❦Thirty-four

2.3K 169 109
                                    

Yarım saat içerisinde yazılmış Wattpad'in en cringe, en saçma, en malca bölümüne hoşgeldiniz... Okurken bu ne amık falan dedim. Lütfen sövmeyin bana söz bi ara daha güzel yazıcam dlxmdpd

 Lütfen sövmeyin bana söz bi ara daha güzel yazıcam dlxmdpd

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar ballı çöreklerim

Üzerime büyük gelen hırkaya mümkünmüşcesine daha sıkı sarıldığımda gözlerimi bir kez daha Jungkook'a gönderilen konumda gezdirdim.

Doğru mu yapıyordum? Bu durum karşısında mantıklı düşünemiyordum ve karşılaşacağım her manzaraya karşı kalbimin önüne bir gard indirmiştim. Jeon, her ne karıştırıyorsa karıştırsın onu seviyordum ve geçerli bir nedeninin olduğuna emindim.

Bu yüzden ani tepkiler vererek iki tarafı da zor duruma sokmak istemiyordum. Kafama takılan tek bir soru vardı, bilinmeyen numara Jeon Jungkook olabilir miydi? Tanrı'm, saçma düşüncelerimin arasında boğulmamalıydım hiç kimse kendi kendine böyle işlerle uğraşmazdı.

Taşlı zemin, yerini çamurla kaplı bir orman yoluna bıraktığında soğuk hava burnumu yakarak ciğerlerime dolmuştu.

Adımlarımı hızlandırırken zaman zaman ayakkabılarım çamura batıyordu. Başına gelebilecek her türlü kötü senaryoyu düşündüğümde, koşmaya başlamıştım.

Görüş alanıma giren kocaman depoyla daha da hızlandığımda nefes nefese kalmış bir şekilde sırtımı soğuk demire yasladım. Cebime bıraktığım telefondan konumu kontrol edip aynı yerde olduğumu farkettiğimde gülümseyerek adresi Seokjin'e ve diğerlerine gönderdim.

Gözlerim altta çarpan isimle karşılaştığında yüzümü buruşturmuştum. Yanlışlıkla Bayan Jeon'a da göndermiştim. Telefonu tekrar cebime sıkıştırıp yaslandığım kapıyı araladım. Tiz kapı sesi etrafta yankılanırken, deponun içerisinde dikilen bedenle korkakca içeri adımlamıştım.

Kapıyı kapatmadan yanına ilerlediğimde, yaklaştıkça yüzünü daha net görebiliyordum. Umduğum gibi Jungkook'u bulduğumda gülümseyerek önünde dikilmeye başladım. Yüzünde beliren belli belirsiz bir gülücük anında dolarken derin bir nefes almıştım.

"Git." dudaklarından dökülen ilk kelimeyle kaşlarım çatılırken yüzüme bakmamak için bir savaş veriyor gibiydi.

Ellerim iki yanında öylece duran ellerine ulaştığında aramızda ki mesafeyi en aza indirdim.

"Onun sana da yazdığını neden söylemedin?" onun aksine gülümseyerek konuştuğumda dudaklarını birbirine bastırdı ve ellerini ellerimin arasından çekti.

"Git, Chae." dedi titrek bir nefes verirken. "Ölmek istemiyorsan, git."

Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken ellerimi yanaklarına yerleştirip dudaklarına bir öpücük bıraktım. Hiçbir şey öğrenmek istemiyordum, sadece buradan bir an önce gitmek ve sıcak yatağıma Jeon ile girmek istiyordum.

𝘭𝘰𝘷𝘦𝘳 ❆ 𝔯𝔬𝔰𝔢𝔨𝔬𝔬𝔨 (düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin