❦one

8.8K 392 122
                                    

Umarım beğenirsiniz ve kitap okunur :')

Avuçlarında ki cam bardağı tüm gücüyle sıkarken gözleri hiçbir şey görmüyordu. Yarım kalan viskisini yudumladığında boğazını yakan tadla tebessüm etti.

Ne zamandan beri bu tür şeylere mutlu oluyordu? Bakışkarı barmene takıldığında gözlerini devirmeden edememişti. Kendisini farketsin diye, tezgaha bile çıkabilirdi barmen kadın.

Avuç içinde ki bardağı bir miktar parayla tezgaha bıraktığında yalpalayarak kalktı oturduğu yerden. Herkes ne yapacağını bilmeyen bakışlarla önünden çekilirken, insanlara çarpmamaya çalışarak bardan çıktı.

"Şuna bakın, çökmüş tekrar." ardından sarfedilen cümleleri kafasına takmadan ilerledi tanıdık arabaya doğru.

Sırtı yumuşak koltuklarla buluştuğunda yavaşça gülümsedi. Acılarını saklamayı iyi biliyordu vesselam. İçini kaplayan yangınlar sönse rahatlayacak, derin bir nefes alacaktı.

Mutluydu yine de, ölüm onu da bulmuş yavaş yavaş kendine çekiyordu. Aptal ailesi olmasa, çoktan ulaşmıştı sevdiği kadına. Mutlu olacağını sanıyordu Jungkook, umutluydu.

Üzüntüden, alkolden uzak bir hayat sürerken bir anda neler olmuştu ona böyle. Enkazdı, büyük bir enkaz.

Tanıdık ev görüş alanına girdiğinde inerek anahtarı güvenliğe uzattı. Uyuşuk adımlarla evin içine girdiğinde kravatını gevşetti, ceketini koltukla buluşturdu. Elleri kemerini çözerken merdivenleri çoktan çıkmış odasına varmıştı.

Pantolonu da yerle buluşurken yorgun bedenini soğuk yatağıyla birleştirdi.

O gece de ilaçlarını almamıştı Jeon Jungkook.

Bu düzensizlik üzerine kurduğu düzeniyle yaşıyordu lakin birbirine oturmayan şeyler vardı. Zemini kuvvetli değildi düzeninin, annesinin bakıcı darbesiyle yıkılacağından bir haber uykuya teslim oldu.

Bu onun, bedensel olarak iyileşmesine yardım etse bile ruhu hep toprağın altında EunBi ile kalacaktı.

Park Roseanne

"Sana dilsiz, dudaksız sözler söyleyeceğim, bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim.
Bu sözleri sana, herkesin içinde söyleyeceğim ama senden başka kimse duymayacak.
Kimse anlamayacak."

Sadece bir sayfasını okumuş olduğum kalın kapaklı kitabı kapatarak eski yerine yerleştirdiğimde iç çekerek gözlerimi kütüphanede gezdirdim.

Sessizce bir kitap hakkında tartışandan tutun ders çalışana kadar herkes bugün buradaydı. Bu eski kütüphanenin daha önce bu kadar dolu olduğunu görmemiştim, göreceğimi tahmin de etmiyordum.

Bir grup kız ellerinde telefonlarla yanımdan geçip kapının önünde bariyer oluşturduklarında anlamsız bakışlarla onları seyrediyordum.

Gözlerimi ayırmayı başardığımda az önce bıraktığım kitabı tekrar ellerimin arasına alıp kütüphane görevlisinin masasına ilerledim.

"Merhaba, bu kitabı almak istiyorum." kitabı kadının önüne bırakarak hızlıca çantamdan kütüphane kartımı çıkararak kitabın üzerine koydum.

"Güzel seçim." yanımdan gelen sesle irkildiğimde sessiz kütüphanede bir anda fısıldaşmalar yükselmişti.

Utana sıkıla gözlerimi yanımda duran şık giyinimli kadına çevirdiğimde eğilerek selam verdim.

"Teşekkür ederim." dediğimde elinde ki kitabı gösterdi. Zararlı Maddeler.

"Okumuş muydun?" bunu başka bir insana sorsa eminim ki onunla dalga geçerdi. Ancak ben bu kitabı okumuştum. Kafamı aşağı yukarı sallarken yüzünde ki gülümseme büyümüştü.

"İnsanları alkol illetinden kurtarır mı?" kafam olumsuz anlamda sallanırken elimle en arkada ki rafları gösterdim.

"Orada işinize yarayacak şeyler bulabilirsiniz." dedim önüme dönerken. "Bu kitap daha çok sürüklüyor."

Kafasıyla beni onayladığında kitabı tezgahta bırakarak kapıya ilerledi. Bir şey unutmuş gibi arkasını döndüğünde kitabı alacağını zannetsemde yanılmıştım.

"Adınızı sorabilir miyim küçük hanım?" şaşırsam da hafifçe gülümsedim.

"Park Chaeyoung." dedim uzattığı elini sıkarken. "Alkolle aran nasıldır?" yüzümü hafifçe buruşturduğumda eski anılarım gelmişti aklıma.

Abim yüzünden fazlasıyla çekmiştim alkolden. Sevdiği kadını kaybettiğinde, hiç durmadan içip eve sarhoş bir halde geliyordu. Annem, hemen sinirlendiği için abimle ben ilgileniyordum.

Neyse ki, uzun uğraşlar sonucunda onu bu beladan uzak tutmayı başarmıştım.

"Abim gibi alkolik bir adamı kurtarmak için çok çektim alkolden." dedim eski anılarım depreşirken. "Sonunda kazanan ben oldum ama!"

Heyecanla söylediğim cümlenin ardından elleri çantasına ulaşmıştı. Bir anda elime tutuşturulan kağıt parçasıyla şaşkınca kadına baktım.

"Yarın gelip beni bulursan sana tekliflerim var Chaeyoung. Bekliyor olacağım." Bir şey dememi beklemeden arkasını döndüğünde kapının önünde ki bariyer dağılmış, telefon flashları patlamaya başlamıştı.

Şaşkınlığımı bir kenara atıp, işlemleri tamamlanan kitabımı alarak kütüphaneden çıktım.

Aynı kadın arabasına binerken gözgöze gelmiştik. İçimi kaplayan heyecan ve merak beni sersemletsede hafifçe gülümseyerek evimin yolunu tuttum.

Ilık havanın eşliğinde eve geldiğimde kapıyı açarak içeri girdim. Yemek kokusu burnuma dolarken, gülerek mutfağa ilerlemiştim.

Annem bir mutfak dehasıydı. Bunu elime geçen her fırsatta söylemekten çekinmiyordum. Bu konudan nasibimi almış olmak beni fazlasıyla mutlu ediyordu.

"Anne, çok acıktım." ellerimle karnına vurduğumda çubuklarının ucunda ki tavuğu bana uzattı. Tek hamlede hepsini aldığımda çiğneyerek koridoru geçtim ve odama girdim.

"Selam Leo! Büyük sorunlarımız var." yatağın üzerinde ki kedime küçük bir öpücük yolladığımda yanına uzanıp kollarımın arasına aldım.

Düşünmem gereken tonlarca meseleler, bitirmem gereken diziler ve en önemlisi bulmam gereken bir iş vardı.

𝘭𝘰𝘷𝘦𝘳 ❆ 𝔯𝔬𝔰𝔢𝔨𝔬𝔬𝔨 (düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin