Kocasını başka bir kadının üstünde yakalamanın verdiği şok ile birkaç dakika öylece kalakaldı. Nefes almak kıpırdamak o kadar zordu ki ne düşüneceğini bilmezlik içinde kıvranırken kalbi acı içinde yanıyordu.
Boynumu kesseler bir damla kanım akmaz, diye tabir ettiği dakikalar, ona saatler gibi gelmişti.
Zaman kavramını getirmiş ciğerleri sonunda nefes almayı akıl edebilmişti sanki. Ciğerlerine oksijen dolar dolmaz beynide aynı anda işleve geçmişti."Hasan"
Titrek, kısık çıkan sesine şaşırmaya fırsat bulamadan yorgun dizleri kocasına doğru bir adım attı. Dizleri dünyanın en ağır yükünü taşıyormuş gibi titriyordu. Kalbi ise acıdan can çekişiyordu.
Şu anda öfkelenip eşyaları sağa sola fırlatmak yerine o büyük bir azimle kocasına bir adım daha attı.
"Hasan"
Can çekişen kalbine, titreyen dizlerine inat birkaç adım daha attı. Sonunda kocasının yanına geldiğinde, buz kesmiş elini kocasının bir parçası, görünen yüzüne sürdü.
Ses, nefes, kıpırtı hiçbir şey yoktu. Yaşadığının bir rüya olmasını diledi. Soğuk elini bu kez boynundaki şah damarına getirdi. Birkaç saniye dinledikten sonra hızlıca geri kaçtı. Geriye giden adımlarını tuvalet masası durdurmuştu. Çarpmanın etkisi ile tuvalet masasının üstünde duran parfüm şişelerin yıkılması, ölüm sessizliğine damgasını vurmuştu. Şişelerin sesi ile korkup elini kalbine götürdü ve tekrar nefes almayı akıl edebildi.
Kocası nefes almıyor nabzı atmıyordu.Hangisini daha çok acı verdiğine karar vermeye çalışır gibi şaşkın boş bakışlarla kocasına bakmaya devam etti.
Aldatılmış olmak mı kocasının ölümü mü?
Nihayet, kocasının altında hareketsiz yatan kadına bakmayı akıl edebilmişti. Korkudan kocaman açılmış gözlerini kadına dikti. Onun da hareketsiz olmasına karşın ölmüş olabileceği aklına geldi.
Titrek dizleri bu kez kadına doğru adım attı.
Kadının zor görünen yüzünü çenesinden tutup kendine doğru çevirmeye başladı. Korkudan yüreği ağzına gelmesine rağmen, kadının başını kendine çevirmeyi başardı. Kadının başı tamamen kendine dönünce korkudan tekrar geri kaçtı. Bu kez tuvalet masası üstünde duran her şeyi büyük bir gürültü ile düştü. Zaten korkudan ağzına gelmiş olan yüreği hayatında hiç atmadığı kadar hızlı atmaya başladı.Kadının nabzına bakma gereği bile duymadı. Sonuna kadar açılmış gözleri hangi renk olduğu anlaşılmayacak kadar kan oturmuştu. Açık olan ağzından yanağına doğru meni akmaya devam ediyordu. Yüzündeki makyajın renkleri ise birbirine girmiş: korkunç görünüyordu.
Bu manzaraya bakmaya daha fazla midesi dayanmadı. Mide asiti ağzına gelmesi ile kendini, titreyen dizlerine aldırmaksızın banyoya attı. Klozetin kapağını olabildiğince hızlı açıp; midesinde ne varsa oraya boşalttı. Oradan zorlukla doğruldu ve lavaboya bir adım attı. Musluğu açıp ellerini, ağzını, yüzünü yıkadıktan sonra aynadaki yansımasına baktı. Aynada kendi suretine boş bakışlarla bakarken az önce yaşadığının gerçek mi hayal mi olduğunu idrak etmeye çalışıyordu.
"Hayır! Hayır! Bu gerçek olamaz... Şu an Hasan işte olmalı... Akşam işinden evimize gelecek. O beni aldatmaz... Biz birbirimizi seviyoruz. Neden aldatsın ki beni? Hayır ben sadece hayal gördüm... Şimdi içeriye gideceğim bütün bunların gerçek olmadığını anlayacağım"
Yüzünü havluyla kuruladıktan sonra derin nefes alarak bir nebze kendine gelmeye çalıştı. Açık olan banyo kapısından çıkıp hemen yanda bulunan yatak odasına girdi.
Gördüğü şeyle bir kez daha şok oldu. Az önce olmamasını umduğu her şeye gerçekti. Gözlerini sımsıkı kapattı: içinden ona kadar saymaya başladı. Hala minicik bir umutla gördüklerinin hayal olmasını diliyordu. Sayma işi bitince korkarak yavaş yavaş gözlerini açtı. Görmek istemediği manzara, hala karşısındaydı.
Yüreği çaresizlikle çırpınırken dizleri daha fazla onu taşıyamadı, olduğu yere dizlerinin üstüne çöktü. Ne düşüneceğini bilemezlik içindeyken öfkesine teslim oldu.
"Hasaaannnn"
Avazı çıktığı kadar bağırdığı kişide tek bir hareket yoktu.
"Neden yaptın neden? Biz birbirimizi seviyorduk"
Söylemek istediği çok şey vardı ama karşısında hareketsiz yatan adama sadece öfkesini kusmak istedi. Ona vurmak eşyaları kafasına atmak, bu yapmak istediğinin yarısı bile olamazdı. Bunları yapmak yerine o olduğu yerde diz çökmüş öfkesini kontrol altına almaya çalışıyordu.
Bakışları kadına kaydığında öfkesi, nefrete nefreti, intikama dönüştü. Bütün duyguları aynı anda yaşıyordu. Eli ayağına dolaşması gerekirken o tam tersi ne yapacağına karar vermiş şekilde ayağa kalktı.
Vücudunun titremesine aldırmaksızın etrafa bakındı. Aradığı şeyi göremeyince hızla odadan çıktı ve salona gitti. Aradığı şey tam karşısında ona bakıyordu. Adımlarını hızlandırıp kanepeye oturdu ve kadının çantasını eline aldı. Sorgusuzca içine açtı: cüzdanından kimliğine baktı.
"Demek adın Yeliz"
Kimliğin arkasına çevirdiğinde ikinci şoku yaşadı.
"Evli mi?"Çantasını karıştırıp telefonu buldu. Telefonu açınca parmak izi şifresi karşısına çıktı.
'ölü bir kadından parmak izini almak ne kadar zor olabilir ki?'
Bu düşünce ile ayağa kalkıp adımlarını yatak odasına yöneltti. Odaya vardığında aynı manzara midesini bulandırsa da bu kez tüm duygularını bastırmayı başarmıştı. Yavaş temkinli adımlarla kadına yaklaşıp yataktan sarkan elini, iki parmağı ile baş parmağını telefona bastırdı. Açılan telefonun rehberine bakmaya başladı. 'Kocacığım' diye kayıtlı numarayı kendi telefonuna geçirdi ve zaman kaybetmeden numarayı aradı. Telefonu açan bir erkekti;
"Alo"
"Alo... Merhaba ben Ayza Arslan sizinle görüşmem gereken çok acil bir konu var. Vereceğim adrese gelmeniz gerekiyor"
"Ayza hanım doğru kişiyi aradığınızdan emin misiniz?"
"Soy isminiz Keskintaş mı?"
"Evet"
"Öyleyse doğru kişiyi aramışım. Adresi size mesaj olarak atacağım. Hemen, şu anda ne iş yapıyorsanız bırakın gelin. Çok acil!"dedi ve kapattı.
Numaraya evin adresini attıktan sonra bir müddet salonda oturdu. Bütün duyguları yok olmuş boş gözlerle etrafa bakarken nihayet yapması gereken şeyi yaptı.
Telefonu eline aldı; polisi aradı."Alo... Kocam öldü! Gelip alın şunun leşini"deyip adresi verdi. Polisin bir şey demesine fırsat vermeden telefonu kapattı.
EMEĞE SAYGI YORUM VE OYLARINIZI ESİRGEMEYİN LÜTFEN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güven Bana +18
Literatura FaktuHikaye +18 dir. Eleştiri yapacaklar uzak dursun. Yaşanmış bir hikayedir