❦five

3.6K 360 113
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :) umarım okunurrr

Gözlerim yol ve Bay Jeon arasında mekik dokurken telaşla ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Bir deli gibi araba sürüyordu ve lanet olsun yanımızda sakinleşmesi için ilaçları yoktu.

Ne yapacağımı bilmez bir şekilde etrafı incelerken gözlerim poşetin dışına çıkan çikolataya kaydı.

Çikolata.

Terleyen ellerim çikolataya gittiğinde paketini açıp Bay Jeon'a uzattım. Yememek için uğraşsada zar zor ağzına bir parça sokabilmiştim.

Çikolata içki içme arzusunu bastırırdı fakat bunun hangi tür çikolatalar için geçerli olduğunu bilmiyordum.

Araba sert bir frenle durduğunda kafam torpidoya çarpmıştı. Acı bir his kaşımdan tüm bedenime yayılırken yüzümü buruşturarak arabadan indim.

Bay Jeon, beni beklemeden evin içine ilerlediğinde koşar adımlarla adımlarını takip ettim.

Mutfak doğru yer değildi, içkilerini döktüğümü öğrendiği anda beni balkondan sarkıtırdı.

"Park Chayeoung!" ismim tüm evde yankılanırken irkilerek ilerlediğim yoldan geri döndüm ve salona girdim.

Tanrı'm şimdi gerçekten boka basmıştım.

Siyahlar içinde ki beden ecelim olacakmış gibi salondan içeri girdiğinde elbisemin eteklerini sıktım.

Hızlı adımlarla aramızda ki mesafeyi kapattığında korkudan nefes almayı unutacak dereceye gelmiştim.

"Ne yaptın sen?" tehditkar sorusu kulaklarıma dolarken gözlerimin dolmasına engel olamıyordum.

"İyiliğiniz içi-"

"Sikeyim, hayatıma karışmayın!" bağırışı cümlemi yarıda keserken hiç bir şey demeden salondan çıkışını izledim.

Adım sesleri kesildiğinde yavaş adımlarla merdivenleri çıktım. Alkol yüzünden böyleydi, ona darılıp küsemezdim.

Sadece bir kaç gecelik onu alttan alıp yanında olmam gerekiyordu.

Odasından gelen kusma sesleri endişemi kat be kat artırırken derin bir nefes alarak kapı kulpunu kavradım.

Büyük bir cesaretle kapısını açabildiğimde hızla banyoya ilerledim. Klozetin önünde, midesinde ki her şeyi boşaltan Bay Jeon beni kovamayacak kadar güçsüz ve savunmasızdı şu an.

Aynanın önünden bir kaç parça rulo peçete alarak yanına eğildim. Elim destek vermek için sırtına çıktığında beni itmek istese de yapamamıştı.

Kan ve kusmuk bir bütün halinde çıkarken, ona bu güzel aktivitesinde eşlik etmemek adına gözlerimi kapıya çevirdim.

Dakikalar sonra ses kesildiğinde kafamı tekrar ona çevirdim. Elimde ki peçeteyle dudaklarını sildikten sonra klozete atıp sifonu çektim ve kapağını kapattım.

Belimin ağrısına aldırmadan Bay Jeon'u soğuk fayanstan kaldırdım. Onun da yardımıyla yatağına götürebildiğimde yorganın altına girmesi için küçük çabalar sarfettim.

"Daha iyi misiniz? Kahve yapayım mı?" kafasını sağa sola salladığında kafamla onaylayarak dolabına yöneldim.

Hava soğuk olsa da deli gibi terliyordu bu yüzden kısa kollu bir tişörtünü alarak yanına ilerledim. İzin almadan parmaklarımı gömleğine götürdüğümde geri çekilip kendisi açmıştı.

Gözlerim artık titremeyen parmaklarına kaydığında hafifçe gülümsedim. Kusmak iyi gelmiş olmalıydı.

Gömleği yerle buluşurken çıplak bedenine bakmadan tişörtü kafasından geçirdim. Üşümemesi için yorganı boyun girintisine kadar çektiğimde öylece duvarı izliyordu.

"Kurtulamam ben Chayeoung, boşuna uğraşma." kaşlarım çatılırken derin bir iç çektim.

"Abimde böyle derdi ama benim sayemde kurtuldu." dedim yapmacık bir gururla. İyileşebilmesi için inanması gerekiyordu fakat o bunu yapmaya tenezzül bile göstermiyordu.

"Sana da zarar veriyorum görmüyor musun?" çenesiyle kaşımı işaret ettiğinde omuz silkerek ellerimi kanayan kaşıma çıkardım.

Dokunduğumda sızlasa bile bunu ona belli etmemek için tepki vermemiştim.

"Acımıyor," dedim gülerek. "Bu benim sakarlığım yüzünden oldu."

Hiç bir tepki vermeden gözlerini kapattığında yüzünü inceledim.

Gerçekten çok yakışıklıydı, kendine neden böyle eziyet ediyordu ki?

Elimle terleyen saçlarını geri atacağım sırada bileğimden tutup indirdi.

"Bana bu kadar iyi davranma, öldüğümde üzülürsün." gözlerini açmadan konuştuğunda hafifçe güldüm.

"Merak etmeyin Bay Jeon, ben varken ölemezsiniz." alayla güldüğümde dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu.

Genç adam huzursuzca yattığı yerde kıpırdandığında güneşin yüzüne vuran ışıklarıyla yüzünü buruşturdu.

Hiç haz etmezdi gündüzlerden ve güneşten.

Evinde bir ışık gibi parlayan kıza nasıl dayanabildiğini kendi de bilmiyordu. Araladığı gözleri dizinde uyuyakalan kıza takıldığında iki büklüm yattığını farketti.

Gözlerini devirip yattığı yerde doğruluğunda Chayeoung irkilerek uyanmış ve dengesini sağlayamayarak yere düşmüştü.

Jungkook onun bu hallerini alayla izlerken aklına alkolden başka her şeyi getirmeye çalışıyordu.

Şansına bugün evden çalışma günüydü de şirketle uğraşmayacaktı.

Arkasında bıraktığı kızı umursamadan banyosuna girdi. Dün gece yaşananlar bir film şeridi gibi gözünden akarken, hem kendine hem de Chayeoung'a sövmeyi ihmal etmiyordu.

Nasıl böylesine çekilmez bir adama katlanıyordu? Jungkook sırf onun için yaşamayı seçebilirdi fakat savaşacak kadar gücü yoktu.

Bir an önce ölüp gitmek istiyordu. Ölüm,  beraberinde her şeyi götürürdü.

"Bay Jeon, 15 dakika içerisinde mutfakta olmazsanız intihar ettiğinizi düşünüp banyoya dalacağım." Chayeoung tüm gücüyle bağırdığında Jeongguk gülmüştü.

Yıllar sonra belki de ilk defa içinden gelerek gülmüştü. Eun Bi bir duvar gibi yüzüne çarptığında sessizce sildi yüzünden gülümsemesini.

Az kalmıştı, buluşmalarına çok az kalmıştı.

Yorum ve beğeni sayısına göre diğer bölümü de atabilirim onunda sadece sonu kaldı vee bu bölüm pek içime sinmedi umarım beğenmişsinizdir bebeklerimm <3

𝘭𝘰𝘷𝘦𝘳 ❆ 𝔯𝔬𝔰𝔢𝔨𝔬𝔬𝔨 (düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin