2.7

13.4K 739 721
                                    

Medya: Tuğçe

Eray' dan

Akşam eve gelince ilk iş Tuğçe denen kıza istek atmıştım, kız anında geri takip yapınca zaten uygulamada gezdiğini tahmin etmiştim. Bu yaptığım içimi huzursuzlukla dolduruyordu. İhanet ediyor gibi hissediyordum.

Bilinmeyen' in engelini kaldırıp kaldırmama arasında giderken önce üzerimi değiştirmeye karar verdim. Daha sonra düşünecek çok vaktim olacaktı nasılsa.

Üzerimdeki kirlileri çıkartıp mavi ve üzerinde roket desenleri olan, annemin aldığı absürt pijamalarımı giydim. Fazla çocuksu görünmelerine karşın o kadar rahattı ki, bazen okula giderken bile bunu giymek istiyordum. Odamdan kapıyı açık bırakarak çıkıp koridorda ilerlemeye başladım. Kirlileri makineye atması için anneme götürüyordum ve bir yandan da İntihaşk şarkısını mırıldanıyordum.

Salonda öylece oturmuş bir yemek programı izleyen annemi gördüğümde kafamı iki yana salladım. Bir türlü vazgeçemiyordu şunları izlemekten. Kıyafetleri ona verdiğimde izlediği programdan başını kaldırıp bana sinirle baktı.

"Eray kıyafetlerini çamaşır sepetine kendin de atabilirsin oğlum, çok zor değil." diye söylenmeye başlayınca bunun sonunun gelmeyeceğini bildiğimden hızlıca oradan kaçtım. Arkamdan bir ay önce yaptığım hataları bile saydığını duyuyordum. Aslında haklıydı ama üzerimdekilerin beyazlar kısmına mı yoksa renkliler kısmına mı atılacağını bir türlü bilemediğim için bu görevi anneme devretmek daha kolayıma geliyordu.

"Zaten ben ve baban senin köleniz Eray. Sabah beş dakika yatağını toplamaya üşeniyorsun, her gün babanla beraber biz topluyoruz. Evi süpür desen onu zaten beceremiyorsun, yemek de yapamıyorsun. Ben seni nasıl yetiştirdim bilmiyorum ki? Sana yapacaklarını öğretirken beni dinleseydin böyle mi olurdu oğlum? Yazık ya gerçekten, emeklerime yazık!" diyen söylenmesi hâla devam ederken içime derin bir nefes çekip gözlerimi devirdim. Odama girdiğim gibi kapıyı da arkamdan kapattım, ev işi yapamıyordum ne yapayım? Tek meziyetim güzel paspas yapıyor olmamdı.

Odam ses geçirmediği için şükür ki annemin sesi gelmiyordu. O kadar düşünmem gereken şey vardı ama ben kafamı bile dinleyemeyecek kadar kötü hissediyordum. Bu öğle arası konuşmadığımız için kendimi o kadar garip hissetmiştim ki, onun varlığına ne kadar alıştığımı ancak o zaman fark edebilmiştim. Bunu fark etmem karnıma garip bir ağrı saplamıştı. Dün akşamdan beri hiçbir şey yemediğimi hatırlattı bu ağrı, bir şekilde canım da yemek yemek istemiyordu zaten.

Yatağa girerek üzerime yorganı çektim, dünden beri uyuyamadığım uykuyu almaktı planım ama tabii ki uyuyamayacağımı biliyordum. Böyle bitkisel hayatta gibi yaşamam çok saçmaydı ama kendimi terk edilmiş hissediyordum, oysa engeli ben atmıştım. İyi de ya arkadaşım olmak isteseydi? Ceyhun gibi ya da Bora gibi bir arkadaşım mı olacaktı o zaman?

Ben gözlerimi yummama rağmen düşüncelere dalıp uyuyamadığım sırada odamın kapısı sertçe açıldı. Kafama kadar örttüğüm yorganı yavaşça başımdan aşağı indirdim. Annem elinde tuttuğu bir kağıt parçasını ve cüzdanımı yatağımın yanındaki ahşap komidine doğru bırakıp bana döndü.

"Oğlum kıyafetlerinin cebini niye kontrol etmiyorsun? Al bak az kaldı yıkıyordum her şeyi." diye azarlamasına omuz silkmekle yetindim. Bu hareketimi garip bulunca hafifçe yatağa yanaşıp gözlerime daha yakından baktı.

"Annem sen iyi misin? Normalde bana karşılık verip atarlanman lazımdı senin. Dün akşam yemeği de yemedin zaten. Bir şeyin mi var?" diye mırıldanırken hızlıca yatakta yanımda olan küçücük boşluğa çökmüştü bile. Olumsuz anlamda kafamı iki yana salladım. Uzandığım için pek belli olmuyordu bu hareketim.

Terzin Ben Değilim| TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin