❦fifteen

3K 282 130
                                    

Teşekkür ederim Allah'ım seni çok seviyorum Allah'ım
Yemekten önce bismillah sonrası elhamdülillah

Masada ki ölümcül sessizlik, yanımda ki sinirli bedenin elinde ki çatalı masaya vurmasıyla sonlandığında derin bir nefes aldım.

Ellerimin arasında ki elleri sıkılaşırken canımın yanmasını umursamıyordum bile.

"Im EunBi mi?" Jungkook sinirle babama döndüğünde ellerimi ayırıp sertçe geriye itmişti.

Hepsi şaşkınlıkla birbirlerine bakarken öylece tabağımı izliyordum. Babam, kafasıyla onayladığında bombanın fitili ateşlenmişti.

Jungkook ve abim hızla ayağa kalktıklarında, yere düşen sandalyelerin tok sesi irkilmeme neden olmuştu.

"Sen, benim onunla çıktığımı bilerek onunla sevgili mi oldun?" Abim tıslayarak konuştuğunda Jungkook histerik bir kahkaha atmıştı.

Her şey çıkmaza giriyordu, bu duvarları nasıl aşacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Tek temennim ikisinin tekrar içkiye başlamamasıydı.

"EunBi sen okula gelmeden önce bile benim sevgilimdi. Nasıl yaptınız lan bunu?" sesi sona doğru kısıldığında ağlayacağını farkettim.

Gözleri dolmuş bir şekilde yere bakıyordu.

Önünde ki sandalyeye bir tekme geçirip salondan çıkarken, masada ki herkes arkasından bağırıyordu. Uğultu gibi çıkan sesleri umursamadan oturduğum sandalyeden kalkıp arkasından koşmaya başladım.

Abimin yanında 4 kişi kalırken, ben onunla gitmeliydim. Aşık olduğu kadının ihaneti yüzünden arkadaşımı teselli etmeliydim.

"Jungkook!" Arkasından ismini haykırdığımda yavaşlamayı düşünmüyor gibi aynı hızla ilerliyordu.

"Yah! Beklesene!" ona yaklaştığım sırada aniden durmasıyla kafamla sırtına toslamıştım. Ellerim burun kemerime giderken yüzümü buruşturup elimle ovaladım.

Hüzün dolu gözleri yüzümde gezindiğinde onun aksine gülümseyerek ellerimi eline geçirdim.

Gözlerimle etrafı taradığımda gözüme çarpan parkla gülümseyerek onu arkamdan çekmeye başladım. Küçükken, her üzüldüğümde parka gidip çocuklarla oyun oynardım.

Avustralya'ya da geçirdiğim anılar gözümün önünden geçerken gülümsemiştim.

En köşede ki bankın önünde durduğumuzda oturarak onuda yanıma çektim.

"Nasıl hissediyorsun?" omuz silkip elinin tersiyle göz yaşlarını sildiğinde, tuzlu suyun izini bıraktığı yanaklarına birer öpücük bahşettim.

Dakikalarca sessiz bir şekilde plastik zemini izlediğimizde aramızda ki mesafeyi kapatıp bedenini kollarımın arasına aldım ve kafasını göğsüme bastırdım.

Sessiz ağlaması bir anda şiddetlendiğinde, sarsılarak ağlıyordu. Onu, ilk defa ağlayarak görüyordum. Nasıl tepki vereceğimi bilmeden, rahatlayana kadar saçlarını okşamıştım.

"Küçükken bende birini aldatmıştım." dedim hafifçe gülerek. "5 yaşındaki bir kıza göre fazla çapkındım, kreşte ki herkesi öpüyordum." ağlaması biraz olsun yavaşladığında anlatmaya devam ettim.

"Bir gün Harry adında yabancı bir çocuk beni dudağımdan öpmüştü, bende gidip başkasını öpmüştüm." dediğimde kıkırdayarak kafasını göğsümden kaldırdı.

Sevdiğim adam gülsün diye, hiç yaşamadığım olayları anlatıyordum.

Bir kaç saniyenin ardından yüzünde ki gülümseme silinmişti. Bir şey demeden ayağa kalkıp yürümeye başladığında iç çekerek peşinden ilermeye başladım.

"Yah, Jeon Jungkook seni sallamamı ister misin?" yüzüme bakmadan kafasını olumsuz anlamda salladığında hızlı adımlarla önün geçip ellerimle göğsünden geri ittirdim.

O kadar mutsuzdu ki bana bile engel olamıyordu. Salıncağın önüne geldiğimizde omuzlarına baskı uygulayıp oturmasını sağladım, ellerini de zincirlere çıkardıktan sonra saçlarına uzun bir öpücük bırakıp arkasına geçtim.

"Chaeyoung gerçekten istemiyorum, zorlama." kalkacağı sırada tüm gücümle sırtından ittirdiğimde salıncak hareket etmişti.

Zorlansam da ona belli etmeden sallamaya devam ediyordum. Salıncak fazla hızlandığında, acele ederek yanında ki salıncağa oturdum ve hızlarımızı eşitledim.

Gökyüzüne çıkıyormuşum hissi ruhuma dolduğunda kıkırdayarak kollarımı açtım. Gözlerim Jungkook'a kaydığında, gülümseyerek beni izliyordu.

Yavaşlamamak için defalarca ayaklarını kullanmasını tembihlediğimde bir yerden sonra bıkarak sözümü dinlemişti. Yüzüme çarpan saçlarla önüme dönmek zorunda kaldığımda gülerek derin bir nefes aldım.

"Bay Jeon, içinden üçe kadar say ve hissettiklerini Ay'a bağırarak söyle!" ince sesim tüm parkı kaplarken kıkırdadığını duymuştum.

3...2...1

"Im EunBi, seni sevdiğim için kalbimden nefret ediyorum!" sesi kısılana kadar bağırdığında gülerek ona döndüm.

"Sıra sende." şaşkınlıkla gözlerimi ondan kaçırdığımda ne diye bağıracağımı düşünüyordum. Yah, Jeon Jungkook sana deliler gibi aşığım.

3...2...1

"Yah, Jeon Jungkook sana-" anlık duraksadığımda yutkunarak gözlerimi yıldızlara çıkardım.

"Jeon Jungkook, sen en yakın arkadaşımsın!" yapamamıştım, korkak gibi kaçıp onun arkadaşlık oyununa kapılmıştım.

İçimden kendime söverken açık olan kollarımı kendime çektim. Ellerim soğuk zincirle buluştuğunda, korkarak irkilmiştim.

Son anda dengemi kaybederek salıncağın üzerinden geriye düşmüştüm. Dudaklarımdan kaçan küçük çığlıkla sırtım yere yapışırken, üzerimden geçen salıncak dizime çarparak yavaşlamıştı.

Jeongguk belimden tutup beni kendine çekerken gözlerimden bir yaş firar etmişti. Canım acıdığı için değil, kalbim acıdığı için ağlıyordum. Aptallığıma korkaklığıma ağlıyordum.

"Canım çok mu acıdı?" Elleri ıslak yanaklarımı silerken kafamla onu onayladım. Görmedin Jungkook, hissetmedin. Çok acıdı.

Dudakları aniden sızlayan dizimle buluştuğunda gülümseyerek düştüğüm yerden kalkmama yardım etmişti.

Sessiz geçen bir yolculuğun ardından eve geldiğimizde, Jungkook fotoğraf odasında ki EunBi'nin fotoğraflarını çöpe atıp en sonda bana ait olan fotoğrafı en başa asmıştı.

Yine de bu, içimi ve kalbimi rahatlatmaya yetmemişti. O gece bol bol ikimize de ağlamıştım.

niye kendimi hikayenin sonunda Chaeyoung'u uçurumdan atıcakmışım gibi hissediyorum :D

𝘭𝘰𝘷𝘦𝘳 ❆ 𝔯𝔬𝔰𝔢𝔨𝔬𝔬𝔨 (düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin