(Yazar)
Son dersin bitmesine dakikalar kala Jimin kendini tatlı uykunun kollarına bırakmıştı. Hoseok amcası tarafından sorguya çekilmeyen tek öğrenciydi o. Aslında Bay Jung çok disiplinli bir öğretmendi ama en yakın arkadaşının oğluna da hiçbir zaman kıyamıyordu. Gerçi bu tatlılığa hiçkimse kıyamazdı ama. Jimin bundan yararlanan bir öğrenci değildi, sadece son zamanlarda çok uykucu bir çocuk olmuştu. Normalde amcasının dersini başka bir özenle dinlerdi kendisi.
Zilin çalmasıyla öğrencilerin dışarı akın etmeleri bir olmuştu. Bir kaç saniye sonra odada sadece iyi günler demesine bile izin vermeyerek sınıftan çıkan öğrencilere şaşkınlıkla bakan Bay Jung, Jimin'i uyandırmaya çalışan en yakın ve biricik arkadaşı Taehyung ve Taehyung'a koala gibi yapışan sevgilisi Jeongguk kalmıştı. Bay Jung eşyalarını topladıktan sonra "Jimin bebeğim ders bitti artık uyanabilirsin" diyerek odadan çıkmıştı. Çıkarken söylenmeyi de unutmuyordu. "O kadar mı kötü anlatıyorum yahu?"
"Ya salak uyansana artık, daha canım aşkım birtanecik sevgilime sürpriz yapacağım" Jeongguk sevgilisinin yanında olduğunu unutarak bütün sürprizi batırdığını yalnızca Taehyung ona 'asıl salak sensin' bakışını attığı zaman anlamıştı. Taehyung tam ağzını açıp konuşacakken Jimin top haline getirdiği küçücük elleriyle gözlerini ovuşturarak sanki saatlerce uyumuş gibi uyanmaya başlamıştı. Tabi kapıda sessizce onları izleyen Yoongi'yi görmüyordu. Yoongi adeta Jimin'in çocuksu hallerine tapıyordu. Bir insan uyurken bile bu kadar tatlı olmayı nasıl başarabilir ki?
Taehyung aniden kapıdaki hocasını görünce "hadi Jeon biz artık gidelim" diyerek sevgilisiyle birlikte hızlıca odadan çıkmıştı. Giderken- pardon koşarken en sevdiği (!) hocasına iyi günler demeyi de unutmamıştı tabiki.
Jimin yarı uykulu haliyle onu izleyen öğretmenini (!) görünce yanaklarının kızarmasına engel olamıyordu ama aynı zamanda da şirinlik yaparak Yoongi'nin gülümsemesine sebep oluyordu. Kafasını yan bir şekilde sıraya yaslayarak dudağını sarkıttığında Yoongi bu görüntü karşısında daha fazla dayanamayacağını anlamış olmalıydı ki kısık sesle "biraz daha şirinlik yapmaya devam edersen, benim artık çalışacağım, senin ise okuyacağın bir okul olmayabilir" diyerek küçüğüne tatlı bir uyarıda bulundu. Jimin ise hızla kafasını kaldırarak gözlerini büyütüp "eğer yanaklarımı mıncırırsanız okuldan atılmayız değil mi Bay Min?" ciddi bir ifadeyle sordu. Yoongi "gayet de atılırız, kalk hadi daha prova yapacağız" dedikten sonra sınıftan çıkarak koridorlarda yürümeye başladı, Jimin'inin arkasından geleceğine emin bir şekilde. Jimin de oflayarak onu takip etmeye başladı.
"B-Bay Min neden hıh neden bu kadar hızlı yürüyorsunuz. Ben size yetişemiyorum ki". Yoongi arkasını döndüğünde nefes nefese kalan küçüğünü görünce eli ayağı bir birine dolanmaya başladı. Çünkü biliyordu hızlı gitmediğini.
"Aman tanrım sadece bir kaç merdiven indin Jimin, neden böyle oldun ki" elini karşısındaki çocuğun kalbine götürdüğünde kalbinin göğüs hizasını zorladığını hissedebiliyordu. Bir sorun vardı, ama içinden aklına gelen ilk şeyin olmaması için dua ediyordu.
Müdür bey onları bir kaç kez yakınlıklarından dolayı uyarmıştı ama bu Yoongi'nin şu an düşüneceği son şey bile değildi. İçindeki dizginleyemediği endişeyle tekrar tekrar nasıl olduğunu soruyordu Jimin'e. Jimin ise her defasında iyi olduğunu söylüyordu ama bu öğretmeni için yeterli değildi tabiki de.
Bir kaç dakikanın ardından ikisi de arabaya binmişlerdi. Yoongi Jimin'in kemerini bile kendisi bağlamıştı. Korkuyordu, o kadar çok korkuyordu ki sevgilisine birşey olmasından, Jimin de anladığı için her defasında onu teselli ediyordu.
Yoongi ve Jimin geçen yarım saatin ardından yemeklerini yemişlerdi. Şimdiyse Yoongi'nin bestelerinden Jimin'in sesine uygun bir şeyler arıyorlardı. Jimin "peki ya bu nasıl?" diyerek elindeki kağıdı Yoongi'ye gösterdiğinde, Yoongi "ııh" diyerek bilmem kaçıncı kez kabul etmemişti. Sanki kendisi söyleyecekti şarkıyı.
"Galiba uygun birini bulamayacağız. Benim çok güzel bir fikrim var. Biz bu şarkı yarışması işini iptal edelim bence"
"Hani sen benim için şarkı söyleyecektin? Noldu ha noldu?"
"Bay Min, ben sizin için herzaman şarkı söylerim ki"
"Bu konuyu kapatmıştık diye biliyorum, hem ben galiba şarkıyı buldum" Yoongi elindeki besteyi sevgilisine gösterdiğinde Jimin kağıdı alarak okumaya başlamıştı. Şarkının adı 'Lips don't lie' ydı.
Bir kaç satır okuduktan sonra şarkının kendisine yazıldığını anlamıştı Jimin. Sadece bu değil bir sürü şarkı yazmıştı Yoongi ona.
Jimin Yoongi ona beğenip beğenmediğini sorduğunda kesinlikle söyleyeceği şarkı bu olmalı diye düşündü. O kadar çok beğenmişti ki şarkıyı...
Geçirdikleri bir kaç güzel saatin ardından Jimin şarkıyı tam olarak ezberlemişti. Sadece ikisi de çok yoruldukları için 'bu günlük bu kadar yeter' diyerek ayrılmıştılar piyanonun başından. Şimdi ise koltukta kafvelerini yudumlarken birbirilerine çocukluk anılarından bahsediyorlardı.
"Hatta bir keresinde okulda koşarken müdürle çarpışmıştım ama bu normal bir çarpışma değildi. Elimdeki su dolu bardak müdürün pantolonunu sırılsıklam etmişti. Adam utandığı içim resmen 110 kiloluk haliyle koşarak uşaklaşmıştı. Okuldaki öğretmen ve öğrenciler de deprem olduğunu sanarak ortalığı velveleye vermişlerdi"
Jimin gülmekten gözlerinde biriken yaşları serbest bırakarak "p-peki o sırada siz ne yaptınız Bay Min?" diyebilmişti sadece. Ardından tekrar gözleri tek çizgi haline gelecek şekilde gülmeye başlamıştı.
"Ben mi? Ben o sırada resmen gülmekten yere kapaklanmıştım" ama ne yapsın adam. Komik bir durum sonuçta. "Peki senin en komik anın hangisiydi?"
"Hımm şey galiba. İlk dersimizde yaşananlar. Hani düşmüştüm ya. Üstüm başım toz olmuştu" Jimin görüntüsüne zıt konuşuyordu şu an. Aslında en komik anı bu değildi, sadece Yoongi Jimin'e ilk o an aşık olmuştu ve Jimin de bunu tekrar hatırlatmak istiyordu, çünkü o günün Yoongi'nin aklından hiçbir zaman çıkmayacağını bilmiyordu. Yoongi küçüğünün neden böyle yaptığını anlamış olmalıydı ki koltukta daha çok yaklaşarak kollarının arasına almıştı sevgilisini. "Benim minik bebeğim bir şeyleri hatırlatmaya mı çalışıyor acaba huh? Ama o an asla unutulamaz ki" Jimin utandığı için sanki bir kediymiş gibi başını sevgilisinin göğsüne koyarak daha da küçülmüştü kolları arasında. İkisi de en huzurlu zamanlarının bu olduğuna yemin edebilirlerdi. Tabiki kapı zili çalmasaydı. Jimin mızmızlanarak başını kaldırdığında Yoongi de oflayarak kapıya yönelmişti. "Gelen her kimse şu anı bozduğu için pişman olacak" zil ikinci kez çaldığında bıkkınlıkla kapıyı açtı Yoongi.
Kapının öbür tarafındaki Namjoon ve Aeokjin beyler birbirine kenetli ellerini havaya kaldırarak aynı anda "biz birbirimize şans vermeye karar verdik" dediler.
"Peki bunu bilmeyen var mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
English Teacher~ PJM MYG
Fanfictionİngilizce öğretmeni Min Yoongi öğretmenliğinin ilk gününde derse geç kalan, sınıfa yuvarlanarak giren ve sonrasında üstü başı berbat hale düşen öğrencisi Park Jimin'e o gün aşık olur. Lakin bunu tam iki yıl ondan saklar. Texting 12.4.20 ▪ 14.8.20