(Yazarın Anlatımıyla)
(Fiore 8 Yaşındayken)Küçük kız son bir yıldır olduğu gibi yine odasında sessizce oturuyordu. Beline kadar gelen sarı saçlarını minik ellerine doladı ve onlarla oynamaya başladı. O sırada içeriye babası girdi. Usulca yanına oturdu ve kızıyla konuşmaya başladı.
"Benim güzel çiçeğim, Fiore'm. Babacığım neden böyle yapıyorsun? Hadi gel seninle bahçede oyun oynayalım biraz."
Küçük kız her zamanki gibi konuşmuyordu. Çünkü yaklaşık bir yıl önce annesini kaybetmişti. O günden beri de çok az konuşuyor ve sessizce odasında oturuyordu. Ayrıca sürekli krizler geçiriyordu. Bu krizler normal bir kriz gibi olmuyordu. Daha değişikti ve nedeni bir türlü bilinmiyordu. Babası onu bir sürü doktora götürdü. Ama doktorlar bunu geçirdiği bir travma yüzünden yaşadığını söylüyorlardı.
Ancak babasının tahammülü kalmamıştı. Bu kadar paranın içinde kızını iyileştiremeden elleri kolları bağlı durmak gururuna dokunuyordu. Evet adam zengindi hemde Dünya'daki sayılı zenginlerden birisi. Ama işte para her şeye çare bulamıyordu. Aslında kızını iyileştirecek bir yol vardı ama çok tehlikeli bir yoldu. O yüzden bir türlü karar verememişti. Kızına gözleri dolarak baktı ve tekrar konuşmayı denedi.
"Peki oyun oynamak istemiyorsan burada duralım. Ben sana masal anlatayım olur mu meleğim?"
Küçük kız masal kelimesini duyunca babasına kafasını çevirdi ve güzel yeşil gözleriyle bakmaya başladı.
"Gerçekten masal okur musun baba?"
"Tabii ki okurum bitanem."
"Peki hep olduğu gibi masalın sonunda yanımıza annem gelir mi? Her zaman ki gibi üzerimi örtüp bu kadar masal yeter çiçeğim. Hem artık babanın da uyuması gerekiyor der mi? Eğer öyle olacaksa masal anlat baba?"
Genç adamın duyduğu bu sözler gözlerinden birer damla yaş akmasına sebep olmuştu. Kızı o kadar masum ve heyecanlı bakıyordu gözlerine, sanki gerçekten masal anlatsa eşine geri getireceğine inanmasını sağlamıştı o bakışlar. Ama kızına mantıklı bir cevap vermeliydi. Hemen toparlandı ve konuşmaya başladı.
"Bitanem annenin yanımıza tekrar gelemeyeceğini biliyorsun ama ne demiştim. O hep yanımızda, sana masal anlatırken burada bizi izliyor olacak."
"Ben bizi izlesin istemiyorum. Yanımıza gelsin istiyorum. Hem ben ağlayınca o bana hiç kıyamazdı hemen yanıma gelip bana sarılırdı. Ama ben çok ağlasam da artık yanıma gelmiyor. Sadece izliyor. O zaman artık o beni sevmiyor mu baba?"
"Hayır öyle şey olur mu Fiore. Tabii ki seviyor."
"İstemiyorum masal! Seni de istemiyorum işte! Sende beni bırakıp gideceksin."
Küçük kız ağlayarak minik ellerini yumruk yapmış babasına vurmaya çalışıyordu. Babası kızını kucağına aldı ve sakinleştirme çalıştı. Sonra küçük kız sakinleşince yatağına yatırdı ve tam odadan çıkıyordu ki. Kızı birden titremeye başladı işte yine başlamıştı kriz. Ama artık adamın dayanmaya gücü kalmamıştı. Karar vermişti ne kadar tehlikeli olursa olsun o yolu seçmek zorundaydı. Kızını sakinleştirmeye çalıştı. Onun için tuttuğu hemşeriye seslendi. Hemşire koşarak içeri geldi ve Fiore'yle ilgilenmeye başladı. Adam daha fazla bu görüntüye bakamayacağı için odandan dışarı çıktı. O sırada karşısında yakın arkadaşını gördü.
"Ha avuto di nuovo una crisi?" (Yine mi kriz geçirdi?)
"Si." (Evet.)
"Hai deciso?" (Karar verdin mi?)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AJAN: DUYGUSUZ
FantasyBen Fiore Bianch nam-ı diğer Ajan: Duygusuz. Dünya'nın en ünlü aynı zamanda da en gizli ajanlarından biriyim. Herkes beni Ajan: Duygusuz olarak tanır ama şimdiye kadar çalıştığım birlik dışında kimse beni görmemiştir. Türk olmama rağmen babam yüzünd...