❦eight

3.6K 322 198
                                    

Bölüme başlamadan önce bir hatırlatma yapmak istiyorum; mutlu günler çok uzun sürmez :) özür dilerim Jeon jk

"Ah, Bay Jeon gerçekten çok yoruldum." elimde ki bezi sertçe yere fırlattığımda koltukta ki ayaklarını indirip yeni sildiğim yerleri kirletmişti.

Sinirle ayak izinin kaldığı parkeyi izlerken derin bir iç çektim. Beyefendinin bahsettiği oda, temizlik odasından başka bir yer değildi.

Ayaklarını koyduğu yerden son bir kez bezle geçip önümü kapatan ayaklarının üzerinden atladım. Islak zemin, ayağımın altından kayarken, sert bir şekilde düşmediğimde kendi kendime gülümsemiştim.

"Ne o? Hoşuna mı gitti?" Bay Jeon'un alayla söylediği cümlenin ardından kaşlarımı çatarak ona döndüm.

Kucağında olduğunu farketmem uzun sürmediğinde kalkmak için yeltensemde belimde ki elleri kalkmama engel oluyordu.

Yan bir şekilde oturduğum dizinde beni göğsüne kadar çekerken şaşkın bakışlarla onu izliyordum. Ritmi değişen kalbime lanetler okurken derin bir nefes aldım.

Kucağında oturduğumdan ona havadan bakıyordum ve bu hoşuma gitmişti.

Kucağında olmasam, her şey daha kolay ve güzel olabilirdi.

"Siz de benimle yakınlaşmayı kafaya takmışsınız sanırım." onun gibi alayla konuştuğumda arsızca kafasıyla onayladı.

Kendimi geri çekmek için ellerimi omzuna çıkardığım da yine başarısız olmuştum. Bir an önce ev işlerini bitirip, kendi evimin yolunu tutmak istesem de Bay Jeon saat başı yeni bir iş çıkarıyordu.

Yaklaşık yarım saat önce tüm işlerimin bitmesine rağmen elinde ki fincan bardağını yere düşürmüştü. Yapış yapış olan kahveyi parkelerden temizlemek benim için bir işkenceden farksız olurken o bunu gülerek, keyifle izlemişti.

"Bırakmam için güzel kelimeler söylemen gerekiyor." belimde ki elleri sıkılaşırken, omzuna koyduğum ellerimi kucağıma indirdim.

"Sevgili patronum falan mı demem gerekiyor?" kafasıyla gülerek onayladığında gözlerimi devirmiştim.

"Sevgili patronum Jeon Jungkook, beni kucağınızdan indirirseniz siz bir daha şekersiz yemek yapmayacağım." gözleri şaşkınlıkla açılırken belimden tutup tüm gücüyle beni kucağından itmişti.

Popom sert zemine sert bir şekilde yapıştığında dudağımdan kaçan acı inlemeye engel olamamıştım. Hayvan herif, sadece gücü bana zarar vermeye yetiyordu.

Düştüğüm yerden sinirle doğrulurken, ben daha kendime gelmeden Bay Jeon kolumdan çekiştirip bodrum kata getirmişti.

Önünde durduğumuz koyu kırmızı kapıya bakarken elleri kapı kulpuna uzandı. İsteyerek yapmadığı belliydi, elleri titriyor farketmese de soğuk terler döküyordu.

Belki de alkol yoksunluğu kendini ortaya çıkarıyordu.

"Hazır mısın?" tedirgince sorduğu soruya hızla elimi kaldırıp onay verdim. Derin nefesler eşliğinde kapıyı araladığında yavaşça ardından içeri girdim.

Dudaklarımdan şaşkınlık nidaları dökülürken gözlerimi odanın içinde gezdirdim. Bir fotoğraf atölyesi kurmuştu kendince ve fazlasıyla havalıydı.

İplere asılmış fotoğraflara ilerlediğimde şaşkınlığım kat be kat artmıştı. Küçük ve güler yüzlü Bay Jeon'un yanında ki tanıdık sima nefes almamı zorlaştırırken diğer fotoğraflara ilerledim.

Bildiklerimi ona söylemeli miydim? Tanrı'm nasıl hareket edeceğimi bile kestiremiyordum.

İkinci fotoğrafta, birbirlerini sarılarak gülümsüyorlardı. Bay Jeon'un hiç bir zaman böylesine içten güldüğünü görmemiştim.

𝘭𝘰𝘷𝘦𝘳 ❆ 𝔯𝔬𝔰𝔢𝔨𝔬𝔬𝔨 (düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin