❦twenty-six

2.9K 218 91
                                    

Finali 35 olarak düşünüyorum ve sanırım mutsuz son :) change my mind

Pasaportumu Jungkook'un kemikli ellerinin arasına bırakıp geri çekildiğimde, bizi çeken tüm bu kameralardan sıkılmaya başlamıştım. Özel hayata saygıları sıfırdı.

"Bu kadar erken dönmek istemeni anlamıyorum." somurtarak konuştuğunda parmaklarımın ucunda yükselerek şapkasının altında gizlenen yanağını öptüm.

Bilinmeyen numara'yı düşünmekten uyuyamıyordum ve bu beni artık korkutmaya başlamıştı.

Her gece farklı bir fotoğrafla karşıma çıkıyordu. Beni böylesine Jungkook'dan ayırmak isteyen kim olabilirdi düşünemiyordum.

Aklıma gelen tek kişi sevgilisiydi fakat o sümsük yıllar önce yok ettiğimiz bu fotoğrafları bulacak kadar zeki değildi.

Sıra yavaş yavaş ilerleyip bize geldiğinde Jungkook pasaport ve biletleri uzattı. Bir kaç saçma sorunun ardından işlemler tamamlandığında geri dönüşümüz için hiçbir engel kalmamıştı.

"Neden dönmek istediğini söylemeyecek misin?" kollarından tutup durdurduğumda bana dönmesini sağlayıp yanaklarını avuçlarımın arasına aldım.

"Bir kez daha sorarsan burada soyunurum." gözleri şaşkınlıkla açılırken ellerimden kurtulup yürümeye başladı.

Gülerek adımlarımızı eşitlediğimde kapıdan geçerek uçağa bineceğimiz alana girdik. Merdivenleri büyük bir zorlukla çıkıp hostese biletleri uzattığında ilerleyip business kısmına geçtik.

Bu sefer ondan önce davranıp cam kenarına oturduğumda oflayarak koridor tarafında kalan koltuğa yayıldı.

"Uyuyalım mı?" sorusunu kafamı sallayarak onayladığımda çenemden tutup kafamı omzuna yasladı. Kafasını kafamın üzerine koyduğunda hoş şampuan kokusu burnuma dolmuştu.

"Seni seviyorum Jeon Jk." kıkırdayarak kucağında ki elini tuttuğumda saçlarımın arasına bir öpücük bıraktı.

©

"Emin misin Chae?" yüzümde ki kararlı ifademi değiştirmeden ona baktığımda bıkkınca kapının kilidini kaldırdı.

Son kez uzanıp dudaklarına kapandığımda elleriyle belimi sarmıştı. Alt dudağını dişlerimin arasında çekiştirip geri çekildiğimde saçlarını karıştırıp arabadan indim.

Bagaja ilerleyip kısa bir uğraşın ardından bavulumu aldığımda yavaş adımlarla bahçe kapısından geçtim.

Demir kapının önüne geldiğimde son kez arkamı dönüp gülen yüzüne baktım. Bunu nasıl yapabilirdim?

"Seni iki gün boyunca çok özleyeceğim Park Chaeyoung!" sesi sitede yankılanırken işaret parmağını dudağıma bastırdım.

Karanlıkta kendini belli etmeden firar eden gözyaşlarıma aldırmadan elimi kaldırıp sallamaya başladım.

"Seni hep kalbimde yaşatacağım Jeon Jungkook." kendi kendime mırıldanıp önüme döndüğümde gözyaşlarımı silerek derin bir nefes aldım.

Ellerim yavaşça zile baskı uyguladığında kapı yavaşça açılmıştı. Annem yine yorgun ve sinirli haliyle kapıyı açtığında somurtarak içeri girdim.

Hiç eğlenmek istemiyordum.

"Magazinden magazine uçan kuşumuz gelmiş." Annem dalga geçerek konuştuğunda sırtımdan iterek salona soktu.

Gözlerim televizyona takıldığında yaklaşıp daha yakından inceledim fotoğrafı.

"İki gün önce İtalya'ya balayına giden genç çift dün akşam saatlerinde Fiumicino havaalanında görüldü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İki gün önce İtalya'ya balayına giden genç çift dün akşam saatlerinde Fiumicino havaalanında görüldü. Erken dönüş ve Jeon Jungkook'un asık suratı ayrılık iddialarını ateşle-" elime aldığım kumandayla televizyonu kapatıp koltuklardan birine oturdum.

Babam ve abim şaşkınlıkla beni izlerken annem çoktan bir şeylerin olduğunu anlamış gibi içli içli mırıldandı.

"Yanlış bir şey mi oldu Roseanne?" babam elini dizime koyup destek verir gibi sıktığında kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Hayır," dedim mırıldanırken. "Uykum var, dinlenmek istiyorum biraz." yavaşça oturduğum yerden kalkıp odama adımladığımda annemin de arkamdan geldiğini farketmiştim.

Gerçekten hiç konuşmak istemiyordum. Odamın kapısını açıp kapatmadan yatağıma ilerledim ve yastığıma sarıldım.

Annem kapıyı arkamızdan kapatıp kilitlerlerken, endişeli gözlerle beni izliyordu.

Yanıma ulaşıp yatağın kenarına oturduğunda komodinde duran gece lambasını yaktı.

"Chaeyoung," bir eli saçlarımı okşadığında, küçük bir hıçkırık dudaklarımdan çıktı. "Güzel kızım, anlatmazsan çaresini de bulamazsın."

Gözyaşlarım yastıkla buluşurken burnumu içime çekip sırtımı yatak başlığına dayadım. Nereden başlayacağımı bilmiyordum. Belki de bunu ilk önce Jungkook'a anlatmalıydım.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve anneme başımdan geçen her olayı anlattım.

"Chaeyoung sen salak mısın?" sert sesi kulaklarıma dolduğunda bakışlarımı yüzünden kaçırdım. "Bunu Jungkook'la atlatmak varken sevdiğin halde kendine de ona da işkence çektiriyorsun."

Sinirle yanımdan kalktığında kapıdan çıkmadan önce son kez bana döndü.

"Jungkook'u senden uzak tutarım tamam ama senin için değil." dedi dolu bir öfkeyle. "Seni seven masum bir insanı ellerinle öldürme diye."

Tamam valla daha da kötü bir olay çıkarmayacağım... Maybe :)

𝘭𝘰𝘷𝘦𝘳 ❆ 𝔯𝔬𝔰𝔢𝔨𝔬𝔬𝔨 (düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin