Kolum dürtülerek uyandığımda karşımda Mia'yı görmüştüm. Daha ben tam uyanamadan konuşmaya başladı.
"Ben eve geçiyorum. Görüşürüz bebeğim." dedikten sonra cevap vermemi beklemeden çıktı.
Gözlerimi tekrar kapatmak istesem de yapmadım ve kalkıp banyoya doğru ilerledim. Kısa bir duşun ardından saçlarımı kurutup üstüme yazlık bir elbise giydim.
Mutfağa inip küçük bir kase gevrek yerken aklıma dün gece Harry'nin buraya gelip beni bir yere götüreceği geldi.
Birincisi, neden beni bir yere götürecekti? İkincisi, nereye götürecekti?
Sonuç olarak ikisinin de cevabını bilmiyordum.
Acaba sarhoş muydu? Gerçi hiç sarhoşa benzemiyordu. Gayet düzgün bir şekilde konuşuyordu.
Her neyse. Belki de canı başka bir yerlerde sevişmek istemiştir.
Gevreğimi bitirmeye çalışırken telefonum titredi.
Açıp baktığımda mesajın Harry'den gelmiş olduğunu gördüm.
harry: hazır mısın
june: evet
harry: tamam
Bulaşıkları makineye dizdikten sonra salona geçtim ve yeni çıkan dizilerden birini izlemeye başladım.
Gerçi kafamda diziye odaklanmamı engelleyen sorunlar vardı.
Mia'ya ihanet ediyormuş gibi hissediyordum. Eğer onu sevdiğini bilmeseydim Harry ile yaşadığım herhangi bir şey beni rahatsız hissettirmeyecekti.
Ama öğrenmiştim işte.
Mia ile aramı bozmak istediğim bir şey değildi. O, uzun zamandır yanımdaydı ve bana en kötü zamanlarımda destek olmuştu. Onu nasıl üzmek isteyebilirdim ki?
Ama aynı zamanda kendimi kısıtlamak istemiyordum. Sonuçta ben de Harry'ye karşı bir şeyler hissediyordum. Onunla zaman geçirmek ve beni sevmesini istiyordum.
Ve aramızdaki ilişkiyi Mia yüzünden sonlandırırsam onu sonsuza dek kaybederdim.
Onu kaybetmek ise canımı yakardı. Canımın yanmasını göze alabilir miydim? Ya da canımı siktir et, Harry'yi kaybetmeyi göze alabilir miydim?
Hayır, alamazdım.
Düşünme June, düşünme.
Diziyi sonra izleyeceğime karar verip kapattım. Zaten bir bok da anlamamıştım.
Tam telefonumu elime alacakken zil çaldı.
Ayağa kalkıp kapıya yürüdüm ve açtım. Harry gelmişti.
"Hazırsan?"
Elimle 'bir dakika bekle' işareti yaptıktan sonra çantamdan bir miktar para alıp telefon kabımın arkasına koydum. Evimin anahtarlarını da alınca kapıyı kapatıp çıktım.
Harry'nin arabasına yerleştiğimizde kemerimi takıp onu şöylece bir süzdüm.
Siyah dar pantolonu ve grup baskılı tişörtüyle bayağı iyi görünüyordu.
"Nereye gidiyoruz?" dedim sessizliği bozmak için.
"Gidince görürsün."
Umarım herhangi bir piçlik yapmazdı.
Arkama yaslanıp onu seyrederken gülümsedi.
"Önüne dön June."
Utanmadım veya inkar etmedim.