ı don't enjoy anymore

319 32 31
                                    

× XXXTentacion / Everybody dies in their nightmares ×

9

"Nereye gidiyoruz?"

Arabanın camına yakışıklı yüzü yansıyordu. Dudaklarının kıvrıldığını gördüm. Direkt olarak yüzüne bakmaktansa ona bu şekilde bakmak ve konuşmak daha rahattı.

"Gangnam'a"

Endişeyle başımı ona çevirdim. Ses tonumu ayarlayamadan kelimeler aniden dudaklarımdan döküldü.

"Ne?! Gangnam'a mı? Tanrı aşkına ne işimiz var orada?!"

Ayarsız ve yüksek çıkan ses tonuma rağmen yüzüme bakma tenezzülünde bulunmadı. Tamamen yola odaklanmış görünüyordu.

"Bana güveniyor musun Hae So?"

Düşünmeye bile gerek yoktu! Ona tabii ki güvenmiyordum!

"Hayır, güvenmiyorum!"

Gözlerini kıstı ve bana baktı. Çekik gözleri kısılınca sevimli bir hal almıştı. Ben gözlerine odaklanmışken alt dudağının yalamasıyla yeni rotam dudakları oldu. Bir saat kadar önce o dudakların benimkilerin üzerinde olduğu gerçeğini aklımdan çıkarmaya çalıştım. Sürekli bunu hatırlayıp durursam, bunun hiçbir şeye yardımı olmazdı. Zaten ondan istediğim hiçbir cevabım alamıyordum. Beni neden öptüğünü sorgularsam, edepsiz cevaplar alacağımı bildiğim için vazgeçmiştim.

"Gerçekten mi? Buna inanmadım ama.."

"Hah, neden? Sana güvendiğimi falan mı düşünmüştün bir de?"

Gözlerini tekrar yola çevirdi. Ona fark ettirmemeye çalışarak kesik bir nefes aldım.

"Eğer söylediğin gibi bana güvenmiyor olsaydın, arabama binip akşam vakti benimle bilmediğin bir yere gidiyor olmazdın.."

Haklı olduğunu sanıyordu ama değildi! Ona güvendiğim için binmemiştim arabasına ben! Dediğini yapmazsam, yapacağı şeylerden emin olamadığım için binmiştim! Ne kadar çabuk sinirlendiğini biliyordum, ona yavaş yavaş alışmaya başlamıştım. Ancak hala karakterini çözememiştim. Hızlı duygu değişimleri yaşıyordu ve ben o duygu değişimlerine kesinlikle ayak uyduramıyordum..

Gözlerimin arabanın torpidosunda herhangi bir noktaya daldığını fark edince sorusunu da yanıtsız bıraktığımı fark ettim. İş işten geçmişti.. Şimdi cevap versem bile dediğim şeylere inanmazdı yine kendi bildiğini okurdu.

"Benim yanımdayken bu kadar gerilmene gerek yok. Rahat ol biraz."

Alayla güldüm.

"Sen böyle söylediğin için rahat olacağımı mı sanıyorsun yani?"

" Hayır. Ama benim yanımdayken kendini kasmanı istemiyorum. Buna gerek yok.."

Son konuşmamız bu olmuştu. Gangnam'a neden gittiğimizi hala bilmiyordum ve şimdilik sakin bir ruh haline gibi görünüyordu. Bu son olacak demişti. Son kez ona uyacaktım ve bu iş burada bitecekti. Sürekli tehdit korkusuyla yaşayamazdım. Gözümün önünde adam öldürmemişti veya söylendiği gibi hiçbir cinayetini görmemiştim ama yine de ondan korktuğum bir gerçekti. Bazen kendimi kaybediyordum. Yakışıklıydı ve aramızda bir çekim olduğu doğruydu. Yine de bu çekimi yok etmek istiyordum. Düzenimin bozulmasından hoşlanmazdım. Normal biri olsaydı eğer, onunla bir ilişki içinde olmayı düşünebilirdim. Kendimden küçüklerle çıkmama kuralımı sırf onun için hiçe sayabilirdim. Ama o normal biri değildi. Aramızda da o türden bir ilişki olamazdı.

Başımı koltuğa yasladım ve biraz olsun dinlenmeye çalıştım. Bana rahatla dese de onun yanında olduğum sürece bu imkansızdı. Yollar dolu sayılmazdı. İş çıkış saatini geçtiğimiz için trafik rahatlamıştı.

Yuk hei'nin, pahalı ve en az Yuk hei kadar yakışıklı olan arabası bizi hızlıca Gangnam'a getirmişti. Arabanın hız ibresinin 190 dan aşağıya inmediğini varsayarsak gerçekten de hızlıydık.

Bizi getirdiği yer sandığımın aksine ürkütücü bir yer değildi. Yıldızları güzelce görebileceğimiz bir tepedeydik. Gangnam'ın ışıltılı binaları bu mesafeden hoş bir görüntü oluşturuyordu. Yuk hei, arabanın kontağını kapattı ve kendimizi derin sessizliğin içinde bulduk. Başını bana çevirdi ve gülümsedi. İlk defa bu kadar sade ve altında herhangi bir ima içermeden doğal gülüyordu.

Arabadan çıktı ve ardından bende çıktım. Demir korkulukların hemen arkası Gangam'ın ihtişamlı manzarasıydı. Oturmak için etrafta birkaç bank vardı. Yuk hei banklardan birine oturdu. Bende yanına oturdum ve derin bir nefes aldım.

"Doktor.."

Cevap vermedim. Ama o devam etti.

"Hatırlıyor musun... İlk görüşmemizde öldürmekten zevk aldığımı söylemiştim. Ama artık zevkli gelmiyor.."

-

9.saatimizi de tamamladık.
Yazdığım şeyler hiçbir şekilde içime sinmiyor. Pes edesim geliyor ama canım arkadaşım lightninexol
beni çok motive ediyor gerçekten :) Bu ficin finalini vermek istiyorum..

love me like you do ✙ wong yukheiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin