen insanlar deli olduklarını düşünüyorlardı. Tıpkı liseli âşıklar gibi görünüyorlardı ama umursamadılar koştular Yoğun Bakımın önünde durdular arkadaşları sedyede çıkarken görmüşlerdi çünkü. Hüseyin Bey gözlerini araladı ağzındaki kuruluğa rağmen konuşmaya çalıştı. Ağzındaki solunum maskesini çıkardı gülmeye çalışarak konuştu.

"Gözümü açar açmaz mükemmel aşkınızı gözüme soktunuz, bıktım sizden."

"Bende seni çok özledim Hüseyin" dedi Yeşim Hanım gülerken.

"Kardeşim bizi çok korkuttun."

"Sizi, hele birde minik prensesimi bırakıp hiçbir yere gidemem. Salih sil gözünün yaşını."

Salih Bey anca o zaman ağladığının farkına varmıştı gözündeki yaşları sildi ve gülerek baktı eski dostuna. Hüseyin Bey'i odasına götürdükten sonra dinlenmesi gerektiğini söyleyip onu odada yalnız bırakmışlardı. Hüseyin Bey tavanı izledi kısa bir süre olanları hatırlamaya çalıştı ama başındaki ağrı yüzünden gözlerini sıkı sıkı yumdu o anda hatırlamış gibi bir anda gözlerini açtı. Bıçaklanmıştı, önce çocukları hatırladı sonra mahalledeki insanları giyinişi tuhaf kadını ve bıçaklandığını. Oğlunun geleceği için bıçaklanmıştı üzüldüğü tek nokta ise hiçbir şey öğrenememiş olmasıydı. O kafasındaki gri düşünce bulutunda kaybolmak üzereyken kapı açıldı. Hüseyin Bey bakışlarını aralık kapıdan başını uzatan yabancı kadına baktı.

"Gelebilir miyim? Doktorlarla konuştum kısa bir süre görmeme izin verdiler."

"Buyurun" dedi Hüseyin Bey.

Gülşen Hanım kapıyı kapattı ve yatağın yanındaki deri koltuğa oturacağı sırada kapı tekrar açıldı. Genç hemşire odaya girerken yüzündeki koca gülümsemeyi eksik etmedi.

"Rahatsız ettim özür dilerim Hüseyin Bey, ama serumunuza ağrı kesici eklemem gerekiyor. Uyanmanız hepimizi çok mutlu etti. Ayrıca böyle sadık bir eşiniz olduğu için çok şanslısınız başınızdan tek bir an bile ayrılmadı. Ayrıca damarlarınızdaki kanıda ona borçlusunuz. İşimi bitirdim, tekrar çok geçmiş olsun bir an önce ayağı kalkmanız dileğiyle."

"Ama biz evli değiliz" dedi Gülşen Hanım.

"Öyle mi? Bence çok yakışırdınız" dedi genç hemşire odadan koşar adım ayrılırken.

Genç hemşire odandan ayrılınca Hüseyin Bey karşısındaki kadına bakmaya devam etti. Kumral saçları başındaki yazmasına rağmen kendini belli ediyordu, zümrüt yeşili gözleri ve beyaz tenine takılı kaldı gözleri. İnce kaşları minik burnu ve kırmızı dudaklarını inceledi kalbinin atışlarının hızlandığını gizleyememişti. Buna engel olan bağlı olduğu makineydi. Gülşen Hanım kızaran yanaklarını gizlemek için ellerini yüzüne tuttu ve yanaklarını saklamaya çalıştı.

"Demek beni siz kurtardınız" dedi Hüseyin Bey konuşmayı başlatırken.

"Siz olmasanız şu an yaşamıyor olacaktım. Teşekkür ederim size borcumu nasıl ödeyebilirim?"

Sessiz  Merhamet (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin