2.2

12.3K 711 311
                                    

Medya: Eray

Bilinmeyen' den

Koşarak kantinin en köşesindeki masaya ilerlerken Eray' a kantinde olmayacağımı ve bunun kimliğimi açıkça belli etmek olacağını söylediğimi anımsadım. Eray' a ters köşe yapmıştım, umarım anlayacak kadar zeki değildir diye geçirdim içimden. Masaya geldiğimde hızlıca bir sandalye çekip girdiğinde onu görebileceğim bir konumda oturdum, yanımda sürüklediğim arkadaşım neden burada olduğumuza anlam veremiyordu çünkü zil çalmak üzereydi.

Arkadaşım hâla söylenmeye devam ederken benim gözlerim kapıdan ayrılmıyordu. Ona aldırış etmesem de dediklerini dinliyordum.

"Ya kızım ne koşa koşa kantine geldik? Ben anlamıyorum ki seni, bir şey de almıyorsun. Birazdan zil çalacak biliyorsun değil mi? Kantinde sadece biz ve şu alt dönemler var." Gözleriyle arka masamızı işaret etmişti, dokuzlardan bir grubun oturduğunu görünce omuzlarımı silkerek önüme döndüm. Tam arkadaşıma cevap vereceğim sırada kantinden içeri onun girdiğini görmemle ilk önce gözlerimi kocaman açtım, sonra ise hızlıca bakışlarımı yanımdaki arkadaşıma diktim.

"Ee sen geçen izlediğin filmi anlatsana?" Bir an dediğimle şaşırdı. En umursamaz görüntümü takınmaya çalışıyordum her zamanki gibi, benim kimliğimi anlamaması için uyguladığım bir taktikti bu.

"Ne filmi ya? Ne saçmalıyorsun?" Gözlerim istemsizce arkadaşımın arkasından Eray' a doğru odaklandı, en azından umrumda değilmiş de sanki etrafı izliyormuş gibi bakınıyordum. Sonunda gözlerim onu odağına aldığında gülümsememi bastırdım, fazla uzun bakmam dikkat çekeceği için hemen tekrar gözlerimi kaçırdım. Kendine kahve almıştı, benim ondan almasını istediğim gibi.

"Of salak ya! Önceden anlamalıydım Eray için olduğunu. Ben de diyorum ne bu apar topar koşturmalar falan. Ne gerek vardı şimdi? Voleybol maçını bırakıp geldim, çıkışta da görürdün be kuzum." Karşımdan gelen sesle ona dönerken baktığım yöne bakan arkadaşımı fark ettim, anlamıştı. Eray' la konuştuğumu bir tek o biliyordu ve şimdi de onun için burada olduğumu anlaması oldukça normaldi.

"Ne yapsaydım? O benim için teneffüse çıktı, inanabiliyor musun? Uykudan yeni uyanmış hâliyle sırf ben istediğim için kalktı, hiçbir şey almak istemediği hâlde benim ondan almasını istediğim şeyi aldı." Gözlerim ona odaklandı, sürekli etrafına bakınıyor, yeni uyandığı için kanlanmış gözlerini açıp kapatıyordu. "Kim yapar ki bunu başka? O çok güzel."

Tıpkı bir rüyaya dalmış gibi konuşmam kendimi silkelememe neden oldu. Arkadaşım gözlerini devirse de bir cevap vermedi, beni anlamıyordu çünkü henüz kimseye aşık olmamıştı. Bir erkeğe böylesine bağlı olmamam gerektiğini söyleyip duruyordu, cevap vermemeyi seçiyordum çoğu zaman. Bir yerden sonra artık alışmıştı ve benim Eray' ı kendimden çok sevmeme kızmıyordu. Hâla beni anlamasa da sevgime saygı duymayı öğrenmişti.

Tekrar Eray' a baktım gizlice, kantinden çıkmadan önce etrafına bakıyordu son kez. Beni görmeyi mi umuyordu acaba diye düşünmeden edemedim. Gözlerinin altı uyuduğu için şişmişti ve saçları da tıpkı kuş yuvası misali dağılmıştı. Onu böyle daha çok sevdiğimi düşündüm, en masum hâliydi sanki. Siyah düz tişörtünü son kez düzeltirken elindeki kahveyle çıkışa doğru yürüdü. Çıkış bizim yan tarafımızda olduğu için oldukça yakındı. Birkaç adım ötemizdeki kapının önüne geldiğinde elinde tuttuğu üzerinden buharlar çıkan bardakla beraber tekrar arkasını dönüp kantine baktı. Bizim masaya dönen gözleri beni fark edemeden yüz ifademi en düz hâline sokup arkadaşımla konuşuyor gibi yaptım. Ta ki sarışın bir kız, telefonuna bakarken Eray' ı görmeyip ona çarpana kadar.

Terzin Ben Değilim| TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin