" Kahretsin! Komiserim, Sehun Amir yok!"
" N-ne demek yok?"
" Komiserim, en son bize, sizin yanınıza uğrayacağını söyledi. Jungkook'a geçmiş olsun demek için. Sonra karakoldan çıkıp gitti, bende bir kaç önemli dosya buldum. Sehun Amire bildirmek için onu aradım ama açmayıp meşgule aldı. Başka bir polis memuru da aradı yine açmadı. Mesajlar attık, görmedi. Başına bir şey gelmiş olmasından korkuyoruz! O karakoldan çıkalı neredeyse 40 dakika oldu ve biz ondan şuana kadar hiçbir haber alamadık!
___________________( Vote vermeyi ve bol bol satır arası yorum yapmayı unutmayın ❤ Yazım yanlışlarım varsa kusura bakmayın ❤)
(27.Bölüm)
Sehun amir yok! 40 dakika oldu! Hiçbir haber alamadık! Yok!
Kafamda bu cümleler yankılanıp tekrar ederken aklıma ürkütücü bir kaç teori gelmişti bile.
Ya o sedyenin içindeki kişi bizim Sehun Amirimiz ise? O hemşire kılıklı kişi bizim şerefsiz maskeli ise?
Telefonumu hızlıca cebime koyup hastahanenin kantinine doğru süratle koşmaya başladım. Sanırım şuan ışık hızıyla yarışıyordum.
Bizim kızları ve o grubu masada oturup bir şeyler konuşurlarken buldum.
Adımlarımı yavaşlatmak istesemde o kadar hızlı koşuyordum ki kendimi durduramıyordum. Heleki kolum komple alçıda olduğundan bu, işimi daha da zorlaştırıyordu.
Tam 10 adım ilerimde Yoongi'yi görünce " Dikkat et Yoongi! Çekil!" diye bağırdım.
Yoongi ise bu tarafa bakmak için daha yeni başını kaldırıyorduki başını kaldırmasına ve çekilmesine fırsat vermeden üstüne toslamıştım. Yoongi sarsılıp yere düşerken bende tam üstüne düşmüştüm. Yoongi neye uğradığına şaşırırken ben ise acıdan hafifçe inledim.
Tanrım bu nasıl bir rezillik?! Ah! Elim gitti, elim!
Afferim Lisa! Taş gibi adamı devirip yere yığdın!
Jennie unnie koşarak yanıma geldi ve beni Yoongi'nin üzerinden çekip kaldırdı. " İyi misin? Ah, Lisa! Kızım o nasıl koşma şekli?!" dedi.
O sırada Jimin ve Hoseok bir yerde yatan Yoongi'ye ve birde ayağa kalkmış olan ben'e şaşkınca bakıyorlardı. Jin kahkaha ata ata Yoongi'nin yanına gelip eğildi. " Vay be! O kadar b*klar çeviriyorsun kimse seni sarsıp yere yapıştıramazken, kız koşarak seni sarsıp yere yapıştırdı! Helal olsun ya! Hahahashahahah!" dedi kahkahasına engel olamayarak.
Yoongi ise zombi gibi gözlerini açmış tavana bakıyordu. " Hyung. Sanırım sırtım kırıldı. Belimde kırılmış olabilir. Hazır hastahanedeyken banada bir el atsanız mı diyorum. Voov kuşlara bak! Selam cik cik! Aaaaa Tae! Bak bu senin Yeontan'ın değil mi!" dedi Jin'i işaret ederek.
O sırada herkes kahkaha tufanı patlattı. Ben bile herşeyi unutup kahkaha atıyordum.
Hoseok bir anne edasıyla dizlerine vurup konuştu. " Vah, vah, vah! Gitti, çocuğumun beyni gitti! Zaten nohut kadar beyni vardı o da ezildi beyinsiz kaldı vah!"
Namjoon, " Hoseok, onun hiç beyni yoktu ki." dedi sırıtarak.
Yoongi, Hoseok'a bakarak " Aşkım ben seni aldattım." dedi. Sonra Jimin'e baktı. " Bebeğim ben senide aldattım." diye ekledi.
Gerçektende çocuğun güzelim beyni sulanmıştı. Ah, ben ah!
Jennie unnie, Yoongi'ye tuhaf bakışlar atıyordu. Yoongi ise tekrar tavana baktı. " Ay benim şiirimin prensesi nerde?! Jennie! Masum prensesim!"
![](https://img.wattpad.com/cover/190216157-288-k351630.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Police [ LİSKOOK ]
RandomKAN VE ŞİDDET İÇERİR! Bir kaç sohbetten sonra üzerimize yoğun bir sessizlik çökmüştü. Ne o, ne de ben konuşuyorduk. Bana attığı tuhaf bakışlar yüzünden sebepsizce kendimi suçlu hissettim. Sanki bir şey soracak gibi bir ifadesi vardı; ama sormak ile...