Bayan Styles eve geleli iki gün olmuştu. Neredeyse bir buçuk haftadır Los Angeles'taydık. İlk günlere kıyasla yabancılık çekmiyordum çünkü Harry ve Gemma her fırsatta yanımdalardı. Gerçekten doğru düzgün bir kere bile tek başıma kalmamıştım.
Bayan Styles'la da olabildiğince vakit geçirmeye çalışıyorduk. Açıkçası çok tatlı bir kadındı. Her seferinde yanlarında olduğum için ne kadar mutlu olduğunu dile getiriyordu.
Yorucu geçen bir buçuk haftanın sonunda yarın akşam eve gidecektik. Sabah Harry beni kaldırıp akşam bir yere götürmek istediğini söylemişti. Sonra da evden gitmişti. Saat neredeyse beş olacaktı ve hala evde yoktu.
Salonda Bayan Styles ile oturup sohbet ederken yanımıza kucağında Sunset'le beraber Gemma geldi. Sunset giderek tatlı bir bebek oluyordu. Dayısınınki gibi yemyeşil gözleri vardı. Sürekli gülüyordu.
"June! Harry birazdan geleceğini söyledi. Hâlâ hazırlanmamışsın!" Hazırlanmaktan kastı neydi, pek anlayamamıştım. Üstümdekilerle gidecektim çünkü başka bir şey getirmemiştim. Yani getirmiştim de sadece pantolon ve tişört. Değiştirsem de pek bir şey olmayacaktı yani.
"Böyle gideceğim aslında." Ayrıca Harry beni dışarı çıkaracağını ablasına mı söylemişti? Bu çocuk bazen beni şaşırtıyordu.
"Bunlar olmaz üstüne bir eşofman giy istersen." dedi alayla. Göz devirdim. "Çok kötüsün. Annenin üstüne kus Sunset. Beni delirtiyor." Gemma Sunset'i kendine çevirdi ve yanağını öptü.
"Benim güzel kızım annesinin üzerine kusmaz. Değil mi anneciğim?"
Sunset annesine yüz vermedi. Sanırım modu düşüktü.
"Her neyse. Gel de üstüne giyecek bir şeyler seçelim." Bu kadar ısrar ettiğine göre belki de şık bir mekana gidecektik ve ezik görünmemi istemiyordu.
Bayan Styles'a veda ettikten sonra Gemma Sunset'i bakıcısına verdi ve beraber odaya çıktık.
"Elbise getirmedim Gemma. Pantolon ve tişörtle idare etmek zorundayız." dedim valizimi çıkarırken.
"Benimkilerden giyebilirsin? Doğum yaptım ama çok şişko sayılmam yani."
"İyisin iyi." Beraber odasına gittik. Bana olabilecek elbiseleri çıkarıp yatağın üstüne dizdi. Elbiseleri şöyle bir süzdüm. İkimizin de eli mini kırmızı saten elbiseye gitti ve böylece karar vermiş olduk.
Elbiseyi üstüme geçirip aynaya baktım. Abartılacak kadar güzel durmuyordu ancak iyiydi işte.
Saçlarımı açıp bırakıp güzelce taradım. Ardındansa hafif bir makyaj yaptım. Gemma topuklu giymem için ısrar etse de spor ayakkabımı giydim. Cidden, siktiğimin topuklusuyla yürümek zordu.
"Güzel oldun sahiden." Biliyordum.
"Teşekkür ederim. Nereye gideceğiniz hakkında bir bilgin var mı?" Eminim ki vardı. Yoksa neden beni bu kadar güzel hazırlasın?
"Söylemek isterdim ancak bilirsin, söylenmez." Israr etmedim. Çünkü görecektim zaten.
Çantamı alıp aşağı indim. Bayan Styles beni görünce kocaman gülümsedi. "June! Çok güzel olmuşsun tatlım."
"Teşekkür ederim Bayan Styles."
Harry geldiğine dair mesaj atınca evden çıktım ve arabaya doğru ilerledim. Bu sefer siyah Range Rover'ı sürüyordu. Zengin orospu çocuğu.
Arabaya bindiğimde birbirimizi süzdük. Siyah, salaş bir gömlek ve dar bir pantolon giymişti. Ve cidden mükemmel görünüyordu.
"Güzel olmuşsun. Ama sadece ben göreceğim. Yazık oldu."