❦twenty-nine

2.4K 227 55
                                    

Sınır +10 oy (hemen doldurmayın ama bölüm yazmadım :D)

❦❦❦

Bacaklarımı kendime çekip kafamı dizlerime yasladığımda, sanki biri merdivenin altından elini uzatıp beni çekecekmiş gibi hissediyordum.

Ellerim sızlayan karnıma ulaştığında, ağrının geçmesi için yavaşça okşadım. Aniden açılan ışıklar irkilmeme sebep olurken, önümde beliren ayaklarla dudaklarımdan bir çığlık firar etmişti.

Ayaklarım birbirine dolanıp beni düşürecekken belime dolanan ellerlerle kapattığım gözlerimi açtım. Jungkook, ışıl ışıl parlayan kahverengi gözleriyle neler olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi.

Akan burnumu içime çekip kanlı elimi umursamadan boynuna sarıldım. Kokusundan aldığım güçle ağlamam şiddetlenirken hormonlarım bana hiç yardımcı olmuyordu.

"J-Jungkook," kafamı boynundan kaldıracağım sırada eliyle baskı uygulayıp ayrılmamı engellemişti. Bir eli belime diğeri de saçlarıma ulaştığında, geri geri merdivenleri çıkmıştık.

Banyoya girdiğimizde yavaşça kollarımı çekip, minik bar taburesine oturdum. Musluğun altında ellerini ıslatıp yüzüme ve saçıma sürdüğünde irkilerek bileklerini tuttum. Ellerini çekmeden önümde bir çocuk gibi eğildiğinde burnumu içime çektim.

"Sadece elektrikler gitti, duştaydım geldiğini duymamışım." dediğinde bakışlarımı parmaklarımın arasında ki bileğine çevirdim. "Neden bu kadar korktun?"

Gözleri elimden kan bulaşan bileğine kaydığında, yavaşça doğrulup bileğimden çekiştirerek musluğun yanına sürükledi. Suyun derecesini ayarlayıp kan bulanan elimi titizlikle yıkadıktan sonra havlu peçeteyi avuçlarımın arasına bırakıp kendi bileğini de yıkadı.

"Duvara mı dokundun?" kafasını yana yatırıp soru sorduğunda evet der gibi mırıltılar çıkardım.

Ömrüm boyunca bu günü asla unutmayacaktım, tekrar polisin kapısını çalmam şart olmuştu. Kolunu belime dolayıp banyodan çıktığımızda yavaş adımlarla odadan da çıktık. Ağlamam yavaş yavaş dinerken, Jungkook'da eski sert haline bürünmüştü.

"Bavulun evde olmadığı için yenisini bıraktım, hepsi içine sığar." Beni tek bırakıp gideceği sırada yavaşça bileğini tuttum. Gözleri bileğinde ki ellerim ve yüzüm arasında gidip gelirken yavaşça çekip iki elini de pantolonunun cebine soktu.

"Yine ne oldu Chae?" hafifçe gülümseye çalışarak bakışlarımı yere çevirdim.

"Ben evden çıkana kadar yanımda kalsan olur mu?" fısıldayarak konuştuğumda itiraz etmeden yatağa oturarak sırtını yatak başlığına dayadı.

Onun varlığından güç alarak yatağın üzerinde ki bavula ilerleyip yavaşça fermuarını açtım.

Ardından eski dolabıma ilerleyip askıda ki elbiselerimi alarak yatağın üzerine bıraktım. Fazla kıyafetim yoktu çünkü Jungkook'un yanına taşındığımdan beri alışverişe çıkmaya vaktim olmuyordu.

Artık olacaktı.

Çıkardığım kıyafetleri katlayıp bavula yerleştirdiğimde, sessizce beni izliyordu. Belki de çocuğun doğumuna kadar onu bir daha görmeyecektim. Karnım, tekrar sızlayarak kendini belli ettiğinde ellerimi yavaşça karnıma çıkardım.

Derin bir nefes alıp tekrar dolabın önüne ilerlediğimde pantolon ve tişörtlerimi tek hamlede kucağıma alıp bavulun içine bıraktım.

Tüm kıyafetlerimi bavula koyup arkamda hiçbir iz bırakmadığımda yavaşca bavulun fermuarını kapattım. Kulpundan tutup indireceğim sırada Jungkook benden önce davranarak ellerimin arasından çekmişti.

"Ağır taşımaman gerekiyor, kıt beyinli misin?" kafamla onu onayladığımda gözlerini devirerek önümden ilerlemeye başladı. Aramızda ki mesafe açıldığında korku bedenimi tekrar esiri altına almıştı.

Adımlarımı hızlandırıp arkasına geldiğimde bende fazla uzaklaşmaması için bol tişörtünün eteğinden tuttum. Kafası yavaşça bana döndüğünde merdivenlerin yarısına gelmiştik çoktan.

"O kadar çok mu korkuyorsun?" dalga geçerek söylediğinde kaşlarım hafifçe çatılmıştı. Yalan söylüyor gibi mi gözüküyordum? Tuttuğum tişörtünü bırakıp aramıza mesafe açacağım sırada bileğimden yakalayıp elimi tişörtüyle buluşturdu.

"Son kez sana bu kadar samimiyim Chae, istediğini yapabilirsin." sevineyim mi yoksa üzüleyim mi diye düşünürken dış kapıya yaklaşmıştık.

Gözlerim duvardan akan kana ulaştığında Jungkook'a daha çok sırnaştım.

"Hikayesini öğrenmek ister misin?" kıkırdayıp bakışlarını duvara çevirdi. "Evin içine kuş girmişti, yakalayıp bahçeye çıkaracaktım.

Duvarın önünde uçuyordu, yakalayayım derken ayağım kaydı kuş duvarla sırtım arasında ezildi." o anları tekrar yaşıyormuşcasına yüzünü buruşturduğunda ağzım şaşkınlıkla aralanmıştı.

"Yani korkma, ben varken bu evde sana birşey olmaz." göz kırpıp önüne döndüğünde gözlerimi devirdim. Bebeğimi de doğduğunda duvarla arasında ezmeyeceği ne malumdu.

Bavulu kapının önüne bıraktığında ayakkabılarımı giyerek ilerlemeye başladım.

"C-c-chaeyoung!" Jungkook kekeleyerek konuştuğunda kaşlarımı çatarak bedenimi ona çevirdim. Bir eli kapıya yaslanırken boşta kalan eliyle pantolonumu gösterdi.

Gergince kafamı eğdiğimde, sıcak sıvı kendini ilk defa hissettirmişti.

Ellerim titremeye başlarken Jungkook bir elini belime bir elini de bacaklarımın altına yerleştirip kucağına almıştı.

Bakışlarım kan olan pantolonumdan ayrılmıyorken, yapabildiğim tek şey yaşaması için dua etmekti.

"Bebek iyi, değil mi?" Jungkook defalarca kez aynı soruyu yenilediğinde, doktor bıkkınca bir nefes verdi.

Eminim karşısında ki Jungkook olmasaydı çoktan yaka paça dışarı arttırmıştı. Elinde ki havlu peçeteyi bana uzatıp Jungkook'a dönerken peçeteyle karnımda ki jeli temizledim.

"Gayet iyi Bay Jeon." dedi büyük bir sabırla. "Hatta sizden benden daha iyi, sağlığını kıskandım. İçiniz rahat etsin, lütfen."

Jungkook kafasıyla onaylayıp sedyeden kalkmam için elini uzattı. Oturduğum yerde doğrulurken yavaşça kalkmama rağmen karnıma bir sancı girmişti.

Yüzüm bu ani sancıyla buruşurken Jungkook tedirgince doktora döndü.

"Bebek iyi mi? Chaeyoung sürekli sancılanıyor." dedi telaşla. "Bir daha baksanıza."

Doktor sinirle ellerini kısa saçından geçirdiğinde iyi olduğumu belli edercesine Jungkook'un elini sıktım. Susmazsa, adam ününü umursamadan kıçına tekmeyi basacaktı.

"Bayan Park, ilk 3 ay kanama normaldir. Aşırıya kaçmadıkça endişelenmeyin." kafamla onayladığımda gülümseyerek Jungkook'a döndü. "Bu kritik dönemi atlatana kadar eşiniz mümkünse fazla ayakta durmasın."

Anladığını belirten mırıltılar çıkardığında bir kaç işlemin ardından hastaneden çıkabilmiştik.

"Jennie'yi arayıp gelmeyeceğini söyle." sinirle konuştuğunda şaşkınca ona döndüm.

"Ama beni bekliyorlar." omuzlarını silkip arabayı çalıştırdığında ana yola çıkmıştık.

"Boşanmış olsak da sana bakmalıyım." saniyelik olarak kafasını yüzüme çevirdiğinde yutkunamamıştım. "Bunlar senin için değil, bebeğimiz için."

Kısa bir bölüm oldu ama neyyyse :) dün 5 bölüm atmışım... Azaltmam lazım çünkü finale yaklaştıkkk

𝘭𝘰𝘷𝘦𝘳 ❆ 𝔯𝔬𝔰𝔢𝔨𝔬𝔬𝔨 (düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin