13

64 22 58
                                    

Hayat elimize bazı şansları verirdi, bazı kararları. Seçimi kendin yapardın verdiğin kararlardan sorumlu tutulurdun. Şimdiki hayatınızda ve gelecekte...

Yazardan

Karşısında dikilen geçmişimden gelen adama korkuyla baktı, şaşkınlıkla, öfkeyle. Adını bir kere ağzına alsa, bin kere tüküreceği adam öylece karşısındaydı. İçinde tuhaf hisler vardı kusmak istiyordu. Bir yanı neden demek istiyordu, öbürü saf öfkesiyle babası olacak adamı öldürmek.

Genç kız içinde durum faklı değildi annesi olacak o kadının karşısında dikiliyordu. Ne işi vardı Deniz'in baba dediği adamın yanında?

Deniz hala babası olacak o adamı izliyordu. Hazan dayanamadı ağzından öfke ve nefret dolu o sözler çıktı.

"Senin ne işin var burada? Bu adam kim?"

"Sana hesap mı vereceğim ben?" dedi kadın tüm nefretiyle. Tükürürcesine söylemişti bu lafı.

Deniz babası olacak adamı izliyordu. Kalabalık caddenin tüm sesi gitmişti, çevredeki insanlar, arabaların gürültülü sesi. Sadece ikisi kalmıştı. Gözlerinin içine baktı babasının o gözlerde ufacık bir özlem ve sevgi kırıntısı arıyordu. Ama kırıntıyı bırak bir toz tanesi bile yoktu. Genç adamın bilmediği acı bir gerçek vardı oda babasının onu hatırlamadığıydı.

"Sizde kimsiniz?" dedi genç adamın babası.

"Kızımdı artık değil boş ver önemsiz biri."

"Peki, bu çocuk kim?" diye sordu tekrar.

Deniz babasına hayal kırıklığıyla baktı ne demeliydi? Aldığı nefesler hızlanmıştı gözlerindeki öfke insana dönüşse babasını canlı canlı yakardı. Ama sustu ağzındaki iğrenç tat gitsin diye sertçe yutkundu.

"Boş ver önemsiz biriyim. Hazan hadi gidelim" dedi genç adam eğer hemen gitmezse ağlayacaktı.

"Kim bu adam?" diye yineledi Hazan.

"Kocasıyım" diyen adama anlamaz gözlerle baktı.

"Hazan lütfen gidelim."

Genç kız Denizin halini görünce elini sıkıca tuttu destek verici bir tutuştu bu ve indikleri arabanın yanına gelince birbirlerine bakıp arabaya binmişlerdi.

Denizden

Arabaya binince yoldaki ağaçları izledim bir süre. Kafamın içinde dönüp duran ses ve düşünceleri durduramıyordum. İnanamıyordum da beni tanımamıştı koymuştu, kırmıştı, dağıtmıştı. Bir söz nasılda kırardı insanı, ne kadar çabuk delip geçmişti kalbimi. 'Dilin kemiği yok derlerdi' doğru demişlerdi. Nasıl bir baba oğlunu tanımazdı? Ağzımı açıp tek kelime edememiştim. Oysa "Baba ben oğlunum" diye bağırmam gerekirdi. Yine susmuştum koca bir sessizlik hüküm sürmüştü. Hatta ve hatta korkak gibi kaçmıştım.

"Deniz iyi misin?"

"Nasıl iyi olmamı bekliyorsun ki Hazan? Annenin yanındaki adam benim babamdı. Ve o nasıl bir baba ki oğlunu tanımadı. Ben onun kanından canından bir parçayım Hazan ama o tanımadı. Bazen ne yapmış olabileceğimi düşünüyorum. Sahi ne yapmış olabilirim Hazan? Ben aile denen boktan insanlara ne yaptım? Babam sevmedi beni, annemde sevmedi. Ufacık çocuk ne yaptı lan size? Aklım ermiyordu ki ne yapabilirdim? Köle gibi çalıştım ben bu yaşa gelmişim okuma yazmam yok. Babamım boğazından içki denen zıkkım geçsin, anneme kardeşime dokunmasın diye çabaladım durdum. Sigara denen bok aynı şekilde. Annemde o kadar çalışıp çabalamama rağmen bir kere başımı okşamadı. Bir kere öpmedi, bir kere sevmedi, gurur duyuyorum demedi. Ne kadar acı bir duygu bu biliyor musun?"

Sessiz  Merhamet (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin