Bölüm 3

14 3 12
                                    

Odamı incelemeden uyuduğum için kendi kendime söylenmiştim. Keşke ne ile ilgili olduklarına bakabilseydim. Başımın ağrısında mı görmüştüm yoksa kitaplar gerçekten oradalar mıydı? Bilmiyorum. Emin olmanın tek bir yolu vardı. O da annem Rosa'a sormaktı. Kesin kararlıydım sormalıydım çünkü emin gibiydim gördüğüme. Hayal olmadıklarını düşünecek kadar emindim. Kırmızı kitapların yerine farklı kitaplar gelmiş olsa da merak edip içine bakmaya karar vermiştim. Karnımın gurultusunu, bir anlık umursamayarak devam ettim. Siyah kapaklı üzerinde hac işareti bulunan bir kitaptı. İşlemesi gümüştendi ve bu kitaba ilgimi daha çok arttırmıştı. Hiç gümüş işlemeli bir kitap okuduğumu hatırlamıyordum veya anımsamıyordum. Kitabın adı İncil idi. Başladım okumaya.

" İsa Mesih'in Soyu

İbrahim oğlu, Davut oğlu İsa Mesih'in soy kaydı şöyledir:

İbrahim İshak'ın babasıydı,

İshak Yakup'un babasıydı,

Yakup Yahuda ve kardeşlerinin babasıydı,

Yahuda, Tamar'dan doğan Peres'le Zerah'ın babasıydı,

Peres Hesron'un babasıydı,

Hesron Ram'ın babasıydı,

Ram Amminadav'ın babasıydı,

Amminadav Nahşon'un babasıydı,

Nahşon Salmon'un babasıydı, ..."

Ardından devam ettim okumaya kimdi bu insanlar merak etmiştim.

" İsa Mesih'in Doğumu

İsa Mesih'in doğumu şöyle oldu:

Annesi Meryem, Yusuf'la nişanlıydı. Ama birlikte olmalarından önce Meryem'in Kutsal Ruh'tan gebe olduğu anlaşıldı. Nişanlısı Yusuf, doğru bir adam olduğu ve onu herkesin önünde utandırmak istemediği için ondan sessizce ayrılmak niyetindeydi.

Ama böyle düşünmesi üzerine Rab'bin bir meleği rüyada ona görünerek şöyle dedi:

"Davut oğlu Yusuf, Meryem'i kendine eş olarak almaktan korkma. Çünkü onun rahminde oluşan, Kutsal Ruh'tandır. Meryembir oğul doğuracak. Adını İsa koyacaksın. Çünkü halkını günahlarından O kurtaracak.

Bütün bunlar, Rab'bin peygamber aracılığıyla bildirdiği şu söz yerine gelsin diye oldu:

"İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel* koyacaklar."

Yusuf uyanınca Rab'bin meleğinin buyruğuna uydu ve Meryem'i eş olarak yanına aldı.

Ama oğlunu doğuruncaya dek Yusuf ona dokunmadı. Doğan çocuğun adını İsa koydu."

"İsa kimdi acaba?" diye düşünmeye başlamıştım ki, karnımın guruldamasına daha fazla dayanamayarak aşağıya inmeye karar vermiştim. Nasıl olsa kitap buradaydı ve yine okuya bilirdim. Ayrıca başımın eskisi kadar acımadığını düşünüyordum. Dinlenmek iyi gelmişti. Zaten 5 tane dikişim vardı. Doktorlar dikişlerimi yedi ile on gün sonra aldırabileceğimi söylemişlerdi. Bir hafta içinde eski hallime dönecektim ve bu olaylar içindeki en sevindirici şeylerden biriydi.

Oturduğum masamdan kalkarak aşağı inmek için birkaç adım atmamla enfes kokular hissetmem bir oluşmuştu.

"Annem neler pişirmişti acaba? Benim en sevdiğim yemek neydi hatırlamıyordum ama hatırlayabilirdim ya da yedikçe öğrenebilirim." diye düşünüyordum.

Aşağıya doğru inerken annemin sırtı bana dönüktü. Babam ise salonda kanepeye uzanmış aslanlarla ilgili bir belgesel izliyordu. Anladığım kadarıyla evin tek çocuğu bendim ya da kardeşim bir yerlerde olmalıydı. Annem ise üzerine pembe bir buluz, altına siyah hafif bol bir eşofman giymişti. Saçları sarıydı ve tepesinden toplamıştı çok yakışmıştı kendisine bu hali. Ağlamıyordu hatta gülümseyerek yemek yapıyordu. Balık kokusu alıyordum. Anlaşılan balıkla ilgili yemekleri seviyordum.

Taş'tan Evler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin