Matt Forton

286 31 18
                                    

× Astro / Innocent Love ×

14

"Efendim, Bayan Rose arabaya binmedi."

"Matt, onu o uçağa bindirmek zorundasın. Bayıltman gerekse bile onu buraya getir."

Genç adam, patronunun emriyle hazırda bekleyen adamlarına işaret verdi ve bir düzine adam arabalara binerek yola çıktılar. Matt de kendi arabasına bindi ve gazı kökleyerek korumaların önüne geçerek onları yönlendirdi. Rose ve Matt beraber büyümüş sayılırlardı.

Matt'in babası Campbell ailesine çalışıyordu ve çocukken Campbell malikanesine sık sık gelirdi Matt. Malikanenin yüksek duvarları, merdivenleri Rose'un ateş kızıl saçlarını saklamayı başaramamıştı. Matt'in aksine yaşına göre sakin bir çocuktu Rose. Başlangıçta Rose'dan pek hoşlanmayan Matt, sonrasında o küçük sessiz kıza ilgi duymaya başlamıştı. Küçük çocuğun kızı neşelendirme çabaları günün birinde meyvesini vermiş ve arkadaş olmuşlardı.

Ancak Matt ve Rose'un o zamanlar bilmediği bir vardı ki, babaları göründükleri gibi değildi. Rose, babasının ünlü bir mücevher tasarımcısı olduğunu sansa da aslında bu, William Campbell'in yaptığı pis işleri saklamak için oluşturduğu bir maskeydi. Matt'in babası ise William Campbell'in sağ koluydu.

İronik olan büyüdüğünde Matt'in, babasının yerini almış olmasıydı. Şimdi tıpkı babası gibi Campbell ailesine çalışıyordu.

Rose Campbell...

Kızıl saçlı o küçük kız büyümüş ve güzel, yetişkin bir kadın olmuştu. Matt içten içe onu görmek için can atıyordu. En son onu göreli 5 yıldan daha fazla oluyordu. Bu yüzden uzun zamandır, patronunun bu emrini dört gözle bekliyordu.

Genç kadının lüks rezidansının önünde durdu Matt. İyi yaşıyor olmalıydı. Üniversiteden mezun olduktan sonra İngiltere'de kalmamış mesleğini yapmak için Güney Kore'ye gelmişti. Bu biraz garip bir seçimdi. Neden bu ülke diye uzun uzun düşünmüştü genç adam. Nedeni yoktu. İngilrere'den uzaktaki ülkelerden birini seçmişti Rose sadece.

Matt'in arabasının durmasıyla arkadaki diğer arabalarda ip gibi sokağa sıralandılar. Çok fazla dikkat çekiyorlardı. İnsanlar peş peşe dizilmiş birkaç siyah Mercedes'i hergün görmüyordu sonuçta. Matt durumu fark etti ve arabaların dağılmasını emretti. Uzaktan izleseler de olurdu. İkna işi için bu kadar adama gerek yoktu.

Genç adam arabadan indi ve rezidansa doğru yürüdü. Güvenliği bir şekilde atlatmayı başarmıştı. Campbell'lere çalışmanın da bazı ayrıcalıkları vardı. Rose'un neler olduğunu anlamaması gerekiyordu. Patronunun verdiği emri uygulayamadan Rose'u elinden kaçırırsa olacakları düşünmek bile istemiyordu.

Asansöre bindi ve düğmelerden genç kadının oturduğu kata bastı. Derin bir nefes aldı. Kolayca gelmeyi kabul etmeyecekti elbette. Ama onu zorlamak hatta emir aldığı gibi bayıltarak uçağa bindirmek en son yapmak istediği şeydi.

Kapılar açıldığında bir kere daha derince bir nefes çekti ciğerlerine Matt. Asansörden indi ve Rose'un kapısının önünde durdu. Uzanıp zile bastığında her şeyin yolunda gitmesi için umut etti.

Kapı açılmadı. Kameradan yüzünü gördüyse kapıyı açmaması normaldi. İçeri girmek Matt için zor değildi o sadece yaptığı hiçbir şeyin zorlayarak olmasını istemiyordu.
Biraz daha bekledi ve tekrar zile bastı. Fakat kapı yine açılmayınca Matt az önce aldığı nefesleri sinirle geri verdi. Ceketinin cebinden telefonunu çıkardı ve aşağıdaki korumalardan iki tanesinin yukarıya çıkmasını söyledi. Korumaların yanlarında getirdikleri bir de çilingir vardı. Her ihtimale karşı çilingiri hazır tutmak istemişti Matt.

Kısa bir süre sonra çilingir ve diğer iki adam geldi ve kapıyı zorlamaya başladılar. Uzun uğraşlar sonucu kapı açıldığında önce Matt içeri girdi. Temkinkiydi. Adamların eve girmemesini söyledi ve kendisi de kapıları tıklatarak evi aramaya başladı.

"Bayan Rose? Lütfen zorluk çıkartmayın."

Yatak odası olduğunu tahmin ettiği son kapıya geldiğinde durdu.

"Bayan Rose, benim Matt Forton. Sizi götürmek için geldim."

İçeriden ses gelmeyince tekrar seslendi.

"Bayan Rose?"

Herhangi bir tepki yoktu.

"Rose...? İçeri giriyorum.."

Matt kapıyı usulca kapıyı açtı. Ancak oda boştu. Rose kaçmayı başarmıştı.

-

14.Saatimizi de tamamladık.
Uzun bir gece yolculuğundayım şu anda ve sıkıntıdan bölüm yazıyorum :d Umarım uyumamışsınızdır :)

love me like you do ✙ wong yukheiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin