❦ twenty-two

3K 262 88
                                    

Çok kısa bir düğün bölümü oldu ama balayı aklımı karıştırdı nereye gönderme diye düşünüyorum.... ahh çok zor


Ellerim yavaşça gelinliğin üzerinde gezindiğinde kulisin dışarısında, fotoğrafımı çekmek için sıraya giren insanları görmezden geliyordum.

Jungkook, bebek gibi koltukta kıvrılıp uyurken elime geçen ilk şeyi üzerine attım. İrkilerek koltuktan kalktığında, neler olduğunu anlamak istermiş gibi etrafta göz gezdirmişti.

Kahverengi gözleri gözlerimls buluştuğunda, iç çekerek geri oturdu.

"Geldiğimizden beri uyuyorsun, sıkıldım." dedim dikkatli bir şekilde karşısına otururken. Tek kaşı, imayla havaya kalktığında yüzümü buruşturmuştum.

"Ne yapmamızı istersin Chae? Henüz evli değiliz, sabret biraz." alayla gülüp arkama yaslanmıştım. Aman, sevgilisi duyarsa ikimizi de düğünümüzde katlederdi.

Odanın kapısı yavaşça açıldığında, fotoğrafçıların girdiğini zannetsemde gelen babam ve Bay Jeon'du. Zamanı gelmişti.

"Jungkook, gel oğlum." O bıkkınca oturduğu yerden kalkıp babasının yanına ilerlerken, kesik kesik aldığım nefesimi tuttum. Hayatımda bir kere evleniyordum ve kimsenin bunu bozmasına izin verecek değildim. Harika olmalıydı.

İkisi kapıyı kapatıp çıktıklarında babam hızlı adımlarla yanıma gelmişti. Duvakla kapatmadan önce ellerinin arasına aldı yüzümü. Alnıma bıraktığı küçük öpücüğün ardından, sıkıca kollarını belime sarmıştı.

"Chaeyoung, istemiyorum dediğin anda bu iş biter." soru sorar gibi konuştuğunda kıkırdamıştım. "İstiyorum baba, Jungkook senden sonra aşık olduğum ikinci erkek." yavaşça kollarının arasından çıktığımda gitme zamanımız gelmişti.

Odadan çıktığımızda patlayan flashlar, gözümü ağrıtmıştı.

Babamın koluna girip kilisenin girişine ilerlediğimizde heyecandan bayılacak gibiydim. Gerekmedikçe asla düğünlere ve kiliselere gitmezdim. Ne yapacağıma da tahminlerimle karar verecektim.

Kiliseden yükselen org sesiyle giriş yaptığımızda, küçük bir alkış tufanı tüylerimi diken diken etmişti. Duvağın altından görebildiğim kadarıyla etrafa baktığımda, gülümseyen Jungkook girdi görüş alanıma.

Lanet olsun, mükemmelliği yüzünden bayılıp yere yapışabilirdim. Babam, horana varan yolun yarısına geldiğinde kolundan çıkarak onu beklemeye başladım.

Tavşan dişlerini göstererek gülümsediğinde çoktan yanıma gelmişti. Uzattığı koluna girdiğimde, neredeyse bitmişti. Horana gelebildiğimizde kolundan çıkarak papazın önünde karşılıklı bir şekilde durmaya başladık.

Papaz, anlamadığım bir kaç şey anlattığında gözlerimi Jungkook'un suratından çekemiyordum.

"Jungkook ve Chaeyoung, Tanrı'nın gerçek sevgisinin ve evlilik hayatının gayesini ve manasını bildiren sözleri dinlediniz. Şimdi eş olarak, birbirinize karşılıklı sözler veriniz." kafamla papazı onayladığımda gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Aptal gibi her ciddi ortamda katıla katıla gülme isteğimi bastıramıyordum.

"Jungkook ve Chaeyoung, serbest iradenizle ve kimsenin baskısı altında kalmadan evlenmek istiyor musunuz?"

"Evet." aynı anda cevap verdiğimizde, sesim gülmemeye çalıştığım için çatlamıştı. Jungkook, belli etmeden kıkırdadığında papazın gözlüklerinin altından gönderdiği sert bakışlarla susmuştuk.

Annem, kesinlikle içinden aptal kızım diye geçiriyor olmalıydı.

"Jungkook ve Chaeyoung, kuracağınız yuvada, karılık-kocalık ve annelik babalık görevlerinizi kabul ediyor musunuz?" Tabii, bir yıl sonra boşanacak bir çift için fazla büyük sorular soruyordu.

"Evet." tekrar aynı anda cevap verdiğimizde, dudaklarımı birbirine daha sert bastırdım.

"Sevginizin sahibi, her zaman sizinle olan Tanrı'nın huzurunda birbirinize söz veriniz." Papaz elinde ki kitabı kapatıp geri çekildiğinde Jungkook'un uzattığı ellerini tuttuğumda derin bir nefes aldım.

"Ben Jeon Jungkook, sen Park Chaeyoung'u eşim olarak kabul ediyorum. Bütün hayatım boyunca hastalıkta, sağlıkta, zenginlikte, fakirlikte sana sadık kalacağıma söz veriyorum." ellerimin arasında ki elleri sıkılaştığında derin bir nefes aldım.

Sakin olmalıydım, sadece aynı şeyleri tekrar edecektim.

"Ben Park Chaeyoung, sen Jeon Jungkook'u eşim olarak kabul ediyorum. Bütün hayatım boyunca hastalıkta, sağlıkta, zenginlikte, fakirlikte sana sadık kalacağıma söz veriyorum." elimde ki elleri yavaşça ayrıldığında, duvağımı açarak avuç içini yanağıma yerleştirdi.

Tanrı'm en çok korktuğum yer geliyordu, ailemin önünde beni dudağımdan öpmezse iyi ederdi.

"Gelini öpebilirsiniz." papazın verdiği onayla Jungkook aramızda ki mesafeyi en aza indirdi. Sıcak nefesi dudaklarıma çarparken, gözlerim kapanmıştı.

"Baban seni öptüğümde ne yapacak?" kıkırdadığında onu beklemeden dudaklarımızı birleştirdim. Dudakları aralandığında, tadını unuttuğum dudaklarını sertçe çekiştirdim.

Ellerim yanağına çıkacağı sırada yanımdan gelen öksürük sesiyle geri çekilmiştim. Papaz, bizi ayırdığında gülerek yerine çekilmişti.

"O lanet herif bozmasa yeni taktiklerimi üzerinde uygulayacaktım." Jungkook söylene söylene ailesinin arkasından ilerlerken şaşkınca arkasından bakakalmıştım.

𝘭𝘰𝘷𝘦𝘳 ❆ 𝔯𝔬𝔰𝔢𝔨𝔬𝔬𝔨 (düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin