3|"gördüğü ilk andan beri nefretle bakan birini nasıl arzulayabilir bir insan?"

390 42 160
                                    

Gözlerimi araladığımda kendi odamın tavanı karşıladı beni, birkaç saniye daha önce ne olduğunu düşünmekle geçirdiğimde başıma giren mükemmel bir ağrı yüzünden iki büklüm olmuştum. Ilk başta ne olup bittiğini anlayamadım fakat sonrasında aklıma doluşan anılarla kendimi yumruklamak istemiştim.

Amanda'nın evine gelen kişi ikiz kardeşimden başkası değildi ve işe bakın ki tüm mükemmelliğimi ve gururumu ayaklar altına alıp beni Jeno ile flörtleşmek zorunda bırakmaması için karşısında saatlerce bebek gibi ağlamıştım.

Na Jaehyuk bunu ölene kadar gözüme sokacaktı.

Belki de onu hemen şu an öldürmeliydim.

Başımı yan tarafa çevirdiğimde kendi yüzüme karşılaşmayı hiç beklemediğimden birkaç saniye ne olduğunu anlamamış, hatta ruhumun bedenimden çıkıp bedenimi yanımda bırakmış olduğunu falan düşünmüştüm.

Bir dakika, benim saçlarım grili mavili karman çorman bir şey değildi, olamazdı.

Olsa da sorun değildi, mükemmelliğime bu saçma saç stili bile gölge düşürememişti sonuçta.

Bekle. Bu yanımda uzanan Jaehyuk olabilir miydi?

Elimi uzatıp parmağımla pürüzsüz yanağı dürttüm birkaç kere, ya bedenim ruhumdan ayrılmıştı ya da burada yatan gerçekten Jaehyuk'tu.

Hayır hayır, o insan görmekten hoşlanmadığı için tüm gününü odasında bilgisayarlarıyla araştırma yaparken ve Breaker'ın beyni olurken geçiriyordu. Bebekliğimizden beri birilerinin yanında olmasından hiç hoşlanmazdı, öyle ki kabus gördüğünde bile annemizin yanına gidip sarıldığını hatırlamazdım.

Yanımda yatan Jaehyuk olamazdı çünkü o insanlarla aynı yatakta yatamazdı.

"Jaehyuk? Sen misin?"

Ağzını birkaç kez şapırdatıp arkasını döndü, bu sefer de saçlarını karıştırdım çünkü saçlarının karıştırılmasından nefret ederdi.

"Jaemin rahat dur o elini başka amaçlar için kullanacağım bak! Bir uyutmadın ya! Zaten sabaha kadar kusmuğunu temizledim, bana böyle davranıyorsun."

Jaehyuk... Kusmuk... Benim kusmuğum...

Ah, ecelime susamış olmalıydım.

Neyse, ölürsem en azından Jeno ile flört etmek zorunda kalmayacaktım.

"Git hazırlan artık, Jeno'nun dersi öğlenden sonra bir buçukta bitecek ve saat neredeyse on iki. Bu gidişle onunla konuşma fırsatı bulursun. Bu arada komodinin üzerine benim bulduklarımı yazdığım bir defter bıraktım, not almayı unutma. Hoşlanmadığı şeyler de var onları ezberle ki saçma sapan şeyler söyleyip aranızı bok etme. Hadi git artık, uykum var."

Yine de şansımı denemek zorundaydım.

"Ama-"

"Eğer beş dakikaya kaybolmazsan dün sarhoşken ayaklarıma kapanıp ağlayarak yalvardığın videoları üniversitenin sitesine koyarım Jaemin."

Na Jaehyuk'un tam bir yılan olduğunu biliyor muydunuz? Artık biliyorsunuz.

"Ben kaçtım."

Banyoya girip duşumu aldıktan sonra yüzüme bakım yaptım, dişlerimi fırçalayıp saçlarıma şekil vermiştim ki saatin neredeyse biri on beş geçiyor olduğunu gördüğümde başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi oldu.

Tanrı aşkına, rutin işim olarak her gün en az yarım saat kendimi aynada izlemem gerekirdi benim, on beş dakikada nasıl kıyafet seçip hemen giyebilirdim!

Breaker-HeartbreakerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin