4|"rengini baştan belli ettin, jaemin."

397 40 96
                                    

Bana neredeyse burunlarımız değecek kadar yakın mesafedeki bu utanmaz adam ne yapmaya çalışıyordu gerçekten anlayamıyordum. Lee Jeno benden nefret ediyordu, sevmediği şeyler listesinde ben vardım ve Jaehyuk'un araştırmaları her zaman doğrudur, yani benden nefret etmesi gerekiyordu.

Öyleyse benimkilere doğrudan bakan dipsiz gözleri nasıl bu denli büyük duyguları barındırabiliyordu içlerinde?

"Jeno..."

Adını söyleyişimle gözleri dudaklarıma kaydı ve yamuk bir şekilde gülümsedi, Jeno'yu anlayamıyordum. Her ne kadar mükemmel olsam bile o kadar karışıktı ki ben bile çözemiyordum.

"Boşversene, Jaemin. Dediklerimi unut ve benden uzak dur, hakkımda bir şeyler biliyor olmalısın ki buraya geldin, şimdi git ve bir daha gelme. Zira bir kez daha böyle karmaşık bir durumda karşı karşıya gelirsek yapabileceklerimden sorumlu olmayacağım. O zaman, izninle."

Kalkıp gitti. Benim ise aklım dudaklarıma çarpan nefeslerinde kalmıştı.

Beynimin değerli boş raflarını Lee Jeno'yla harcadığım zamanlara ayırabilmek benim için öylesine zorken, bir de şimdi hislerini hatırlayacaktım ve Jeno'nun aklımı karıştırmak için sarf ettiği tüm o sorularda ne demek istediğini düşünecektim.

Belki de vazgeçmeliydim.

"Ağlayıp ayaklarıma kapanarak bana yalvardığın videoları üniversitenin sitesine koyarım."

Vazgeçmek benim için hiçbir zaman ikinci bir seçenek olmamıştır.

Cebimden küçük not defterini ve yanındaki kalemi çıkardım. Boş bir sayfayı açıp birkaç saniye cümlelerimi kafamda toparladım ve hazır olduğumda yazmaya başladım.

-İflah olmaz bir öküz
-Vizyonsuz
-Uzmanlık alanları flört etmek ve akıl karıştırıcı bir biçimde bakmak
-Zeki
-Leydiler onun için en ufak bir önem teşkil etmiyor

Birkaç dakika en az benim kadar mükemmel olan yazımı izleyip yüzümde parlak bir gülümsemeyle cebime koyuyordum ki önüme oturan bir Leydiye çevrildi gözlerim, ona büyükçe gülümsedim.

"Ah, sizi burada görebilmek ne kadar güzel, Leydim. Ben de tam hiçbir zaman aklımdan çıkmayan güzel çehrenizin hayalleriyle yanıp tutuşmaktaydım. Ben böylesine kötü bir durumdayken beni güzelliğinizle şereflendirmenizi neye borçluyum acaba?"

Gözlerini hâlâ gitmekte olan Jeno'ya anlık bir şekilde çevirip tekrar bana baktığında söyleyeceği şeyin beni sinirlendireceğinji bilmiyordum, gerçekten bilmiyordum.

"Az önce... Jeno ile bayağı yakın görünüyordunuz Jaemin. Merak ediyorum da, aranızda bir şeyler mi var?"

Tanrı aşkına! Jeno ve ben. Ben ve Jeno.

Düşünmesi bile bu kadar iğrençken bir de soruyor muydu yani?

"Ne münasebet, Leydim, bunu gerçekten yapabileceğimi mi düşündünüz? Size böyle düşündürdüğüm içim yazıklar olsun bana!"

Meraklı gözlerinin gidip başka türlü bakışlara yerini bıraktığında kaçmak için hazırlanmam gerekirdi, zira bu saçma soruyu duymak mükemmelliğime resmen leke sürmüştü.

Lee Jeno adında uzun, kaslı ve yakışıklı bir leke.

"O zaman... Lee Jeno'yla aramızı yapabilir misin? Sana sormamın saçma olduğunu biliyorum fakat ondan çok hoşlanıyorum ve gidip söyleyebilecek cesareti bulamıyorum içimde. Ne olur, çok bir şey yapmana gerek kalmayacak, Jaemin, eğer yollarımızı bir yerde birleştirirsen kalanını ben halledeceğim, söz."

Breaker-HeartbreakerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin