Hicab nedir?

1K 82 60
                                    

Hicap… Ar etmek, hayâ duymak, utanmak… En kapsamlı ifade ile “sakınmak” demek…

Allah, insan dışındaki mahlûka, düşünmesine ve hayâ edip harekete geçmesine mahal bırakmaksızın ilahî ve hazır bir tesettür giydirmiştir. Eşref-i mahlûkat olan insandan ise şuurlu bir kıyam iradesiyle tesettüre bürünmesini istemiş, bu amelin ifâsı için de insana hayâ duygusunu vermiştir. Böylece ayrım yapmaksızın her insanda örtüsüzlük kerihtir, nefsanî bir kıratta da olsa her insan çıplak bedenini bir şekilde örtmez ihtiyacı hissetmiştir. Örtünün kamil ölçüsü ise yalnız mutlak hakikatler manzumesinde olarak Allah’ın gösterdiğidir.

Allah Resulü’nün, akılları başlardan götürücü sohbetlerine mazhar olmaları sebebiyle, her biri birer altın mesabesinde olan ve haliyle fıtratlarını da en güzel şekilde muhafaza eden Ashab-ı Güzin’in nur halkasından Ümmü Hallâd (رَضِىَ اللهُ  عَنْها) isminde bir hanım, bir gün Peygamberler Peygamberi’nin (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) yüksek huzurlarına çıktı. Yüzü de dahil, bütün vücudu örtülüydü. Savaşa giden çocuğunu sormak için gelmişti. Zira çocuğu şehid olmuştu. Haberini almış, edebini ve halini hiç bozmamıştı. Ashap halkasından biri Ümmü Hallâd’ın (رَضِىَ اللهُ  عَنْها) bu haline şaşırdı ve ona:

“Allah’ın Resûlü’ne gelmiş şehid düşen çocuğundan bu halde haber mi soruyorsun?" Dedi.

Ümmü Hallâd (رَضِىَ اللهُ  عَنْها), bütün vakar ve tesettür ziyneti üzerinde, ona:

Çocuğumu kaybettiysem hayâmı da kaybetmedim ya!”

Diye karşılık verdi ve kadında hayânın nasıl da sarsılmaz ve yüce bir mevkide olduğunu işaretledi.

Tesettür, Allah’ın bahşettiği beden nimeti, Allah'ın emreylediği şekilde ve çeşitli kumaşlarla bezemekten ibaret ruhsuz bir fiil toplamı değildir! Tesettür, mağazadan alınan ve dikili bir kumaş toplamından da ibaret değildir. Tesettür her hâl ve durumda imandan bir şube olan haya sıfatına uygun tavır takınmaktır.

Tesettür, Müslüman kadın ve erkeğin şahsiyetini koruyan bir muhafaza duvarıdır. Hakiki Müslümanlık belirten bir hanede işletilmesi gereken “haremlik-selamlık” müessesesi, hanımı, haremliğinde hakiki hür, erkeği ise selamlığında hakiki hür kılar.

Haremlikten bir kadının selamlığa çıkması ya da selamlıktan bir erkeğin haremliğe girmesi, hakiki hürriyete selam çakan bir hürriyet ifadesidir.

Öyle ki bu hürriyet, haremlik ve selamlık arasındaki duvarları aşmayan ses ifadesinde bile müşahede edilebilir.

Müslüman kadın ve erkek, durması gereken yeri bilir, böylece kendi cinsinin hakikatine zulmetmez.

Haremlik-selamlık müessesesinde, erkek misafirlere servisi hanımlar yapmaz. Bir hanımın, misafirleri için özenle yaptığı şeylerin takdimi erkeğe aittir. Böylelikle hem iş paylaşılmış olur, hanımların yükü hafifler, hem de Müslüman kadın ve erkeğin şahsiyeti muhafaza olunmuş olur, nihayetinde İslam’ın da emri yerine getirilmiş olunur.

Ama bu müessese çoğu zaman nefs oyunlarıyla yıpratılır. Mesela kendilerini farkında olmadan melek cinsine haml eden çoğu kimse, sanki neftsen tecrit olunmuş gibi:

“Ben onun abisiyim, ne olacak?”

“O benim kızım yaşında, ne sakıncası var ki?”

“Ben onun annesi sayılırım yahu!”

“Elimde büyüdü, abartmayın!”

Gibi cümleler kurarlar ve haremlik-selamlık bütününün nurdan surlarını, nefsanî top ve güllelerle yıkarlar. Onlara cevabı biz değil, peşin ve ezelî bir takdirle Rabbimiz vermiştir:

“(Allah Resulü’nün hanımları kastedilerek) Onlardan bir şey isteyeceğiniz vakit, perde arkasından isteyin. Bu, sizin ve onların kalbi için daha temizdir...
(Ahzap-53)

Haremlik-selamlık emrini kendileri için gerekli görmeyen hanımlar, bu ilahî fermana göre Allah Resulü’nün muazzez zevcelerinden daha mı paktırlar?

Ya da kendilerini bu emirden hariç gören erkekler, İnsanlık Fahri’nin mukaddes Sahabîlerinden daha mı çok nefslerini terbiye etmişlerdir?

İlahî fermanın devamında ümmete nikahları haram kılınan Peygamber zevcelerine karşı durum böyle iken sorunun cevabı gayet açıktır. Evde tesettür davası böyle yürütülürken, evin dışında ise hanım ve erkekler için Şeriatın tayin ettiği örtüye bürünülür ve o örtüye yakışmayan hareketlerden kaçınılır.

Hem günümüzde sadece hanımlara hasredilmek istenen örtünmek emri erkekleri de kapsar ve insan cinsinin her iki şubesine de şumuliyet belirtir. Tesettürün sadece kadına has olduğu algısı, belki de kadının tesettür ölçülerinin, erkeğinkine kıyasla daha fazla olmasındandır.

Yazan: Büşra Sırca

El-Hicab (Tesettür/Örtünme)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin