BÖLÜM 10- Bir Gün

221 17 25
                                    

"En azından kapıyı çalabilirsin girmeden önce"

Chanyeol söylenene aldırış etmeden kapıyı sertçe kapatıp masanın önünde duran tek kişilik koltuklardan birinin üzerine kendini bırakıp ayaklarını masaya uzattı. Kafasını, saçları koltuğun başından aşağı sarkacak şekilde koltuk başlığına yaslayıp gözlerini kapattı. Tek istediği tüm bunların birer kabus olmasıydı. 

"İki meleğin aynı anda böylesi bir kasabaya gelmesinden iyi bir şey çıkmayacağını biliyordum." Gözleri hala kapalıyken konuştu "Sadece  bu sefer beni ilgilendirmez diye umut etmiştim."

"Demek sonunda Sehun ile konuştunuz."

Sadece kafasını aşağı yukarı sallamak ile yetindi. Ona bakmak istemiyordu.

"Sen biliyor muydun?"

Meleğin kısık bir gülme sesi çıkarmasına Chanyeol gözlerini yavaş yavaş açarak bakışlarını onun tarafına döndürdü.

"Tabi ki biliyordun. Siz meleklerin hayatımda düzgün giden şeylerle derdi ne?"

İşte yine bir melek gelmişti ve hayatını alt üst etmişti. Bildiği tüm gerçeklerin bir kere daha yalan olduğunu öğreniyordu. Daha kaç kere hayat kuracaktı ve daha kaç tanesi bir melek tarafından yıkılacaktı. Kendini tüm bu çılgınlıktan korumak için inşa ettiği tüm duvarları yıkılmış o ise altında kalmıştı. Bu enkazın altından nasıl çıkacağını bile bilmezken Jongin'i nasıl koruyacaktı. Ona bu kötülüğü yapamazdı. Gerçekleri o söyleyemez bunca zaman onu nasıl kandırdığını itiraf edemezdi. Nefret ettiği şeye kendi bile anlamadan nasıl da dönüşmüştü.

"Asıl senin bu kadar kör olman şaşırtıcı. Şimdiye kadar anlarsın sanıyordum."

"Birlikte mi çalışıyorsunuz?"

"Görevimiz onu babasına götürmek ve babası da..."

"Evet söyledi."

"Canını yaktı mı?"

Chanyeol tıslama gibi bir ses çıkarmıştı. Ayaklarını masadan indirip koltuk üzerinde dik oturur bir vaziyete geçerek bu kez gözlerini meydan okurcasına karşısındaki meleğe dikmişti.

"Varlığınızın başka bir amacı var mı?"

"Haksızlık ediyorsun" dedi melek sesinde yumuşaklık vardı.

Kapı bir anda tekrar sert bir şekilde açıldığında içeriye giren uzun bedene baktılar. Chanyeol tekrar koltuğa yayılarak ayaklarını masaya uzatıp gözlerini kapattı. Gerçekten bir tanesi yeterince çekilmezdi zaten.

"Ahh ben sizin burada öğretmeninizim şu kapıyı çalarak girin dışarıdan yanlış anlaşılıp dikkat çekmek istemiyorum."

Sehun yaklaşarak Yixing'in kalçasını sertçe sıkarken kulağına eğilerek "Mesela ne anlarlar?" demesine Chanyeol tıslayarak göz devirmek ile yetinmişti. Evet şu an Jongdae'yi daha iyi anlıyordu ama kendilerini bu iki günahkar ile aynı yere koyamazdı.

Chanyeol'un oradaki varlığını o an fark eden Sehun alaycı bir şekilde güldü.

"Demek bu senin melezin. Zaten böyle güzel parçaları kaçırmazsın." dedi ve Chanyeol'un yüzüne doğru eğilerek onun yüzünü inceledi.

"İstediğin bir şey mi var nefil çok agresifsin oysa bugün eğlendiğimizi düşünmüştüm." dedi dudaklarını büzerken.

Chanyeol oturduğu yerden kalkarken Sehun'un omzunu omzu ile iterek kapıya doğru yöneldi.

"Tek istediğim siz meleklerin nefesinden uzakta ölmek."

"Küçük sevgilin de sen de çok zor parçalarsınız oysa melek nefesini bir kere tatsanız vazgeçemezsiniz."

 my angel / sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin