1|"düşüyor muymuş böyle, na jaemin?"

1K 52 142
                                    

Ben, Na Jaemin; bu dünyanın tanık olabileceği en tatlı, yakışıklı, seksi, mükemmel ve tapılası varlık benim ve herkes bu konuda bana katılır, zaten onların hiçbir zaman başka bir şansı daha olmadı. Yani olmamıştı. Lee Jeno denen sevimsiz, kaba, insanlıksız ve yakışıklı, cehennem kadar ateşli olan diğer bir varlık gelene kadar.

Ah, Lee Jeno, ondan nefret ediyorum. Çünkü Leydiler tarafından gördüğü en ufak bir sevgiyi dahi hak etmiyor.

Tanıdık upuzun ve sıkıcı merdivenleri çıkıyorken gözüme takılan sarı saçlarla kaşlarımı çattım, yüzüme onu her gördüğümde olduğu gibi tiksinti dolu bir ifade yerleşmesine rağmen gülümsemeye devam ettim çünkü Na Jaemin işte buydu: Dünyadaki tüm Leydilerin gününü gülüşümle aydınlatmazsam eğer, varoluşumun ne anlamı kalır ki?

Bu kadar düşünceli olmak beni bazen yoruyor açıkçası. Fakat ben bunu hiçbir zaman sorun etmedim, her ne kadar zorlayıcı olsa da mükemmel olmak benim işim ve bunu Lee Jeno gibi kendini bilmezlere kaptıramayacak kadar mükemmelim.

Kütüphaneye giden koridorları yürüyorken ileriden gelen bir sesle duvarın arkasına saklanıp konuşan kişilere baktım. Aslında tahmin etmesi hiç de zor değildi, Lee Jeno yine güzel Leydileri cezbedip benden vazgeçmeleri gibi bir yanılgıya sürükleyerek o zehirli kelimeleriyle her birinin kalbini binlerce parçaya ayırıyor ve dahası, onları yakışıklı erkeklere küstürüyordu.

Cidden, Lee Jeno gibilerinin neslinin bir an önce tükenmesi gerekiyordu, beyefendilerin nâmını böyle kötü bir şekilde kirleten kötü huylu bir adam; hiçbir beyefendi tarafından iyi karşılanmazdı ve işe bakın ki ben bütün beyefendileri temsilen orada duruyordum. Çünkü hiçbir Leydi Lee Jeno'yu benden başka bir beyefendiye tercih etmezdi.

Mükemmel olmanın faydaları...

Yandan ayırıp güzelce şekil vermiş olduğum saçlarımı telefonumun ekranından bakarak bir kez daha düzelttim, yüzüme güzel olduğunu düşündüğüm bir ifade yerleştirip dakikalarca kendimi izledim. Sonuçta ben öyle iki saniyelik bir bakışmayı hak eden biri değildim, yüzüme en az beş dakika bakılmalıydı.

Üzerimdeki bordo ceketi düzeltip hızlı fakat rahat adımlarla densiz Jeno'nun ve onun kalbini kırmakla olduğu talihsiz Leydinin yanına gittim, Lee Jeno'ya dışarıdan oldukça dostane gibi görünen nefret oldolu bir bakış attım ve bunu sadece o fark etti.

"Ah, böldüğüm için affınıza sığınıyorum sevgili Jeno, fakat iflah olmaz bir centilmen oluşum gözlerimin önünde bir hanımefendinin kalbinin paramparça olmasına seyirci kalamayacak kadar hassastır. Ve şimdi eğer bu hanımefendinin kalbini kırdığınız yetmiş ise, gidip onarmamız gereken kırık bir kalp var, değil mi Leydim?"

Gözlerindeki kızgın bakışın beni ne kadar zevke getirdiğiyle ilgili oturup sayfalarca yazı yazabilirdim fakat durum buna müsait değildi. İlk önce mükemmel oluşumun tadını çıkartmalıydım elbet.

Önümdeki Leydinin zarif elini tutarak biraz eğildim, dudaklarımı tam parmaklarının bittiği yere hafifçe bastırıp ona aşağıdan baktığımda neredeyse gözlerinden fışkıran kalpleri görebiliyordum. 

"O zaman izninizle, Lee Jeno."

Zarif Leydileri densiz Lee Jeno'nun elinden bir kez daha kurtarmıştım. Gerçekten, melek misali bir adamdım. Emindim ki Tanrı işte tam da bu yüzden beni böylesine güzel bir yüzle ödüllendirmişti.

Lee Jeno'nun gözünü yersiz bir hırs bürümüş olmalı ki Leydinin diğer elini tuttu ve yüzüne zavallının eriyip biteceği bir gülüş kondurdu, aynı benim yaptığım gibi elinin üzerini öptü ve flörtöz bakışlarını bana çevirdi.

"Tıpkı her erdemli beyefendinin yapacağı gibi, benim de kendi sebep olduğum kırıklarla kendim ilgilenmem gerekir, sevgili Jaemin. O zaman, izninizle tamir etmem gereken bir kalp var, size iyi günler."

Leydiyi benden kaçırdığı yetmiyormuş gibi gitmeden önce kulağıma kadar eğilerek söylediği cümle beni tepeden tırnağa sinirle titretmiş ve içimde ona karşı olan bütün nefretin anında on sayısının katlarıyla çarpılmasına sebep olmuştu.

"Düşüyor muymuş böyle, Na Jaemin?"

Lee Jeno...

Ondan nefret ediyordum.

Resmen benim kozumu bana karşı kullanmıştı!

Ah, sakin Nana, sakin ol hayatım, bir hanımefendinin bile değil, densiz Jeno'nun seni bu denli sinirlendirmesine izin vermemelisin, bir beyefendiye bu yakışmaz. Özellikle bir İngiliz beyefendisine...

Doğru, yıllarca İngiltere'de yaşamış bir beyefendiye Lee Jeno gibi bir hadsizi tercih etmiş olan Leydi burada hatalı olan tek kişiydi.

Sinirli adımlarımı tekrar merdivenlere yönelttim, hayır, kütüphaneye gidip bir kitap molası vermeyecektim çünkü çoktan sinirden saçlarım dikilmeye başlamıştı bile. Ve eğer Na Jaemin'in saçları sinirden dikiliyorsa bu olacak kötü şeylerin habercisidir. Lee Jeno bunu ödeyecekti. Lee Jeno sahip olduğu güzel yüze rağmen zavallı Leydilerin kalplerini kırdığı için pişman olacaktı, ona ödetecektim.

Hızlı adımlarımı arabama doğru yöneltip öğleden sonraki dersimi hiç düşünmeden eve sürdüm, yol boyunca oldukça sinirliydim ve bu sinir ancak bu geceyi benimle geçirmeyi tercih eden bir Leydi bulduğumda geçerdi. Bir an önce gidip üstümü değiştirmeli ve Leydileri kendime hasta etmeliydim.

Gerçi bunun için çok fazla şey yapmama gerek yoktu.

Arabayı gelişigüzel park edip eve girdim, üst kata çıkmamla birlikte odasının önünde dikilmiş yorgun fakat heyecanlı gözleriyle beni izleyen ikiz kardeşime kaydı gözlerim. Ah hayır, işte bu çok kötüydü! En az Lee Jeno kadar densiz olan kardeşim tam da Lee Jeno'nun ardından odasından çıkmışsa eğer, muhtemelen başıma taşlar yağacaktı.

Dünyanın ikizim ve Lee Jeno gibi hadsiz adamlarla dolu olmasından hayatım boyunca nefret etmişimdir.

"Hey, n'aber canım kardeşim? Bugün erkencisin."

Gözlerimi devirip ne söyleyecekse artık söylemesini anlatmak ister gibi sabırsız ve sinirli bir bakış attım kardeşime. Ona bakmaya dayanamıyordum çünkü benim mükemmel yüzümü densizliklerine alet etmekten asla çekinmiyordu.

"Breaker yeni bir iş aldı, kardeşim, ben de tam sana bu müjdeyi vermek üzereydim. Bu seferki işimiz oldukça para getiriyor hem."

Peki, iş demek Breaker'ın bilgi toplaması demekti, bu da Na Jaemin Leydilerle oynaşabilir anlamına geliyordu. Açıkçası erkek kardeşimin beni mutlu etmesini hiç beklemiyordum.

"Neymiş o iş?"

Kardeşim benimle dalga geçer gibi muzipçe güldüğünde hoşuma gitmeyecek bir şeyler olduğunu anlamıştım elbet. Fakat bir kez olsun aksini düşünmek istedim.

Buna gerek kalmadı.

"Lee Jeno hakkındaki her şeyi öğrenmek."

Birkaç dakika kardeşimin yüzüne bön bön baktım çünkü dediğim gibi, benim yüzüm birkaç dakika bakılmayı hak ederdi, daha azını değil.

"Pardon?"

Breaker-HeartbreakerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin