"seoul sanat lisesinin her yıl düzenlediği müzik yarışması yaklaşık yarım saat sonra başlayacak"
"jimin, heyecanlanma tamam mı? ve de konuştuklarımızı asla unutma. birinci olup olmaman hiç önemli değil. sadece şarkıya odaklan. senden yapamayacağın bir şey istenmiyor. ben seni ve o eşsiz sesini bildiğim için bunları söylüyorum. hem herkes tanıdığımız insanlar. birazdan babanlar da gelecek. heyecanlanman için hiçbir neden yok" yoongi yaklaşık bir saatlik bir süreden sonra sahneye çıkacak olan sevgilisinin yanında olduğunu, ona inandığını her fırsatta dile getiriyordu.
"tamam bay min"
jimin hiçbir zaman sahneye çıkmamıştı. sadece sinirli ve ya üzgün olduğu zamanlarda bir kaç şarkı mırıldanıyordu. şimdi ise en az beş yüz insanın önünde yapacaktı bunu. ee biraz heyecan olsun artık.
"babanlar geldi, bebeğim" yoongi bay park, seokjin ve chaeyoung'u gördüğü an biraz da olsun sevineceğini düşündüğü için hemen jimin'e haber vermişti. jimin ise sahne arkasında prova yaparak etrafta daireler çiziyordu.
"oğluşum hazırlanabilmiş mi bakayım?"
babasını görmesiyle üzerine atlaması bir olmuştu jimin'in. "çok heyecanlıyım baba. sence yapabilecek miyim?"
"ama bebeğ.. pardon bay park. jimin ben sana ne dedim? heyecanlanmak yoktu ya hani?" yoongi bay park'ın yanlarında olduğunu unutmuş olmalıydı.
"demek bebeğim ha? jimin sen hani yalnızca benim bebeğimdin? kandırdın mı yoksa?" bay park kendince sitem ederken yoongi kızardığına yemin edebilirdi.
"baba yaa ben burada heyecandan ölmek üzereyim senin söylediğine bak" bebekcik herzamanki gibi tapılası dudaklarını büzmüştü.
"öf be tamam birşey söylemedik. neden heyecanlanıyorsun ki? şunun şurasında üç dakika şarkı söyleyeceksin, sonra da tutuşturacaklar eline ödülünü. işte bu kadaar. sen bay park'sın jimin bunu unutma"
"yok hayır bunlar beni anlamıyor. hyung birşey söylesene" seokjin'e döndüğü an "park jimin, sizin sıranız" diyerek içeri giren kızla son kez içinden kötü birşey olmaması için dua ederek sahneye yollanmıştı jimin. tabi diğerleri de onu izlemek için çıkmıştılar.
you're a fighter i'm the fire
make you fall in love in a minute
you're a leaver i believe ya
told me that you don't do commitment(y/n aslında şarkı olarak kendim birşeyler yazacaktım, ama yazmam bir ayımı alırdı diye ally'den ödünç aldım)
jimin şarkının ilk kısımlarını söylerken yoongi'nin dediğini yaparak gözlerini ondan ayırmıyordu. 'sadece bana odaklan' demişti yoongi. 'böylece asla heyecanlanmazsın.' öyle de oluyordu. jimin prova yaptıkları zamanlardan daha güzel seslendiriyordu şimdi.
you say it's not real
but you're really close
don't know how you feel
but baby i know you know how it's supposed to bejimin şarkı söylerken sanki o tapılası çocukluğu gidiyor, yerine bambaşka bir insan geliyordu. ama yoongi onun bu haline bile tapıyordu. adeta büyülenmiş gibi izliyordu sevgilisini.
one hit you're mine
i can tell your lips don't lie
when you kiss it right back oh my
i can tell your lips don't lie
ŞİMDİ OKUDUĞUN
English Teacher~ PJM MYG
Fanfictionİngilizce öğretmeni Min Yoongi öğretmenliğinin ilk gününde derse geç kalan, sınıfa yuvarlanarak giren ve sonrasında üstü başı berbat hale düşen öğrencisi Park Jimin'e o gün aşık olur. Lakin bunu tam iki yıl ondan saklar. Texting 12.4.20 ▪ 14.8.20