Yeni evimden içeriye girdiğim an gepgeniş bir salonla karşı karşıya kaldım. Tam da benim sevdiğim gibi sadece siyah, gri ve beyaz renkler kullanılmıştı. Giriş kapısının tam karşısı tamamen camdan oluşuyordu bu yüzden de evin arka bahçesindeki havuz çok rahat gözüküyordu. Girişin sağ tarafında açık mutfak vardı. Sol tarafında ise bir koridor vardı. Koridorun sonunda bir sinema odası ve bir spor odası vardı. Aynı zamanda giriş kapısının sağ ve sol tarafından öbür katlara uzanıp ortada birleşen merdivenler vardı.
Orta katta misafir odası, banyo, müzik odası, çalışma odası ve tüm evlerimin olmazsa olmazı kütüphaneye çevrilmiş bir oda vardı. En üst katta sadece bir yatak odası ve bir banyo vardı. Evimin her tarafında Flora'yla iletişim kurabiliyordum. Odaları gezme işlemim bittikten sonra mutfağa inerken Flora'nın sesi evde yankılandı.
"Hoş geldiniz Bayan Fiore. Benden istediğiniz herhangi bir şey var mı?"
"Hayır teşekkür ederim Flora."
Flora sanal bir robot olduğu için onunla konuşurken dışardan kendi kendime konuşuyormuşum gibi bir izlenim oluşuyordu.
Dolaptan malzemeleri çıkarıp kendime yemek hazırlamaya başladım. Tina benim hem çok güzel yemek yaptığımı hem de mutfakta baya bir hızlı çalıştığımı söylüyor. Bir buçuk saat içinde iki çeşit yemek ve bir tatlı hazırlamıştım.
Oturup yemeğimi yerken Flora'nın sesi gelmeye başladı.
"Mrs. Bianch! Evinize bir seksen boylarında, kemik yaşı 25 olan, Berke Yarıcı adında mesleğinin avukat olduğu bilgisine ulaştığım birisi yaklaşıyor. Şu an bahçe kapısından içeriye girdi."
"Tamam Flora sorun yok, bırak girsin."
"Emredersiniz Bayan Fiore."
O sırada zil çaldı. Hemen kapıya gittim ve açtım.
"Merhaba."
"Merhaba? Siz kimsiniz?"
"Ben karşı evinizde oturuyorum. Yeni bir komşu geldiğini görünce tanışmak istemiştim."
Bana doğru elini uzattı.
"Ben Berke."
Memnuniyetsiz bir yüz ifadesiyle uzattığı elini tuttum.
"Çiçek."
"Ne güzel bir isminiz varmış. Belirli bir hikayesi var mı?"
"Var ama bu yeni tanıştığım birisinin bilmesi gereken bir hikaye değil. Herhangi bir sorun yoksa size iyi akşamlar Berke Bey."
"Haklısın fazla samimi davrandım. Neyse iyi akşamlar Çiçek. Hanım."
Kapıyı suratına resmen çarptım.
Gerçekten hâlâ böyle saçma insanlar var mıydı?
Demek ki varmış.
Yemeğimi bitirdikten sonra her yeri toplayıp yatak odama çıktım. Uyumak benim için tam bir eziyetti, hele yalnızken asla uyuyamazdım. Çünkü uyumadan önce babam her zaman saçlarımı oynardı. Bu huyum garip bir şekilde ameliyattan sonra bile değişmeyen sayılı şeylerden birisi. Normalde uykuya pek ihtiyaç duymam ama uyumak istediğimde de babam ya da Tina uyuturdu. Şimdiyse uzun bir süre uykusuz kalacağım kesin. Tüm bunları düşünürken telefonum çaldı, babam arıyordu.
"Efendim baba?"
"Kızım ayağın nasıl oldu? Arayacağım dedin ama aramadın o yüzden merak ettim."
"Sadece kırılmış ama ben hallettim. Arayacaktım da tamamen aklımdan çıkmış. Kusura bakma baba."
"Neyse iyiysen sorun yok. Fiore... Hâlâ uyuyamadın öyle değil mi kızım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AJAN: DUYGUSUZ
FantasyBen Fiore Bianch nam-ı diğer Ajan: Duygusuz. Dünya'nın en ünlü aynı zamanda da en gizli ajanlarından biriyim. Herkes beni Ajan: Duygusuz olarak tanır ama şimdiye kadar çalıştığım birlik dışında kimse beni görmemiştir. Türk olmama rağmen babam yüzünd...