40

9 1 0
                                    

Artık zerre pişmanlığım kalmadı, beni gizler içimdeki izler...

Kadere inanan bir insanım, biri hayatımıza girdiyse mutlaka sebebi vardı. Eğer gittiyse bile ağlamak yerine kurtuldum demeyi seçiyorum. Hayat kısa bir saniyemizin bile geri dönüşü yokken başka insanlar için üzülemem. Üzülmem gerekirse, gider banyoya ağlarım ve üzüntüm banyodan çıkana kadardır. Daha fazla üzülmem üzülemem...

Hazandan

Sabahın ışıkları odamı aydınlatır aydınlatmaz gözlerimi araladım. Odanın yarı açık kapısında süzülüp içeri giren Tarçına gülümsedim. Yatağımdan kalkarken onun başını okşadım üzerimi değiştirip mutfakta kahvaltı hazırlayan anneme yardım ettim. Bu gün için kafamda planlar vardı Denizin modunu yükseltecek ve kendisini iyi hissetmesine sebep olacaktı. En azından ben öyle umuyordum. Ayak seslerinden babamın geldiğini anlamıştım.

"Sevdiğim iki kadın bir arada. Hem kahvaltı hazırlıyorlar hem de ikisi de birbirinden güzel. Neyim ben, dünyanın en şanslı adamı mı?"

"Evet, unuttuğun bir şey daha var oda dünyanın en yakışıklı babası olduğun" dedim ve babama sarıldım.

Kahvaltıyı hazırladık ailecek, annem ve babam masaya otururken ben Tarçına yemeğini verdim. Kahvaltı sessiz sedasız yenirken tek ses Tarçının ağız şapırdatması ve bizim çatal kaşık sesleriydi. Babam ağzındaki lokmayı bitirdikten sonra konuşmaya başladı.

"Arkadaşımla konuştum kızım yurda gitme mevzusu için ve ayarlama yaptık bu gün oraya bir tek sizi alacaklar. Hediye falan almak isterseniz benim kartımdan alabilirsiniz."

"Çok teşekkür ederim baba. Sen olmasan bu işin üstesinden gelemezdim."

Kahvaltının geri kalanında babam neler alabileceğimiz neler yapacağımız hakkında konuşmuştuk. Annemde gelmek istediğini söylemişti ve onunda gelmesine karar vermiştik. Kahvaltıdan sonra annem masayı toplarken ben amcamlara geçmiştim. Denize ve Masala haber vermekti niyetim. Ama en çok sevdiğim adamı görmek için evden erkenden çıkmak istemiştim. Amcamların kapısını çalacağım sırada elim boşta kaldı ve kapı açıldı.

"Günaydın güzel kızım camdan geldiğini gördüm kapıyı açmak için geldim. Bizde kahvaltı yapıyorduk geç içeri."

Gülşen Ablaya gülümsedim ve içeri girdim. Mutfakta kahvaltı yapan amcamların yanına gittim ve Denizin gülüşlerini fark ettim. Masalın gözleri kırmızı ve şişti ama oda gülüyordu, tuhaftı ama onlar mutluysa bende mutluydum. Masaya otursam da kahvaltı yaptığım için sadece sohbete dâhil olmuştum. Kahvaltıdan sonra Deniz hazırlanmak için odasına giderken ben Masalın yanında onun odasına gitmiştim.

"Sence ne giymeliyim Hazan?"

"Çocuklarla ilgileneceğiz rahat giyin bence."

"Haklısın, o zaman tayt ve tişört giyeyim senin gibi."

"Masal yanlış anlamazsan bir şey sormak istiyorum. Sen ağladın mı?"

"Çok güzel bir soru oldu bu ve evet ağladım."

Sertçe yutkundu sanki konuşmaya devam etse ağlayacak gibiydi.

"Anlatmak istersen dinlerim biliyorsun. Sen ne zaman istersen dostun, arkadaşın ve sırdaşın olarak yanındayım unutma bunu tamam mı?"

Masal kafasını salladı kısa bir an sessizlik sürerken ben konuşarak o sessizliği bozdum.

"Hadi sen giyin ben bekliyorum seni dışarıda."

"Sorun babam Hazan, ben buraya tatil için değil cezalandırılmak için geldim."

"Nasıl yani?"

Masal yatağına oturdu ve benimde oturmam için eliyle işaret etti. Sonra olan olayları sakince ağlamamak için direne direne anlattı. Konuşması bitince beklentiyle gözlerime baktı, ne demem gerekliydi tam olarak bilmiyordum ama içimden geçenleri dillendirmek istemiştim sadece.

Sessiz  Merhamet (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin