12|"neden gözlerimi üzerinden çekeyim, seni saatlerce izlesem bile doyamazken?"

332 39 103
                                    

Dün geceki olaydan sonra yine Jeno'nun yanında açmıştım gözlerimi, onun odasındaydık çünkü o eve gitmeme izin vermemiş ve ne kadar tehlikeli olduğundan bahsederek bir şekilde beni vazgeçirmişti. Evimin etrafında elliden fazla adamın gece boyu nöbet tutacağı gerçeği bile onu sözünden döndüremedi.

Ve işte buradaydık, kollarının arasındaydım, başım göğsüne yaslıydı, sımsıkı sarmış olduğu kollarının arasında neredeyse boğulacak olsam bile bu önemli değildi, mutluydum. İçime onun yanımda oluşundan kaynaklı bir huzur yayılmıştı.

Üzerimde yine onun kıyafetleri vardı, dün gece onun şampuanını kullanmıştım, saçlarım onunkiler gibi kokuyordu bu yüzden. Onun gibi olmak güzeldi, o benim için değerliydi bu yüzden fark etmeden ona benzemeye çalışıyordum.

O uyanana kadar çıkmadım kollarının arasından, sımsıkı tutuşunda boğulacak bile olsam göze alamadım. Onun sıcaklığına sadece bir geceliğine maruz kalsam bile beni bıraktığı an içimi kaplayacak olan boşluk ve üşüme hissi kılımı kıpırdatmamı bile engelledi hatta. Her yerim uyuşmuşken ve zaman kavramımı yitirmişken öyle yatmaya devam ettim.

Derin bir nefes alıp kolunu üzerimden çekti, sırt üstü yatırdı bedenini, uyandığını anlayıp yatağın içinde dikleşmiş, uyku mahmuru yüzüne sabitlemiştim bakışlarımı. Bir insan uykudan henüz uyanmışken nasıl bu denli güzel görünebilirdi?

Yavaşça şişmiş gözlerini araladığında gördüğü ilk şeyin ben oluşu onu mutlu etmiş olacak ki gülümsedi, gözlerini ovuşturup gerindi ve karman çorman olmuş saçlarını eliyle arkaya doğru tarayarak oturdu. Benim de ondan aşağı kalır bir yanım yoktu muhtemelen, karamel saçlarım bir kuş yuvası edasıyla dikilmiş ve karışmıştı.

Kendimi onun bu güzel hâli karşısında öyle hayal edince utanmıştım.

Sonuçta benim de mükemmelliğimin en parlak noktada olmadığı bazı zamanlar oluyordu.

"Uyandığımda karşımda ilk seni görebilmek o kadar hoş ki hayatımın kalan günlerini de böyle geçirebilmek adına büyük bir istek duyuyorum içimde."

Yeni uyandığı için normalinden daha kalın çıkan sesine karşı gülümseyerek bakışlarımı anlık yere indirdim, benden beklenmeyecek bir biçimde utanmıştım.

Bu gerçekten daha önce olmamış bir şeydi, Jaehyuk beni her zaman için utanmaz arlanmaz akıllanmaz biri olarak adlandırırdı. Eh, yalan olduğunu söyleyemem.

"Geçirebilirsin. Zira ben de aynı fikirdeyim, gözümü ilk açtığımda seni görmek o kadar güzel ki sonsuza kadar böyle uyansam yine de sıkılmam, gerçi, sana bakıyorken sonsuzluğu izliyor gibiyim ben zaten. Cennetin böyle güzel olabileceğini hiç düşünmemiştim."

Gülümseyerek dizime koydu başını, ellerimi saçlarında gezdirdim. Onun gibi benim de yüzüme kocaman bir gülümseme hakimdi, dakikalarımızı öyle harcadık. Ta ki kapı tıklatılana kadar.

"Kalkın kahvaltınızı yapın artık! Ben çıkıyorum, bu gece eve gelemeyebilirim, size iyi eğlenceler."

Son cümlesinden sonra kocaman bir kahkaha attığını duyduğumuzda ikimiz de bir süre ne demek istediğini anlamaya çalışır gibi birbirimize baktık. Jetonumun düşmesiyle ilk gözlerimi çeken kişi ben olmuştum ve o da ani hareketlerle kucağımdan kalkıp üzerini düzeltti.

"Ben yüzümü yıkamaya gideyim."

Başımı sallayıp hızla çıkışını izledim. Utanmıştı, çok tatlıydı.

Lee Jeno utandığında çok tatlı gelmişti gözüme ve ben bunu ona karşı kullanmayacak kadar anlayışlı değildim.

Yataktan kalkıp aynada birkaç dakika kendimi izledim. Saçım gerçekten de karışmıştı, gözlerim çapaklıydı, yüzüm yağlanmıştı... Kısacası berbat durumdaydım.

Breaker-HeartbreakerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin