10 Ağustos 2017
Yıllar su gibi akıp geçmişti. Bugün on altı yaşıma basıyordum. Vakit ne ara geçti? Günler ne ara bu kadar kısaldı? Bilmiyorum. Ama sonunda sınıfımız en güzel kızı ile dans edeceğimiz gün geldi. Annem babam benim için özellikle hazırlanmıştı. Bay Steve kendinden emin smokinini giymiş İtalyan kesim bir elbisenin içinde sempatik duruyordu. Annem ise yine bembeyaz teni ile uzun kloş eteği olan bir elbise giymişti. Üzerine taktığı şık ince işlemeli melek bir kolye vardı. Saçlarını bu defa toplamak yerine bukle bukle yapmıştı. Ve onları hafif arkadan birleştirmişti. saçlarının bukleleri ışıl ışıl omuzlarına düşüyordu. Güzel bir şölen hazırlanmıştı benim için. Akşam yemeğini orada yiyecektik ve ardından şölen başlayacaktı. Babam bu yaş dönümünün unutulmaz olmasını istiyordu çünkü ben üniversiye girmeye hak kazanmıştım. Doğru ya size anlatmadıjm üniversite sınavını Daniel ile geçtik başarı ile. Füzel bir deniz sefası çekmek istedi. Kapıyı açıp kendimi atarcasına dışarı çıkmıştım. Babam annemi alıp yavaş yavaş baloya gidiyordu. Ben ise onları kapı girişine kadar izlemiştim. Mutlu görünüyorlardı. Tatlı şakalar yapıyor, muhabbet ediyorlardı. Bende sevdiğim kadın ile böyle olabilecek miydim? Babam Bay Rose u alnından öpüyordu. Bay Steve annemi çok seviyordu. Ona bakarken bile gözlerinin ışıltısı değişiyordu. Annemin bugün ki ince beli bu elbise de çok daha zarif duruyordu. Siyah bir elbise sarı saçlar. Güzel bir çift olmuşlardı. Babamları izlemeyi bırakıp denize çevirmiştim gözlerimi. İçime çekmiştim onu . bu koku bana yıllardır unuttuğum bir şeyi hatırlatıyordu. İçimde olan ukde ve işte şimdi yine o anlardan bir tanesindeyiz. Yine aynı koku ve yine aynı şehir. Balonun yerini bile bile kendim seçmiştim. Bu otelde olmasını istemiştim. Burası ve bu şehir bana iyi geliyordu. Neden iyi geldiğini, nasıl iyi geldiğini bilmesem de bana iyi geliyordu.
"mmm... oh..." ellerimi açtım iki yana doğru ve bir kez daha dalgalanmış saçlarıma dokunarak çektim havayı içime. Çeketimi çıkarıp omzuma attım. Smokinin hafif kenarını düzelterek mırıldandım.
"İşte ben geldim yine. Seni görmeye geldim ama göremiyorum! Bu koku beni sana çeksede ,seni tanıyamıyorum sadece siyah olduğunu hatırlıyorum. Kimsin? Sana geldim! Bana gelmeni bekliyorum." Yine yalnızlığın peşinden gidip , sahilde biraz yürüdüm. Sanki karşıdan biri bana doğru geliyordu. Gözlerim buğulu idi tam göremiyordum.
"Hey Sam! Hadi gelmiyor musun oğlum?" annem sesleniyordu. Babam Steve annemi desteklercesine o da bir şeyler söylemişti.
"Sam seni bekliyoruz. Sensiz balo başlamaz biliyorsun. Yemek yiyeceğiz oğlum hadi gel." Babamlara bir anda dalgınlıkla dinlerken yanımdan geçen kişinin yüzünü görmemiştim. Tek gördüğüm arkasından uçuşan etekleri idi. Ardından deniz sefasını bırakıp babamlara doğru ilerledim. Artık neredeyse onların boyunda idim. Hızla uzuyordum. Çevremdekiler uzun boylu yakışıklı bir beyefendi olacağımı ve babamı anımsattığımı söylüyorlardı. Baloya doğru ilerledik. Uzun bir kırmızı halı vardı. Her yeri haberciler ile dolup taşmıştı. Babamın bu kadar ün yapmış olmasını bazen sevmiyordum. Ne zaman bir şey yapmaya kalsak hep manşetlerde oluyorduk. Ardından içeriye girdik. Güzel bir yemek yedik. Annem yine bir balık menüsü hazırlatmıştı. Yemeği yerken sohbetler ediyor, gülüşüyorduk. Sınıftaki bir çok arkadaşım oradaydı. Sınıftaki bir çok arkadaşım oradaydı. İşte sınıfın en güzel kızı Rosaline gelmişti. Koyu turkuaz bir elbise giymişti. Kalın kıvrımlı etek ucu, omuzlarına düşen askılar, siyah mini topuklu ayakkabı ve mini bir siyah el çantası ile kırmızı halıdan bize doğru yürürken göz kamaştırıyordu. Saçları küt idi ve o da bukle bukle yapmıştı. Masamıza doğru yaklaşmıştı. Daniel ile birbirimize bakıp mimiklerimiz ile konuşmuştuk adeta.
"Hadi Sam! Ayağa kalk" der gibi kaş göz yapıyordu Daniel. Ben de öyle yaptım.
"Merhaba Sam nasılsın?"
"Hoş geldin Rosaline. Umarım partiyi seversin." Gülümseyip cevap verdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taş'tan Evler
SpiritualSiz O'nsuz kaç yıl yaşadınız? Ben O'nun muhabbetinden yoksun, tam 8 yıl yaşadım. Şimdi bir uçurumun kenarından su ana kadar yaşadığım boş zamanlara bakıyorum da, hiçbir şey bırakmamışım akıllarda. Sadece popüler olmakla yetinmişim. Böyle fani, böyl...