13.BÖLÜM - ÖLME

89 11 2
                                    

^Merhaba nasılsınız umarım iyisinizdir. Fakat bu bölümü okuduktan sonra pekte iyi olmaıycaksınız. Kalbim Alp ve Idil 'i ayırmak istemedi ama kolay bir şekilde de kavuşamıycaklar  . Çok ipucu vermiyim . Iyi okumalar çiçeklerim ^^

Küçük bir not : Balkon sahnesi  çok uzun içinizden gelerek okuyun bu şekilde sıkılmazsınız ^^

*Yağmur damlaları bu sefer düşmüyordu yere , benim tek bedenimden değil ruhumumdan da kanlar düşüyordu yere

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*Yağmur damlaları bu sefer düşmüyordu yere , benim tek bedenimden değil ruhumumdan da kanlar düşüyordu yere .*


"Alp geldin . Nasıl ? Sen Paris ' e gittin ? Neden geldin ?"ufak bir kahka attı.

Idil neden mi gelmiş ?

Ay sus içses rezil oldum .

Her zaman .

"Senin için geri geldim ."dedi romantik bir sesle .

"Alp ben - " derken Ayça hanım bize seslendi.

"Hadi arkadaşlar çekimler başlıyor herkes yerlerini alsın." başımı sallayarak  yürüdüm.

Harika bir görkemli fakat çok nostajik bir kraliyet evi evet bilirsiniz . Balkon sahnesi çekilicek . Alp ve ben ...


"Evet arkadaşlar balkon sahnesini biliyorsunuz . Replikleriniz söyleyip akışa bırakın sakin olun . Hazırsanız , üç , iki ve bir motor ."

ALlp başladı o harika replik ile ;

Romeo : Yarayla alay eder, yaralanmamış olan.
Dur, şu pencereden süzülen ışık da ne?
Evet, orası doğu, Juliet de güneşi!
Yüksel ey güzel güneş, öldür şu kıskanç ayı,
Bak nasıl da sararıp soluvermiş Tanrıça kederden
Sen ondan çok daha güzelsin diye.
Kıskandığı için vazgeç ona bağlılıktan,
Sayrılı ve toydur bakirelik giysisi.
Soytarılar giyer bunları ancak
Sen çıkar bu giysileri, at üzerinden.
Kadınım benim, ah benim sevgilim bu!
Ne olur ah, bilseydi sevgilim olduğunu!
Konuşuyor, ama bir şey de demiyor;
Ne çıkar anlatıyor ya gözleriyle
Karşılık vereceğim ben de!
Amma da yüzsüzüm, konuştuğu ben değilim ki.
Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi,
Yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan:
Biz dönünceye dek siz parıldayın, diye.
Gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde;
Utandırırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı,
Gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı.
Öyle parlak bir ışık çağlayanı olurdu ki gözleri gökte,
Gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı.
Bak, nasıl da dayamış yanağını eline!
Ah, eline giydiği eldiven olaydım da
Dokunaydım yanağına.

JULIET: Aaah!

ROMEO:
Konuşuyor.
Ey parlak melek, konuş yine!
Sen göz kamaştıran bir parlaklık veriyorsun geceye;
Cennetin kanatlı ulağısın başımın üstünde,
Tıpkı ölümlülerin hayretle açılan gözlerine göründüğün gibi.
Tembel bulutlara binip uçarken o havanın kucağında,
Onu seyreden insanlar gibi hayranlıkla,
Öylece bakıyorum ben sana.


OYUNCU SEVGİLİM (FİNAL OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin